I never told you this Çeviri Türkçe
287 parallel translation
I never told you this because I thought it would hurt you less if you never knew.
Sana bunu hiç söylemedim, çünkü hiç bilmeseydin, daha az incineceğini düşündüm.
You know, I never told you this but when Catherine was born Alison had a hell of a time of it.
Sana bunu hiç anlatmadım. Catherine'in doğumu Alison için çok zor olmuştu.
I never told you this, Joycella, but my Ben had his fling too.
Sana hiç söylemedim Joyce'cuğum, ama benim Ben de kaçmıştı.
You know, I never told you this.
Sana bundan hiç bahsetmemiştim ama...
I never told you this before, but I strayed, too, when I was young.
Sana bunu hiç söylememiştim ama gençken ben de uzaklaşmıştım.
'Cause, I never told you this, but I often think of the nights that we spent together.
Çünkü, bunu sana hiç söylemedim ama sık sık beraber geçirdiğimiz geceleri düşünüyorum.
I never told you this, but Bodhi...
Sana bunu hiç söylememiştim, ama Bodhi -
I never told you this'cause it's not really a story... but one time I woke up in the middle of the night...'cause of this bright light in my face... like a flashlight. I couldn't think what it was.
Asla bu hikayeyi sana anlatmadım çünkü bu hikaye gerçek değil ama bir seferinde, gecenin yarısında uyandım çünkü, suratıma şu parlak ışık vuruyordu bir el feneri ışığı gibiydi.
You know, I never told you this, cos I knew it'd crush you.
Anlıyorsun sana bunu hiç söylemedim, çünkü seni kıracağını biliyordum.
I never told you this, but Lilith did the same thing to me.
Bunu daha önce söylememiştim Lilith de bana aynısını yaptı.
I never told you this before, Julian but... I've always been afraid of doctors.
Bunu daha önce sana hiç söylemedim Julian, ben her zaman doktorlardan korktum.
I never told you this, Odo, but you're as dear to me as my brother.
Bunu sana hiç söylemedim, Odo, ama seni bir kardeş gibi görüyorum.
No, I can't. I- - Listen, I never told you this, but I got a- - a slight heart murmur... and right now it's murmuring "hide."
Yapamam, bak hiç bahsetmemiştim daha önce kalp atışlarım sorunlu benim.
You know, I never told you this, but I always thought you'd make a totally kick-Ass high commander.
Ölüyor olduğuma seviniyorum. Bunu daha önce söylemediğimi biliyorum ama her zaman senin harika bir komutan olacağını düşünmüştüm.
Haven't I told you never to come beyond the front of this desk?
Sana daha önce masanın bu tarafına geçme demedim mi?
I told you never to come into this room unless I send for you.
Sana, çağırmadığım müddetçe bu odaya asla girmemeni söylemiştim.
I told you never to leave this child alone in the dark.
Size onu, hiçbir zaman karanlıkta yalnız bırakmayın dememiş miydim?
Doctor, I'm going to tell you something I've never told anyone in this world before.
Doktor, daha önce kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim.
You see, if they told me that there would be no tomorrow for me, that tomorrow would never come... after a moment like this... I would feel as if a doctor had told me,
Senin anlayacağın, eğer onlar bana benim için yarın olmayacağını bir daha yarının gelmeyeceğini böyle bir andan sonra söylerlerse sanki bir doktorun senin öleceğini söylemesi gibi bir şey hissederdim.
I told you once to never come in this store.
Bu dükkâna asla gelmemeni söylemiştim.
I told you she could never leave this house.
Bu evden ayrılamaycağını ona söylemiştim.
The truth is, I've never told you this before, but my husband did have a child who never lived with us.
Gerçek şu ki, bunu size daha önce anlatmamıştım, bir çocuğumuz vardı, ancak kocam bizimle hiç yaşamadı.
I'm going to send an inquiry to NVD headquarters. If their reply does not substantiate what you have told me, you will never leave this embassy alive.
NVD merkezinden bir tahkikat isteyeceğim eğer cevapları senin dediklerini doğrulamazsa bu elçilikten asla canlı çıkamazsın.
Bubber Kelly, I told you that you're never to speak to me again in this lifetime.
Bubber Kelly sana söyledim, yaşadığım sürece bir daha benle konuşma.
I told you I would never support this cause.
Size, bu davayı asla desteklemeyeceğimi söyledim.
I'm gonna tell you something now, Mel. I've never told this to anybody.
Şimdi sana daha önce kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim Mel.
I told you never to lay a hand on this child.
Sana bu çocuğa asla el kaldırmamanı söylemiştim.
I have never told you this before
Sana bir şey söyleyeyim.
I have tried to guide you as he would've done, but... if he had any plan for this moment, he never told me.
Sana onun gibi yol göstermeye çalıştım ama... böyle bir durum için bir planı vardıysa bile bana hiç sözünü etmedi.
This is something I've never told anyone, so you've gotta swear to me what you hear will not leave this room.
Bunu daha önce hiç kimseye anlatmadım, o yüzden duyacaklarının asla bu odadan dışarı çıkmayacağına dair yemin etmelisin.
You know, I've never told you this.
Biliyor musun, sana bunu söylemedim.
I've never told you this
Sana bunu daha önce söylemedim.
I told you never to call me on this wall!
Asla bu duvardan çağırma demiştim!
I had no idea you would cut the film like this. I'd have told you they'd never use it.
Filmi bu şekilde montajlayacağın aklımın ucundan bile geçmezdi.
You don't know this... no one knows this, because I've never told anyone.
Şimdi söyleyeceğim şeyi bilmiyorsunuz. Kimse bilmiyor, çünkü daha önce kimseye söylemedim.
I've never told anyone this - never - but I want to tell you.
Kimseye bunu söylemedim. Ama sana söylemek istiyorum.
I told you never to play with this man.
Sana bu adamla oynaman yasak demiştim.
I've never told you this but the very first time I ever saw you standing up on the podium you were cleaning your glasses and I felt so sorry for you.
Bunu hiç söylememiştim. Ama seni ilk gördüğümden beri seni kürsüde gördüğümde gözlüklerini temizlerken senin için üzüldüm.
You know, I never told anybody this, but once, for about three days, just before her time,
Baksanıza, bunu başkasına söylememiştim. Ama bir keresinde, ölmeden hemen önceki üç gün boyunca,
I told you never to bring a gun in this room.
Bu odaya silah getirmemeni söylemiştim.
I thought you told those assholes never to call this late.
Bu salaklara bu kadar geç aramamalarını söylemedin mi?
- Homer, I never told you this before but I'm not a good flier. It's gas, isn't it?
Gaz mı?
You know, I never told you guys this, but Pete was Dear Johnny's father
Size bunu söylememiştim ama Pete Sevgili Johnny'nin babasıydı. Size bunu söylememiştim ama Pete Sevgili Johnny'nin babasıydı.
I've never told you this but there were one or two times back in college when I'd get drunk, go to a straight bar and wake up with a woman next to me.
Bunu sana söylememeliyim ama kolejde 2-3 kere içmiş ve erkeklerin takıldığı barlara gitmiştim ve sabah yatağımda kadınlarla uyanmıştım.
There's so much I never told you, but... This is the time we have left, so I'd better say it now.
Sana söylemediğim çok şey var fakat elimizde kalan tek zaman bu, bu yüzden şimdi söylesem iyi olur.
I can't believe you never told me this.
Bunu bana daha önce hiç anlatmadığına inanamıyorum.
You told me long ago that you had seen this moment in our future but until now, I- - I never really believed.
Uzun bir zaman önce bu anı geleceğimizde gördüğünü anlatmıştın ama şu ana kadar ben- - Ben sana inanmamıştım.
Look, I've never told this to anyone before, but... in the seventh grade... in biology class, you know, when you have to dissect the frog?
Bakın bunu daha önce kimseye söylemedim ama 7. sınıftayken biyoloji dersinde kurbağa kesmek zorunda kalırsınız ya?
I know how hard you've worked for this but I just had too tell you that I never told Jerry "hot-and-heavy."
Bu an için ne kadar fazla çalıştığını da ama şunu söylemeliyim ki, ben Jerry'ye hiç "ciddi-ve-ateşli" demedim.
YOU KNOW, I'VE NEVER TOLD ANYBODY ABOUT THIS BEFORE.
Biliyor musun, bunu daha önce kimseye anlatmadım.
You know, I've never told you this, but... do you remember all those times I was meant to come to London and never did?
Sana bundan hiç bahsetmedim ama hep Londra'ya geleceğim deyip, gelmediğim onca zamanı hatırlıyor musun?