I saw it on tv Çeviri Türkçe
141 parallel translation
Yeah, Early, I saw it on TV.
Evet Early, televizyonda gördüm.
- I saw it on TV first, then I made it up.
- TV'de görünce kendime uyarladım.
I saw it on TV.
Televizyonda gördüm.
I saw it on TV.
Televizyonda duydum.
I saw it on TV.
TV'de gördüm.
Yes, I saw it on TV.
Evet televizyonda gördüm.
I saw it on TV.
- TV'de gördüm.
I saw it on TV, so it's gotta be true, right?
TV'de gördüğüme göre, doğru olmalı, değil mi?
- When I was a kid, I saw it on TV.
- Çocukken televizyonda görmüştüm.
I saw it on TV, there's Clinton and this girl.
TV.de görmüştüm.Clinton karısıyla geziyor ve ülkenin bütün polisleri onların çevresinde
I saw it on TV when I was eleven years old.
On bir yaşındayken onu televizyonda görmüştüm.
I saw it on TV.
- Televizyonda gördüm.
Yeah, I saw it on TV.
Evet, televiyonda gördüm.
- I saw it on TV at my mum's, that's why.
- TV'de bir program görmüştüm.
- Try the FBI. I saw it on TV.
- FBI'ı dene. televizyonda gördüm.
I saw it on TV yesterday.
Dün televizyonda gördüm.
I saw it on TV... all these people out in the car park eating pancakes.
Televizyonda gördüm, birsürü insan araba parkında kreplerini yiyorlardı.
I saw it on TV...
- Televizyonda gördüm.
I saw it on TV.
TV'de görmüstüm.
I saw it on TV.
TV'de görmüştüm.
- "Yeah," I saw it on TV.
- Evet, televizyonda gördüm.
No, I saw it on TV.
Hayır, TV'de görmüştüm.
I saw it on TV.
Televizyonda görmüştüm.
I even saw it on TV :
Yorgun. Zaten televizyonda açıkladılar :
We just saw it on TV. I really liked it.
Daha yeni TV'de izledik.Gerçekten çok beğendim.
- I saw some of it on TV.
- Fazla izleyemedim.
Oh, I know that. I saw it on television.
TV'de gördüm, biliyorum.
It's a good job. I saw one on T.V.
İyi bir iştir. TV'de görmüştüm.
When I saw them on TV, I knew we'd had it!
Onları TV'de gördüğümde, böyle olacağını anlamıştım!
You do not see anything, I saw it. on TV.
Sen hiçbirşeyi görmemişsin, ben TV de izledim.
Oh, I saw it on the TV.
Oh, onu TV'de gördüm.
He also said he'd like me to go on TV and say that it's what I saw and heard.
Ayrıca yayına çıkıp gördüğüm ve duyduğum her şeyi anlatacağım.
It's Monday at 3. - You know, I saw on TV once that you're supposed to be late to these kind of things.
- Televizyonda görmüştüm böyle yerlere geç gelinirmiş.
I saw something about it on TV.
Televizyonda görmüştüm.
I just saw it on TV.
Az önce televizyonda seyrettim.
- It was just something I saw on TV.
- TV'de gördüğüm bir şeydi.
I just wanted to shake your hand. Shake the hand. It's like, I saw you talk on TV the other day and the things you said- -
Geçen gün sizi TV'de gördüğüm gibisiniz, söylediklerin adamım, söylediklerin.
I know that, sir. It's just that I saw the president on television the other night.
Anladım efendim, ama geçen akşam başkanı TV'de gördüm.
I saw a TV program on it.
Onunla ilgili bir program izlemiştim.
Saw it on TV once, but I can't make it work.
TV de birkez görmüstüm ama becerebilcegimi sanmiyorum.
I saw on TV, those cutters where you put the bun in a covered white thing and press down on the handle and it slices without using the knife.
Televizyonda gördüm Çöreği koyuyorsun, kolu çekiyorsun ve bıçak kullanmadan kesiyor.
Uh, I saw Krusty do it on TV.
Uh, Krusty'i televizyonda bunu yaparken gördüm.
- Mr. Choon-shik I saw it in the movies, and on TV, too
Televizyonda ve filmlerde de gördüm.
Actually, I saw it on TV.
Aslında televizyonda gördüm.
Why, because you saw it on some TV show? - I swear, you are just like your father.
Bu saçmalığı bir televizyon dizisinde falan mı gördün?
I don't know, maybe they saw it on TV.
Bilmiyorum, belki tv de görmüşlerdir.
I saw it on the TV, there, a few days ago.
Bir kaç gün önce televizyonda izledim.
I saw it in a documentary on TV. Their genes drive them to seek marriage.
Bir belgeselde izlemiştim, genleri onları evliliğe sürüklüyor.
Sory, I saw it on TV. You probably know.
Özür dilerim, televizyonda görmüştüm.
I just saw it on TV.
Biraz önce televizyonda gördüm.
I saw you on TV tonight, and I couldn't believe it was you, but you kept talking and talking and talking.
Seni televizyonda gördüm ve sen olduğuna inanamadım, konuştun, konuştun ve konuştun.