I shouldn't tell you this Çeviri Türkçe
88 parallel translation
I shouldn't tell you this.
- Gerçekten size yardımcı olmak istiyorum.
I tell you, this man shouldn't be dead.
Bu adamın ölü olmaması lazım. Hiçbir şeyi yok.
I shouldn't tell you this.
Size bunu söylemedim hiç.
I shouldn't tell you this, but I waited for you.
Aptal gibi bekledim seni.
I shouldn't tell you this.
- Bunu size anlatmamalıyım.
You know... I shouldn't tell you this, but since your armour's so impenetrable :
Aslında sana bunu söylememem gerekir ama zırhının delinmez oluşundan dolayı :
I shouldn't tell you this, but I need you more and more.
Bunu sana söylememeliyim, fakat giderek sana daha çok ihtiyaç duyuyorum.
Because you're German, German through and through, and because you're unemployed, and because that's the justice of this world, and because it shouldn't be that way, I'm going to tell you something.
Alman olduğun için, sapına kadar Alman olduğun için ve işsiz kalmış olduğun için ve dünyanın düzeni böyle olduğu için ve dünyanın böyle bir düzende olmaması gerektiği için sana bir şey söyleyeceğim.
I shouldn't tell you this, but your wife is gonna die in this poverty... unless you strike gold at the bottom of a well.
Bunu söylememeliydim ama kuyunun birinde altına rastlamazsan... karın bu yoksullukta ölecek.
Mr Louison, I shouldn't tell you this, but..
Bay Louison, bunu size söylememem gerek, ama..
I probably shouldn't tell you this but you must find the one, true compass.
Muhtemelen sana söylemem gerek ama... Doğru olan tek pusulayı bulmalısın
Well I shouldn't tell you this.
Şey bunu sana söylememeliyim.
Probably shouldn't tell you this but I just found out their quarterback will be out on academic probation.
Hayır. Belki de bunu sana söylememeliyim ama duydum ki, oyun kurucuları yaz okulunda olacakmış.
I shouldn't have to tell you this.
Bunu benim söylemem gerekmemeli.
Maybe I shouldn't tell you this, Miss Morgan... but you have... a great talent.
Belki de sana söylememem gerekir ama büyük yeteneğin var.
I shouldn't tell you this, but two years ago I had a thing with the real Douglas, at a Fourth of July do.
Bu çok tuhaf. Aslında söylememeliyim ama birkaç sene önce gerçek Başkan Douglas'la ilişkim olmuştu. Temmuzun dördündeydi.
You know, I probably shouldn't even tell you this, but I went to Zefram Cochrane High School.
Belkide bunu söylememem lazım ama ben Zefram Cochrane Lisesinde okudum.
I probably shouldn't tell you this.
- Aslında bunu anlatmamalıyım.
I shouldn't tell you this
Bunu sana söylememeliydim.
I shouldn't tell you this, but you're the only other candidate.
Sana bunu muhtemelen söylememeliyim ama listedeki diğer tek aday sensin.
Look, I know I shouldn't tell you this but Mark and I play a little game also.
Bak, bunu sana söylememeliyim ama Mark ve ben de ufak bir oyun oynuyoruz.
I shouldn't tell you this, but Hitler did not approve of hunting.
Sevgili Tex, ne zahmet ettin. Şerefe
Well this is a true story. And Pacey said I shouldn't tell you guys but, you know, I think you can handle it.
Pacey size anlatmamam gerektiğini söyledi ama bence kaldırabilirsiniz.
I'm giving you exactly ten seconds to tell me why I shouldn't put you on latrine detail for the rest of this semester.
Seni neden bu dönemin sonuna kadar tuvaletlerle görevlendirmemeliyim. Bununla ilgili birşey söylemek için tam on saniyen var.
I probably shouldn't tell you this with a line of people out there, but... you're hired.
Dışarıdaki insanları düşünürsek bunu sana söylememem gerekir ama işe alındın.
I shouldn't tell you this, but... I've fallen in love.
Aslında, sana bunu söylememeliyim ama aşık oldum.
Keep this under wraps,'cause this is... I shouldn't say anything'cause this is not... you can tell Cheryl. That's it, okay?
Bu gizli kalsın çünkü hiçbir şey söylememem lazımdı Cheryl'a söyleyebilirsin.
I'm just getting the sense that I shouldn't be driving - a large vehicle when you tell me this. - It's no big deal.
- Bana bunu söylediğinde araç kullanmamam gerektiğini hissettim.
I have a weird feeling I've been here before Well, I shouldn't tell you this but a famous person lives here
Erkek olduğunu hatırlıyorum.
I probably shouldn't tell you this, but you're closer than you think.
Bunu söylememem gerek ama sandığından daha yakınsın.
I shouldn't tell you this but they lost a child.
Bunu size söylememeliyim ama bir çocuklarını kaybetmişler.
- l shouldn't do this... but seeing as there's been a mix-up, I'll tell you what I'll do.
- Evet ama bunu yaparsam karışıklığa neden olabilir. Sana ne yapacağımı söyleyeyim.
Tomorrow you will sit in that witness chair and tell me why... I shouldn't annul this union you've so disgraced.
Yarın sanık sandalyesine oturup ayaklar altına aldığınız bu beraberliği niye feshetmemem gerektiğini anlatacaksınız.
You know, I probably shouldn't tell you this, but... Well, we were in my Jacuzzi last night.
Bunu söylememem gerekirdi, ama dün gece Karl'la birlikte jakuzideydik.
- I shouldn't tell you this.
- Sana anlatmamalıydım.
Well, I shouldn't really tell you this, but I came with a friend, you know, he's looking for The New Sound.
Neden burada olduğumu bilmiyorum, fakat bir arkadaşla geldim. O, yeni bir ses bulmak için burada.
But I'll tell you what does... I shouldn't be telling you this.
Sana bunları anlatmamam gerekirdi.
I probably shouldn't tell you this, but this might be the best moment of my life.
Aslında bunu sana söylememeliyim ama bu hayatımın en güzel anıydı.
Well, I shouldn't tell you this, but I know they were looking at two properties on Maple Drive.
Bunu sana söylememeliydim ama Maple Yolu'nda iki eve bakıyorlardı.
You shouldn't be allowed to come in, tell people, "Hey, I own this. I own that."
İnsanların gelip "Hey burası bana ait", demesine izin vermemelisin.
You know, maybe I shouldn't tell you this, but you are the subject of much debate.
Belki bunu söylememem lazımdı, ama senin hakkında çok konuşuluyor.
I shouldn't tell you this... because it is covered by medical confidentiality.
Aslında size bunu söylememeliydim çünkü hasta mahremiyetine girer.
I shouldn't tell you this, but the Great Advance kicks off on August 17th.
Bunu söylememeliyim ama, büyük saldırı 17 Ağustosta.
I shouldn't have to tell you all this means is that our killers haven't committed any crimes in the Phoenix area. We'll find them.
Söylemeliyim ki tüm bunların anlamı katillerin Phoeniks'de hiç suç işlememiş olması.
I shouldn't tell you this.
Sana bunu söylemem gerekiyor.
I shouldn't have to tell you this.
Bunu sana anlatmamam lazım.
I shouldn't tell you this, I'm not telling you officially.
Bunu size söylememeliyim, resmi olarak söylemiyorum.
" I probably shouldn't tell you this.
"Belki de sana bunu hiç anlatmamalıyım ama..."
"In fact, um, i probably shouldn't tell you this, But he's the father of my daughter."
"Aslında şey, muhtemelen bunu sana söylememem gerekir, o benim kızımın babasıydı."
Maybe I shouldn't tell you this.
Belki sana bunu söylememeliyim.
Okay, I probably shouldn't tell you this, but ever since college I've had this thing.
Pekâlâ, muhtemelen bunu sana söylememeliyim ama liseden beri bende şöyle bir şey var.