I told you not to come here Çeviri Türkçe
125 parallel translation
- I told you not to come here.
- Sana buraya gelmemeni söylemiştim.
- I thought I told you not to come here.
- Buraya bir daha gelme dediğimi sanıyordum.
You're crazy! - I told you not to come here!
- Buraya gelmemesini söylemiştim!
I told you not to come here.
Sana buraya gelmemeni söylemiştim.
- I told you not to come here,
- Sana buraya gelme demiştim.
I told you not to come here.
- Sana buraya gelememeni söylemiştim.
Dammit, Billy, I told you not to come here.
Lanet olsun! Buraya gelmemenizi söylemiştim.
- I told you not to come here anymore.
- Artık buraya gelmemeni söylemiştim sana.
I told you not to come here.
Sana gelmemeni söylemiştim.
- I told you not to come here! Why not?
- Buraya gelmemeni söylemiştim!
- I told you not to come here, didn't I?
Oğlum ben sana buraya gelme demedim mi?
- I told you not to come here! - I wasn't, I wasn't!
- Buraya gelmemeni söylemiştim!
- I told you not to come here!
- Sana kaç kez buraya gelme dedim.
I thought I told you not to come here.
Buraya gelmemeni sana söylediğimi düşünüyorum.
I told you not to come here
Sana buraya gelmemeni söylemiştim.
I thought I told you not to come here!
Sen buraya gelme demiştim.
Hey, I told you not to come here.
Sana bir daha buraya gelme demiştim.
No. Go away! I told you not to come here!
Sana buraya gelmemeni söylemiştim!
I told you not to come here.
Buraya gelmemeni söylemiştim.
I told you not to come here.
Oraya yanıma gelmemenizi söylemiştim.
Sorry, Flynn, but I told you not to come here, didn't I?
Üzgünüm Flynn. Ama sana buraya gelmemeni söylemiştim değil mi?
I told you not to come here.
Sana buraya gelme demiştim.
Look, I told you not to come here any more.
Bak, bir daha buraya gelmemeni söylemiştim.
I told you not to come here.
Buraya gelmemeni söyledim.
I thought I told you not to come here again.
Sana buraya tekrar gelmemeni söylemiştim.
I told you not to come up here!
- Sana buraya gelmemeni söylemiştim!
I told you not to come in here.
Gelmemeni söylemiştim.
I told you not to come in here.
Buraya bir daha gelme demedim mi?
- I told you not to come back here tonight.
- Sana bu gece buraya gelmemeni söylemiştim.
Come. Look here, son, son, I told you not to take your mother's furs.
Bana bak oğlum, sana annenin kürkünü almamanı söylemiştim.
I told you not to come down here.
Buraya gelmemeni söylemiştim.
I told you, Arkady, I ought not to come here.
Gitmek hata demiştim sana.
I told you not to come moping around here anymore.
Buraya gelip daha fazla canımı sıkma demedim mi sana.
I told you not to come by here too much.
Sana ikide bir buraya gelme demiştim.
I told you not to come in here.
Buraya gelme demiştim.
I told you not to come in here anymore.
Size buraya bir daha gelmemenizi söylemiştim.
I have told you not to come around here.
Buraya gelmemenizi söylemiştim.
I told you not to come up here.
Buraya gelmemenizi söylemiştim.
Nineteen Hundred, how many times have I told you not to come up here?
Bindokuzyüz, sana buraya gelme diye kaç kez söyledim...
I told you not to come here!
Sana buraya gelme demiştim!
- I told you not to come in here!
- Sana içeri girmemeni söylemiştim.
Hey, Homer, I told you not to come round here no more... till you paid your tab, or at least cleaned up that mess you made in the bathroom... that you
Homer, borcunu ödeyene kadar, ya da en azından tuvalette yaptığın o pisliği düzeltene kadar buraya gelmemeni söylemiştim...
- I told you not to come down here.
- Sana buraya gelmemeni söylemiştim.
Xena, no! Xena! I thought I told you not to come in here!
Xena, hayır! Sana buraya gelme demiştim!
I told you not to come here.
- Buraya gelmemeni söylemiştim.
I told you not to come in here.
Sana buraya gelememeni söylemiştim.
How many times I told you not to come in here soliciting?
Sana kaç kere buraya bir şey satmak için gelmemeni söyledim?
I told you not to come in here.
Buraya girmemeni söyledim.
I told you not to come in here!
Sana buraya gelme demiştim!
I told you not to come up here.
Sana buraya çıkmamanı söylemiştim.
Why Would You Come Here When I Told You Not To?
Gelmemeni söylememe rağmen niçin buradasın?