English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I understand why you're upset

I understand why you're upset Çeviri Türkçe

64 parallel translation
Vince, I don't understand why you're so upset.
Neden bu kadar üzüldüğünü anlamıyorum.
I don't understand why you're worried about how upset your mother's gonna be.
Çürük maymun surat!
I don't understand why you're so upset :
Niye bu kadar üzgün olduğunuzu anlamıyorum.
Sam, I do understand why you're upset.
Sam. Neden üzüldüğünü anlıyorum.
Pedro, I understand you're upset about Marisol but why take it out on your elder brother?
Pedro, Marisol için üzülmeni anlıyorum ama neden ağabeyin için bunu yapmıyorsun?
Now, I know that you're all upset at me, and you don't really understand why I'm doing this, but I will not roll over and die, and I will rest easy, because I sleep the sleep of the righteous.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
Now, he's a scary guy. And I understand why you're upset.
Korkunç bir adam, sizi anlıyorum.
No. See, I think maybe I understand why you're so upset about the dead fish.
Hayır. bak, belki ölen balık için neden bu kadar üzgün olduğunu anlayabilirim.
I don't understand why you're upset.
Neden bozuldun anlamadım.
I don't understand why you're so upset. I respect your decision.
Verdiğin karara saygı duyuyorum.
Teddy, I understand why you're upset.
Teddy, neden gergin olduğunu anlıyorum.
I can understand why you're upset.
Keyfinizin neden kaçtığını anlayabiliyorum.
- I don't understand why you're so upset.
- Niye kızdığını anlamıyorum.
- I don't understand why you're so upset.
- Lana, niye bu kadar kızdığını anlamıyorum.
I don't understand why you're so upset.
Neden kızdığını anlamıyorum.
- I don't understand why you're so upset.
Neden bu kadar kızdığını anlamıyorum.
As much as I understand why you're upset, and believe me, I would be too, I also understand Jeanette and Anna's position.
Her ne kadar neden üzüldüğünü anlasam da, ve inan bana ben de üzüldüm, Jeannette ve Anna'nın durumunu da anlıyorum.
Ray, I don't understand why you're so upset.
Niye bu kadar kızdın anlamıyorum.
I understand why you're upset.
Kızgınlığınızı anlıyorum.
I don't understand why you're so upset.
Neden üzgünsün anlamıyorum.
I understand why you're upset.
Neden sinirli olduğunu anlıyorum.
I do understand why you're upset.
Gerçekten anlayabiliyorum.
I understand why you're upset, but just let me in so I can explain.
Neden sinirlendiğini anlıyorum. Ama içeri gireyim ki açıklayayım.
WELL, I CERTAINLY UNDERSTAND WHY YOU'RE UPSET,
Neden kızdığını anlayabiliyorum.
I mean, I understand why you're upset.
Neden üzgün olduğunu anlıyorum.
Lynette, I... I... I don't understand why you're so upset.
Lynette, ne.. neden bu kadar kızdığını anlamıyorum.
Yeah, I don't understand why you're so upset, man.
Niye bu kadar üzgünsün anlamıyorum.
I understand why you're upset, but my hope is by telling you what I know, you will be able to prevent your murder from happening.
Neden şaşırdığınızı anlıyorum ama bildiğim şeyi size söyleyerek öldürülmeyi engelleyebilmenizi umut ediyorum.
I understand why you're upset.
Üzgün olmanı anlıyorum.
Dixon, I understand why you're upset.
Dixon, üzüntünü anlayabiliyorum.
- I understand you're upset. - Why don't you calm down?
Hanımefendi kaybınız için üzgünüz.
I can understand why you're upset.
Neden mutsuz olduğunu anlayabilirim.
I can understand why you're upset...
Neden üzüldüğünü anlıyamıyorum.
The only thing I don't understand is why you're so upset about it.
Ama anlamadığım tek şey senin neden bu konuda bukadar kızgın olduğun.
I understand why you're upset.
- Mutsuzluğunu anlıyorum.
I understand why you're upset, but what I don't understand is why you didn't come to me.
- Tek şansımızdı bu. - Neden kızdığını anlıyorum fakat anlamadığım şey neden bana gelmediğin.
I don't understand why you're so upset, okay?
Neden bu kadar üzüldüğünü anlamıyorum, tamam mı?
I understand why you're so upset.
Neden bu kadar üzgün olduğunu anlıyorum.
And now I understand why you're so upset. Yeah.
Şimdi neden bu kadar üzüldüğünü anladım.
I don't understand why you're so upset.
Niye bu kadar kızdığını anlamıyorum.
I don't understand why you're so upset.
Anlamıyorum Neden üzgünsün.
Okay, I understand why you're upset, but you can't do this.
Ama bunu yapamazsın.
Okay, I want to start by saying I understand why you're upset... not ready to talk.
Pekala. Neden kızgın olduğunu anladığımı söyleyerek başlamak istiyorum... Konuşmaya hazır değilsin.
I understand why you're upset, Professor.
Öfkenizi anlayabiliyorum, Profesör.
I really don't understand why you're so upset.
Gerçekten neden bu kadar üzgün oldugunu anlamiyorum.
- You know, i-i don't understand why you're so upset about this, Claire.
Aslında bu meselenin seni neden bu kadar üzdüğünü anlamıyorum, Claire.
I understand why you're upset, but I need you to take a step back, look at the big picture.
Neden sinirli olduğunu anlıyorum ama biraz uzaklaşıp büyük resmi görmen gerekiyor.
Hey, I can understand why you're upset.
Bak, sinirlenmenin sebebini anlayabiliyorum.
I don't understand why you're so upset with her.
Onun hakkında neden bu kadar endişelisin anlamıyorum.
I'm sorry, Jackie. I understand why you're upset.
Üzgünüm Jackie, neden üzgün olduğunu anlıyorum.
Hey, I don't understand why you're not upset with Amy.
Amy'e neden kızmadığını anlamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]