I want you to have it Çeviri Türkçe
1,514 parallel translation
I want you to have it, have amazing adventure, Shane.
Bunu almanı ve maceranı yaşamanı istiyorum, Shane.
I want you to have it.
Senin almanı istiyorum.
I Want You To Have It If You Want It.
- İstiyorsan kalabilir. Gerçekten.
I want you to have it, because you're my friend.
Bunu almanı istiyorum, çünkü sen benim arkadaşımsın.
No, I want you to have it.
Hayır, senin yemeni istiyorum.
I want you to have it.
Bunu senin almanı istiyorum.
I want you to have it. - No, I don't want it.
Almanı istiyorum..
I want you to have it.
Sende kalmasını istiyorum.
But it's not why you think, I don't want to have this conversation.
Bu muhabbeti yapmak istemiyorum.
Listen, I don't often do this, but I'm going to give you my card, and if you want to send me some stuff, I'll have a look at it, and,
Bunu herkese yapmam ama sana kartımı vereyim. Bana yazılarını gönderirsen onları okurum.
You have to let us do this. It's a lovely thought but I really don't want a baby shower.
Bunu yapmamıza izin vermelisin.
I told you I have something very important to tell you, and I want to do it in person, but now you're gonna be home for another week, and I can't wait.
Sana söylemek istediğim önemli birşey olduğunu söylemiştim, ve bunu yüzyüze söylemek istiyorum, ama bir hafta sonra evde olacaksın, ve ben de o kadar bekleyemem.
I'm sorry, I don't mean to pry, but if you have something you want to say you should say it.
Özür dilerim. Araya girmek istemedim, ama bir şey söylemek istiyorsanız, söylemelisiniz.
Okay, I don't want to have to, you know, backpedal and repeat myself, but... It's like I said when you were with Coco :
Size geçmişi hatırlatmak ve tekrarlamak istemem ama Coco'yla birlikteyken söylediğim gibi :
Please, I want you to have it for the kids.
Lütfen, çocuklar için almanı istiyorum.
That you can just say whatever the fuck you want, and I JUST HAVE TO TAKE IT!
Bunun için istediğin her şeyi söyleyebilirsin. Sadece onu almak zorundayım!
And seeing that I wouldn't be alive if it wasn't for you... I want you to have the other one.
Sen istemesen hâlâ hayatta olamayacağımı anladığımdan da diğerinin sende kalmasını istiyorum.
I think we both wanted it to mean something because... you didn't want to have to feel like that guy that cheats on his wife, and I di't want to have to feel like that girl who put you in that position in the first place.
Sanırım ikimiz de, bunun bir anlamı olmasını istedik... Sen, karısını aldatmış bir adam gibi hissetmek istemedin, ve ben, seni bu duruma düşüren kız olmak istemedim.
Yeah, I know, it's just that I'm going to be eating in a little bit and I didn't want you to have to stare at my chewed-up food.
Evet, biliyorum. Yalnızca birazcık yemek yemeyi ve çiğnenmiş lokmalarıma gözünü dikip bakmamanı istedim.
I want to use only the creativity that we have right here in the office, and I will send it to you tomorrow morning.
Sadece burada, ofiste olan yaratıcılığı kullanmak istiyorum. Ve yarın sabah sana göndereceğim.
And if you don't have one, I bet if you think about it, you want your kids to spend as much time as possible just being what?
Eğer yoksa da, eminim ki eğer biraz düşünürsen, çocuklarının zamanlarını ne olarak geçirmelerini isterdin?
Okay, Chuck, if that's what you want, then I'm gonna have to sell it.
Pekâlâ, Chuck. İstediğin buysa, ben de ona göre davranırım.
Well, if you didn't want me to read your diary, you wouldn't have left it out. I didn't tell your father, though.
Günlüğünü okumamı istemeseydin, ortalıkta bırakmazdın.
I have a license if you want to see it.
Ruhsatım var, görmek isterseniz.
You want me to carry a camera with me at all times, no matter where I go, find girls whose last names start with specific letters of the alphabet, have sex with them, and either talk them into letting me take their picture, or if they're not into it wait around till they've fallen asleep, then very quietly take a picture of them without waking them up, and then bring the picture back here as proof for you strugglers
Benden nereye gidersem gideyim yanımda bir fotoğraf makinası taşımamı soyadları alfabedeki belli harflerle başlayan kızlar bulup onlarla seks yapmamı ve fotoğraflarını çekmem için onlarla konuşmamı ve eğer kabul etmezlerse uyuyakalıncaya kadar bekleyip sonra da onları uyandırmadan çok sessiz fotoğraflarını çekip buraya siz savaşçılara bir delil olarak getirmemi istiyorsunuz.
No, I want you to have Dr. Subrin call me and I wanna hear it from him.
Hayır. Doktor Subrin'in beni aramasını istiyorum. Bunu ondan duymak istiyorum.
I mean, if you have to have a Jackie Earle Haley moment, you'd... You want it to be from bad news bears.
Yani, bir Jackie Earle Haley anı yakalamak için "Bad News Bears" filminde olmak isteyebilirsin.
I don't want to disrespect him, but business is business and if there's any deadwood in your organisation, you have got to get rid of it
Ona saygısızlık etmek istemem ama, iş iştir ve sisteminde işlemeyen bir parça varsa, ondan kurtulmalısın.
Marshall, there's something I have to tell you, and I want you to hear it from me first.
Marshall, sana söylemem gereken bir şey var. Ve ilk benden duymanı istiyorum.
Have to be careful where I spend it. Choung must have quite a family for you to want to spend the rest of your life on the FBI's Most Wanted List.
Hayatının geri kalanında, FBI'ın en çok arananlar listesinde kalmayı... düşündüğüne göre, Choung'un esaslı bir ailesi olmalı.
mmm. brother, you're driving the "i want to have sex with her" truck, and it's got a huge blind spot.
Kardeşim "onunla sevişmek istiyorum" kamyonunu sürüyorsun ve kocaman bir kör noktası var.
No, no, I... uh I think you're doing it because you love Ally and you want to have a family.
Hayır, hayır. Bence bunu Ally'yi sevdiğin için yapıyorsun ve bir ailen olmasını istiyorsun.
So, if you want to know what it's like to have a lover, I can to be your girlfriend. Is that good?
Âşık olmak nasıl bir şey öğrenmek istiyorsan kız arkadaşın olabilirim.
I know it's bead time, but I have a little something I want to show you guys.
Bunun boncuk zamanı olduğunu biliyorum, ama sizlere göstermek istediğim ufacık bir şey var.
They shattered Napster into millions of little pieces, spread across computers all around the globe and now if you want to shut it down, you have to track down every single one of them and turn it off.
Napster'i parçaladıklarında tüm dünya çapında bilgisayarlara dağılmış milyonlarca küçük parça yarattılar. Bunu kapatmak için, bu parçaların tek tek izini sürmeniz ve her birini tek tek kapatmanız gerekir.
- I don't really want to hear it. You have your little thing, I have mine.
Sadece senin sırların varsa benimde var.
Now, if you want me to read it, I have... Excuse me. A cabinet over here.
Okumamı isterseniz, burada bir dolabım var.
I have been. It's your only way to salvation. And your only way for what you want.
Ebedi kurtuluşuna ve seni arzularına ulaştıracak tek yol bu.
I don't have the time or the inclination to figure out what it is you really want.
Bu gösterileriniz için gerçekten vaktim yok benim.
You know? And they have to force it, and I don't want us to have to do that.
İşi zorluyorlar, aynı şeye mecbur kalmamızı istemiyorum.
I want you to have it.
Almanı istiyorum.
And I don't have anywhere near that kind of money, so... what do you want me to do about it?
O kadar param yok. Yani... Ne yapmamı istiyorsun?
I know you have a rule against letting anyone see your work before it's completed, but I want you to break it.
Bitmeden önce çalışmanı kimseye göstermemek gibi katı bir kuralın olduğunu biliyorum... -... ama benim için onu çiğnemeni istiyorum.
It's not fair, you know, I have to go to school and you get to sit in here and do what you want all day.
Bu hiç adil değil biliyorsun ben bütün gün okuldayken sen burada oturup istediğini yapabiliyorsun.
I don't want anyone to have to suffer that kind of indignity, be it you, Mr. Stack, or Mr. Conrad, or for that matter,
Kimsenin üzülmezini istemem, bu tür hakaretten, sizin de, bay Stak veya bay Conrad, yada esasen bay Arçibald.
Well, I have had the privilege of watching her sing, and I just want you all to see it.
Ben onu şarkı söylerken izleme şansını yakaladım ve sizler de izleyin istiyorum.
I know you don't want it to happen, but, you know, kids have minds of their own, and,
Olmasını istemiyorsunuz biliyorum ama çocukların da kendi kişilikleri var.
Would it be wrong if I told you that I have never wanted to kiss someone more than I want to kiss you right now?
Ya şu anda hiç kimseyi istemediğim kadar seni öpmek istediğimi söylesem yanlış olur mu?
I have to say, it's actually really useful, to have people think you're impenetrable'cause then it makes them want you and you get all these really great invitations.
İnsanların seni ulaşılmaz görmesinin çok kullanışlı olduğunu söylemeliyim. Çünkü seni istemelerini sağlıyor ve tüm büyük davetleri.
We have a dozen people barricaded inside the lodge, a kid who is critically wounded who needs to be evacuated immediately, we're low on food, on heat, we have no weapons to speak of, and I want to know what you people are gonna do about it.
Misafirhanede barikat kurmuş bir düzine insan var, Derhal tahliye olması gereken ağır yaralı bir çocuk var. Yiyeceğimiz az ve ısınma problemimiz var.
I'm just, I'm glad that Bette confronted him and I want you to know that I would have fired Hazel if he hadn't ended it.
Bette'in onla yüzleşmesine sevindim. Eğer bitirmediyse bile Hazel'ı kovduğumu bilmeni isterim.