I wasn't gonna say anything Çeviri Türkçe
102 parallel translation
I wasn't gonna say anything.
Bir şey demeyecektim ki.
I wasn't gonna say anything until we got back.
Amerika'ya dönene kadar söylemeyecektim.
I wasn't gonna say anything until we got back.
Dönene kadar söylemeyecektim.
I wasn't gonna say anything, but I saw he wasn't gonna open his mouth.
Bir şey söylemeyecektim ama ağzını açmadığını görünce, dayanamadım.
I wasn't gonna say anything.
Hiçbir şey söylemeyecektim. Gerçekten.
I wasn't gonna say anything about...
Hiçbir şey söylemeye çalışmıyorum...
I wasn't gonna say anything.
Bir şey söylemeyecektim.
Look, I wasn't gonna say anything to you, but...
Bak, sana birşey söylemeyecektim, ama...
I wasn't gonna say anything.
Ben birşey söylemeyecektim.
So I wasn't gonna say anything.
- Bir şey söylemeyecektim.
- I wasn't gonna say anything.
- Ben birşey demeyecektim.
I wasn't gonna say anything till I had everything set up.
Her şeyi ayarlayana kadar bir şey söylemeyecektim.
I wasn't gonna say anything.
Bir şey söylemeyecektim ki.
I wasn't gonna say anything, but Karen told me not to, so I knew I had to.
Söylemeyecektim ama Karen da söyleme deyince söylemek zorunda olduğumu anladım.
I wasn't gonna say anything, but I'm thinking of going home with Rusty over there.
Bir şey demeyecektim ama şu noktada oradaki Rusty'le eve dönmeyi planlıyorum.
- I wasn't gonna say anything to Henry.
- Henry'e bir şey söylemeyecektim ki.
I wasn't gonna say anything before, but... when I brought him the letter... he wasn't expecting me, and...
Sana birşey söylemeyecektim, ama ona mektubu götürdüğüm zaman beni beklemiyordu, ve...
I almost wasn't gonna come over and say anything.
Neredeyse gelip hiçbir şey söylemeyecektim.
I got the impression T "Pol wasn" t gonna say anything to you.
T'Pol'ün sana birşey söylemediği izlenimini aldım.
Now i said i wasn't gonna charge you with anything and i won't, but, um, there's a new law making carjacking a federal offense, and i believe it has the death penalty attached to it.
Dediğim gibi ben size karşı hiç suçlamada bulunmayacağım. Ama yeni bir yasa var. İçindekilerle birlikte araba kaçırmayı federal suç sayıyor.
Yeah, you know, I wasn't gonna say anything, but, uh, I don't get it either.
Evet, yani, pek ses etmedim ama, ben de bir şey anlamadım.
I had a ruptured patella too, but I wasn't gonna say anything.
Diz kapağım da yırtıktı ama hiçbir şey söylememiştim.
I wasn't gonna say anything before, but since you bring it up...
Birşey söylemeyecektim ama, konuyu açtığımıza göre...
I wasn't gonna say anything, but I do feel the sparks. Ha-ha.
Bir şey söylemeyecektim ama o kıvılcımları hissediyorum.
I wasn't gonna say anything.
Hiçbir şey demeyecektim.
I wasn't gonna say anything until it was official, but after lana and i tie up a few loose ends, we're leaving smallville... together.
Kesinleşene kadar bir şey söylemeyecektim ama Lana ve ben, yarım kalan birkaç işi de hallettikten sonra birlikte Smallville'den ayrılacağız.
I wasn't gonna say anything.
Bir şey demeyecektim.
Yeah, um, I wasn't gonna say anything, but, wow.
Evet o konuda bir şey demeyecektim ama, yuh!
I WASN'T GONNA SAY ANYTHING, BUT IT WAS STARTING TO MAKE ME SICK.
Bir şey söylemeyecektim fakat midemi bulandırmaya başlamıştı.
Oh. Okay, I wasn't gonna say anything but I think my father's getting ready to hand me the, uh...
Bir şey söylemeyecektim ama sanırım babam şeyi devretmeyi düşünüyor...
I wasn't gonna say anything, but now I have to.
Bir şey söylemeyecektim ama artık söylemek zorundayım.
- I wasn't gonna say anything.
- Bir şey demeyecektim.
I wasn't gonna say anything, but you gotta rotate and then catch.
Bişey söylemeyecektim, ama döndermek zorundasın ve sonra yakala.
Look, I wasn't gonna say anything,'cause... lt was supposed to be a surprise, but you kind of forced my hand here.
Bak, bir şey demeyecektim, çünkü sürpriz olması gerekiyordu, ama sen zorladın beni.
The only thing to me that signalled that something was a little bit different is when I suggested something that we were gonna do in the future that he didn't say anything, like he knew there wasn't gonna be a next time.
Bana bazı şeylerin biraz olsun farklı olduğunu hissettiren tek durum, ilerisi için yapılacak şeyler teklif ettiğimde herhangi bir cevap vermemesiydi. Sanki bir sonraki seferin olmayacağını düşünüyordu.
- I wasn't gonna say anything.
- Ben de hiçbir şey söylemezdim.
Listen, I wasn't gonna say anything, but, um... today is December 13th, and, um...
Bir şey söylemeyecektim ama bugün 13 Aralık ve...
I wasn't gonna say anything yet, but... we're moving--to London.
Henüz bir şey söylemeyecektim ama.. taşınıyoruz-Londra'ya.
I don't want this to sound dramatic, and I wasn't gonna say anything, and Gina's taking me.
Zavallı gibi görünmek istemiyorum ve birşey söylemeyecektim ama Gina beni götürüyor.
- Don't say anything about "Freshairr" or Hooters or any other crap... I wasn't gonna say that.
- Sakın "açık hava" veya Hooters restoranlarından bahsedeyim deme.
Okay, I wasn't gonna say anything, but you creak. I creak?
Peki, bir şey demeyeceğim ama gıcırdıyorsun.
I wasn't gonna say anything, but Vanessa came to me today.
Hiçbir şey söylemeyecektim, ama Vanessa bugün bana geldi.
Um... I wasn't gonna say anything because, you know, personally, I thought somebody was screwing with me.
Aslında kimseye bir şey söylemeyecektim çünkü birinin benimle dalga geçtiğini falan düşünüyordum.
Nathan, I wasn't gonna say anything before, but it's not like you have people calling you at all hours of the day to hang out.
Nathan, bir şey söylemeyecektim ama her saat birileri sana çıkma teklif ediyor değil ya.
- Well, I wasn't gonna say anything, but I won a trip to Hawaii, and it's all yours.
- Aslında söylemeyecektim ama Hawaii'ye bir gezi kazandım. Ve sizindir. Hawaii mi?
I wasn't gonna say anything, but... I liked yours, too.
Ben bir şey söylemeyecektim ama seninkiler de benim hoşuma gitti.
Why wasn't I gonna say anything, - or why did I like it?
Neden bir şey söylemeyecektin mi yoksa neden hoşuna gitti mi?
- No. No, I wasn't gonna say anything.
Hayır, bir şey söylemeyecektim.
So I, uh, wasn't gonna have him say anything, but I think I will. Bobby?
Ona söz vermeyecektim ama sanırım veriyorum.
Well, I wasn't gonna say anything, but I didn't see how the brothel...
Hiçbir şey söylemeyecektim, Ama bir genelev kısmını anlamadım.
Adam, I wasn't gonna say anything, but this is the worst decision you have ever made.
Adam, hiçbir şey demeyeceğim ama bu verdiğin en kötü karar.