I won't leave you alone Çeviri Türkçe
97 parallel translation
If you cheat on the boy again, I won't leave you alone.
Eğer bir daha bu çocuğu aldatırsan seni affetmem.
If you hurt him, I won't leave you alone, Minjoo!
Kang Min joo, eğer onu üzersen seni asla affetmem!
If you won't leave the house as I ask the least you can do is to leave me alone.
Eğer beni dinleyip evi terk etmeyeceksen en azından beni rahat bırak.
No, I won't leave you here alone.
Hayır, sizi burada yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone until you admit it.
Sen kabullenene kadar bırakmayacağım.
But I won't leave you alone!
O zaman bende gitmem.
I'm walking barefoot on glass because you won't leave me alone.
Beni rahat bırakmadığın için çıplak ayakla cam kırıkları üzerinde yürüyorum.
- I won't leave you alone here.
Seni burada yalnız bırakamam.
- I won't leave you alone with him.
- Seni onunla yalnız bırakmam.
I won't leave you alone.
Yalnız bırakmam.
I won't leave you to face it alone.
Seni tek başına bırakmayacağım.
Don't worry, I'll just steal him for 5 minutes and I won't leave you alone.
Merak etmeyin, onu sadece beş dakikalığına çalacağım, yalnız da kalmayacaksınız.
I won't leave you alone with that woman.
Onunla seni yalnız bırakmayacağım.
No Isabella, I won't leave you alone with that man
Hayır Isabella, seni o adamla yalnız görüştüremem.
And when I thought you were gone... I never felt so alone. I won't let you leave me.
Ve gittiğini düşündüğümde öyle yalnız hissettim ki...
I won't ever leave you alone.
Seni hiç yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone, let the police catch you.
Seni yalnız bırakamam, polis seni yakalar.
I won't ever leave you alone again.
Artık seni hiç yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone.
Sizi yalnız bırakmayacağım.
I don't know how you'll take this, but I do hope you won't leave us all alone when the baby's born.
Bunu nasıl kabul edeceğini bilmiyorum ama umarım bebek doğduğunda bizi yalnız bırakmazsın.
- You really charmed the press. - I'm sorry about that, Barry. - But they just won't leave me alone.
Aklima çok kötü bir fikir gelmis olabilir.
I promised I won't leave you alone.
- Dayan, kurtulacağız.
I won't leave you alone till you tell me.
Söyleyene kadar bırakmam seni.
I'll be there for you! I won't leave you alone.
Rem, senin için orada olacağım!
I won't leave you alone!
Seni yalnız bırakmam!
You do this, I won't leave you alone.
Eğer bunu yaparsan, seni rahat bırakamam. Bunu anlamıyor musun?
- I won't leave you here alone.
- Seni yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone.
Seni yalnız bırakmayacağım.
Leave the kid alone. I won't run from you.
Ufaklıkları rahat bırak, bir yere kaçacağım falan yok.
But I won't leave you alone in pain.
Ama acılı bir yalnızlığa da terk edemem.
I'll die for you, but I won't leave you alone right now.
Senin için ölürüm ; ama şu anda yalnız bırakamam.
And I swear I won't leave you alone till you tell me.
ve bende yemin ederim ki bana anlatana kadar seni bırakmıyacağım.
I promise you, she won't leave you alone until you've... slept with her.
Sana söz veriyorum,... onunla yatana kadar peşinden ayrılmayacak.
You won't leave your daughter alone, I promise you.
Kızını yalnız bırakmayacaksın. Söz veriyorum.
but I won't leave you alone for the country's sake
Fakat bu ülkenin hatırına, seni başı boş bırakmayacağım.
Do it again and I won't leave you alone.
Bir daha yaparsan peşini bırakmam.
I won't leave you alone.
Yalnız falan bırakmayacağım.
- I won't leave you alone.
Sizi yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone don't worry.
Seni yalnız bırakmayacağım, merak etme.
I won't leave you alone. I'll sleep here tonight.
Seni yanlız bırakmam, bu gece burada uyurum.
I won't leave you alone again.
Bir daha seni yalnız bırakmayacağım.
No Olivia, I won't leave you alone until you explain why you ignored me on the bus.
Hayır, Olivia. Otobüste beni neden görmezden geldiğini anlatana dek seni yalnız bırakmayacağım.
You know, when I leave home, my missus won't even stand on the porch, let alone the observation deck at Heathrow.
Biliyor musun? Ben evden çıkarken eşim bırak oradan el sallamayı artık pencereden bile bakmıyor.
- I won't leave you alone.
- Seni burada yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you alone.
- Seni yalnız bırakmayacağım.
The police won't leave you alone, when I tell'em what happened.
Ama onlara ne olduğunu anlattığımda polis sizi yalnız bırakmayacak.
I gotta do this or he won't ever leave me alone, you know that.
Bunu yapmam lazım, yoksa beni rahat bırakmayacak.
I won't leave you alone!
Seni rahat bırakmayacağım!
I won't leave you alone!
Seni bırakmam!
You know, all I need to know, sort of why he won't... why he won't leave me alone.
Beni neden yalnız bıraktığını öğrenmek istiyorum.
I won't leave you alone.
Seni... Yalnız bırakmayacağım.