I won't tell if you won't Çeviri Türkçe
573 parallel translation
I won't go if you'll tell me not to.
Gitme dersen kalırım.
Well, I won't if you promise to tell me what you are.
Bana ne olduğunu söylersen demem.
If you don't like Miss Novak, I can tell you, you won't like that girl.
Eğer Bayan Novak'tan hoşlanmıyorsan bu kız da hoşuna gitmeyecek.
Paula, if you won't laugh at me, I'd like to tell you something.
Bana gülmezsen, sana bir şey söylemek istiyorum Paula.
If she won't tell you, I will.
Sen söylemezsen ben söylerim.
If you won't, you must do what I tell you.
Eğer gitmezsen, sana söylediklerimi yapmalısın.
You won't be cross, will you, if I tell you?
Anlatırsam kızmayacaksın, değil mi?
And if I ask your wish and you tell it, then it won't come true.
o zaman gerçekleşmez.
Pops, I know I'm a fool but if I tell you something, you won't think I'm silly, will you?
Baba, ahmağın teki olduğumu biliyorum ama sana bir şey söylesem, bir aptal olduğumu düşünmezsin, değil mi?
Well, I'll tell you if you wanna know, but you won't believe me. My right first name is Buck.
eğer bilmek istersen söylerim ama bana inanmayacaksın benim ilk ismim Buck.
If I tell you, you won't make me leave here, will you?
- Size söylersem, beni buradan çıkartmayacaksınız, değil mi?
If I tell you something, you won't laugh?
Bir şey söyleyeceğim ama gülmeyeceksin.
Anyway, you couldn't tell if I was awake or asleep. I've one bum eye. It won't stay closed.
Uyanık olsam da olmasamda konuşamayın diye,... bu felçli gözüm hiç kapanmayacak.
All right, if you don't want to tell me, I won't ask you why you don't want to testify.
Pekala, bana anlatmak istemiyorsunuz size bu konuda soru sormayacağım.
And if he won't tell you, I will.
Eger o anlatmazsa, ben anlatirim.
I don't want to, but if you won't tell us what you told her...
Ben de istemem ama ona ne anlattığını söylemezsen...
If you won't help me I'll just have to tell them what happened.
Eğer bana yardım etmeyeceksen olanları onlara anlatmak zorunda kalacağım.
Well, if you won't get mad, I'll tell you a secret.
Kızmazsan bir sır vereyim.
You won't like it if I tell you.
Söylesem hoşuna gitmez.
If I tell you, you won't tell the Germans where I've hidden my food?
Eğer sana söylersem, Almanlara yiyeceği nerede sakladığımı söylemezsin, değil mi?
If you won't tell her, I will.
Eğer siz anlatmazsanız, ben anlatırım.
I won't force you to go back to him, but if you want to take the path of the beast, you must tell him so first.
Seni ona dönmeye zorlayamam,... ama bir canavarın yolundan gitmeyi düşünüyorsan önce ona söylemelisin.
Carol, I can't help you if you won't tell me what's the matter.
Carol, bana nedenini söylemezsen sana yardım edemem.
I know you won't tell me even if I ask...
Biliyorum sorsam bile söylemezsiniz ama...
If I tell you, promise me you won't tell Ogden.
Eğer sana anlatırsam, bunu Ogden'e söylemeyeceğine söz ver.
If you were to tell me you won't see me again, I would feel lost.
Biliyor musunuz, eğer beni tekrar görmek istemezseniz çok üzülürüm.
Now, you won't laugh if I tell you this, will you?
Size bunu söylersem, bana gülmezsiniz değil mi?
Being a little too cautious, are we! Even if you won't tell me,... I could have guessed.
Bana yalan söylüyorsun gibi geldi sen anlatmasn bile ben tahmin edebiliyorum.
If you can't tell me, I won't ask.
- Söylemek istemiyorsan bende sormam.
If I tell you about it now, you won't believe me.
Şimdi söylesem de inanmazsınız.
If you told me where you lived, then I could take you home... but you won't tell me where you live, so here we are.
Nerde oturduğunu söyleseydin seni eve götürebilirdim... ama nerde oturduğunu söylemedin ve şimdi buradayız.
- You won't go to the police if I tell you?
- Söylersem polise gitmez misin?
And I tell you, if you chase the communists back to the north, there won't be any war in this hamlet.
Ve size diyorum ki, komünistleri kuzeye geri sürerseniz bu güzel köylerde bir daha savaş olmayacak.
And if you won't help me freely, I must tell you something, Lady, that may compel you.
Bana gönüllü olarak yardım etmeyeceksen sana bir diyeceğim var hanımefendi, bu belki seni mecbur eder.
I won't leave if you don't tell me your name.
Adını söymezsen gitmem.
If you don't wanna know, I won't tell you.
Eğer bilmek istemiyorsan sana söylemem.
Well, if you won't sue me, Erica... I'll tell you, uh, off the record... that you're in very good health.
Bana dava açmayacaksan Erica... aramızda kalacaksa... sağlığında hiç sorun yok diyebilirim.
How am I supposed to find out if you won't tell me?
Bana söylemeyeceksen, bunu nasıl bulacağım?
If you won't say what's wrong with you, I'll tell you a story.
Sorununuz ne olduğunu söylemeyecekseniz size bir hikaye anlatacağım.
Look, if you leave now I won't tell the police!
Bak hemen gidersen polisi aramam!
Listen, Ida, if you know who it is but won't tell me, I can't...
Dinle, Ida, kim olduğunu biliyor ama bana söylemiyorsan, buna -
You won't tell the Department of health if I forget your rent?
Borcunuzu unutsam Sağlık Bakanlığı " na bundan söz etmezsiniz, değil mi?
Not if I tell them not to. They won't jump you.
Eğer onlara bunu yapmamalarını söylersem hayır.
I know even if you won't tell us.
Söylemesende biz biliyoruz
I won't tell if you won't tell!
Sen söylemezsen, söylemem!
So you won't mind, Your Honor, if I tell you... that you happen to be lying through your judicial teeth.
Adli ağzınla, yalan söylediğini söylersem bana kızmazsın.
- I won't tell anybody if you don't.
- Sen kimseye söylemezsen, ben de söylemem.
Listen, if you're going to have that kind of attitude, I won't even tell you.
Bak ; eğer böyle davranmaya devam edeceksen, anlatmam.
I won't tell you what it's all about because if it succeeds it will be an extraordinary surprise!
Eğer başarırsak ne hakkında olduğunu anlatacağız. Çok değişik bir sürpriz olacak!
If you want me to get on that telephone and tell her, I won't.
Telefon açıp ona söylememi istesen bile söylemem.
Of course, none of those women were clients, but I won't tell anyone if you won't.
Tabi, bu kadınlardan hiçbiri müşteri değil ama, sen kimseye söylemezsen ben de söylemem.