English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / Iconic

Iconic Çeviri Türkçe

253 parallel translation
Now an iconic display console positioned for the right hand.
Şimdi de sağ ele konumlanmış bir ikonik görüntü konsolu.
My sister and her child almost becoming iconic figures to me.
Kız kardeşimle çocuğu benim için hemen hemen istihzai figürler haline gelmişlerdi.
- Little Orphan Annie... - is an iconic character based...
Küçük Yetim Annie, uyarlanmış, ikonik bir karakterdir ve...
Western motif, sort of the iconic flower.
Yakınlaşmadaki yumuşaklığa bakın.
Yet much of the iconic quality of urban music lies in the perceived or actual rivalry between the principal artists.
Ama yine de şehir müziğinin ikonik kalitesi büyük bir bölümü sanatçılar arasındaki algılanan veya gerçek rekabette yatıyor.
Rory, you have to understand- - milkmaids are iconic over there.
Rory, anlamalısın. Orada sütçü kızlar simge gibi.
- No, but Bewitched is iconic.
Hayır, ama Tatlı Cadı sembolleşmiştir.
They needed an iconic image to convince the American electorate that he was their man, And that would mean exploiting the power of art,
Seçilmesi için çok sağlam bir imaj ve etkiye ihtiyacı vardı bunun yolu da sanatın manüplasyon yeteneğinden geçiyordu,
If his advisors could only tap into the power of these iconic images, they'd give their man a huge advantage,
danışmanları bu etkileyici imajları kullanırlarsa, ona avantaj kazandıracaklar,
The scene recreated those iconic images so familiar to every American,
Amerikalılara tanıdık gelen bir ikonik imaj portresi çizdiler,
"Hang on, this animal is so iconic to our culture, to our nation, we put it on flags, " this is when we draw the line. "
"Bu hayvan kültürümüzün, ulusumuzun simgesi, bayrağımıza bile koyduk..." burada çizgiyi çekeceğiz. "
On its summits, like here on Alcedo volcano live the most iconic of all Galapagos animals
Alcedo volkanında olduğu gibi, doruklarında Galapagos'un en ikonik hayvanları yaşar.
These are iconic, and they were taken by a 12-year-old with a camera phone.
Bunlardan ders almalı. 12 yaşındaki bir çocuk cep telefonuyla çekmiş.
Andy took ordinary objects and made them iconic.
Andy sıradan nesneleri alır ve onları simgeselleştirirdi.
When that's all spread out, it becomes an iconic image.
Bunların tümü yayıldığında simgesel bir resim oluşuyor.
Plus, it's not easy, you know, having these two parents who have this absurd iconic romance.
Artı, bu absürd ikonik romantizme sahip anne babaya sahip olmak hiç de kolay değil.
The Grand Teton, it really is an iconic mountain.
Grand Teton, gerçek bir simge.
That was like a big iconic moment in all of our lives.
Bu hayatımızdaki büyük sembolik gecelerden biriydi.
Anyways, when i decided i wanted to read for the remake, i decided that i couldn't watch the original because Annette Funicello is so iconic.
Her neyse, kitabını okumaya başladığımda orjinalini izlemeyeceğime karar vermiştim. Çünkü Annette Funicello çok simgesel.
O-ok. Just for your information, Fiona says that this publication is iconic.
Bilginiz olsun diye söylüyorum, Fiona bu tür bir yayının ikonik olduğunu söylüyor.
Back on Mercury, those craters give it an iconic stature in the Solar System.
Merkür'de ise o kraterler ona Güneş Sistemi'nde ikonik bir kişilik kazandırıyor.
The feature that has made Saturn the most iconic planet in our Solar System, is its majestic, shimmering rings.
Satürn'ü tüm güneş sistemimizde ikonik bir gezegen haline getiren şey, onun haşmetli, parıldayan halkalarıdır.
And that iconic image totally freaked you out.
Ve bu sembolik görüntü, seni çok korkuttu.
Your tears have smudged Wolverine's iconic sideburns.
Gözyaşların, Wolverine'in ünlü favorilerine bulaştı.
But it occurs to me many of you don't have the necessary reference points... to fully appreciate these iconic texts of English literature.
Fakat bu bana, İngilizce Literatürün ikonik metinlerinin hakkını vermek için çoğunuzun bilir kişi fikri yok gibi geldi.
Which are all iconic products in the American marketplace.
Amerikan pazarındaki ürünler tamamiyle ikoniktir.
Everybody has this sort of iconic view of the aliens.
Herkesin uzaylılarla ilgili belli bir bakış açısı vardır.
It's positively iconic.
Kesinlikle simgeleşmiş.
Maybe when he said "your mother's pie", he didn't mean my mother, he meant everyone's mother - - the iconic, all-american mother created by advertisers and politicians as a shorthand for family values, and a longing for baked goods.
Belki "annenin turtası" derken benim annemi değil de herkesin annesini kastetmiştir, tüm Amerikan annelerini reklamcıların ve politikacıların yarattığı aile değerlerinin sembolü olan unlu mamul özlemi gibi.
as an engineer, it's very sad to contemplate that this beautiful iconic structure has got an end to its life.
Bir mühendis olarak böyle sembolik güzel bir yapının sonunun geleceğini düşünmek bile son derece üzücü.
you can think of many structures that are coming from that same era like the Eiffel tower, its iconic structure.
Aynı devirden kalan, Eyfel Kulesi gibi birçok sembolik yapıyı düşünecek olursak.
These are iconic film references i'm making tonight.
Bunlar bu gece yaptığım İkonlaşmış film fragmanları.
Everyone says you looked after me when I was... iconic.
Herkez bana baktığını söylüyor ben... ikonken *.
We wanted to know how climate change in the future would affect tropical rainforests and in particular the Amazon because it is such an iconic region, important both environmentally, ecologically and economically.
Gelecekteki iklimsel değişikliklerin tropik ve özellikle de çevrebilimsel ve ekonomik açıdan simgesel anlam taşıyan Amazon'u nasıl etkileyeceğini bilmek istedik.
Iconic L.A. people.
Evet.
We won't soon forget this iconic image of destruction.
Bu korkunç yıkım görüntülerini unutmamız kolay olmayacak.
Suarezes, you're familiar with the super chic, iconic stylings of fashion house badgley mischka.
Suareze'ler, Badgley Mischka moda evinin süper şık, ikonik tasarımlarını biliyorsunuzdur.
And that impact is particularly felt by an iconic species of the Mediterranean, the Atlantic blue fin tuna.
Ve bu etki, özellikle de Akdeniz'in ikonik türü olan orkinoslar ( mavi yüzgeçli Atlantik tonu ) üzerinde görülüyor.
The Med's most iconic fish, and the traditional fisheries it once supported, are now close to collapse.
Akdeniz'in en ikonik balığı ve bir zamanlar desteklediği geleneksel su ürünleri şimdi yok olmaya yüz tutmuşlar.
American marines have dragged the iconic statue of Saddam Hussein - off its pedestal...
Amerikan askerleri Saddam Hüseyin'in heykelini kaidesinden söküp devirdiler -
He's become iconic in our lives.
O hayatlarımızda bir simge haline geldi.
This could have been the inspiration, which I believe the potato sack is a little scarier than the hockey mask, which of course is now iconic.
Bu ilham vermiş olabilir. Ki, ben patates çuvalının, elbette şimdi simge haline gelmiş hokey maskesinden biraz daha korkutucu olduğunu düşünüyorum.
An iconic brand has been built.
İkonik bir marka yapıldı.
It's on Unser and Sam Crow is knocked off their iconic pedestal.
Unser'in derdi olur, ve Sam Crow gözden düşer.
In fact, the Last Supper, one of the most iconic images of the Catholic faith, was a Passover seder.
Peter, gerçekten bunlar önemsiz Katoliklik ve Musevilik çok da farklı değil. Bunlar aynı madalyonun 2 yüzü
Tina knows how much I respect her, and I think she would agree with me... that she's not ready for such an iconic role as Maria.
Tina, ona saygı duyduğumu biliyor ve eminim o da benimle aynı fikirdedir ki Maria gibi bir rolü üstlenmeye hazır değil.
They are ordered to build one of the ancient world's most iconic monuments, the massive walls of Troy.
Antik dünyanın en ikonik eserlerinden birini yapmaya mahkum edilirler ; Truva'nın büyük duvarları.
It's iconic television here.
Burası simge bir yer.
And it's such an iconic show.
Yalan söylemediğimden emin olmak için de bir gerçeklik alanı.
Moronic, iconic.
Moronik, ikonik. Hoşuma gitti.
In Seattle, the iconic Space Needle was designed to sway one inch for every 10 miles per hour of wind, but with its steel weakened by corrosion, it takes little more than a strong breeze for the symbol
Seattle'ın sembollerinden Space Needle kulesi, saatte 16 kilometre hızındaki rüzgarlara karşı 2,5 santimetre esneyecek şekilde inşa edilmişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]