If it's meant to be Çeviri Türkçe
109 parallel translation
If this is meant to be humor it's very ill time.
Eğer bu bir şakaysa ne yeri ne zamanı.
I don't doubt that you meant it kind but I'd rather not be acquainted with you any longer, if it's all the same to you.
Kötü bir amacınızın olmadığından da eminim ama sizin için de uygunsa sizinle daha fazla görüşmek istemiyorum.
If you trust that if it's meant to be, then it will be again.
Eğer olacağına inanırsan, o zaman tekrar olur.
It's as if I was meant to be here.
Sanki kaderimde burada olmak vardı.
If our friendship meant anything to you, that's the way you should have left it. But you always had to be the one to win, didn't you?
Eğer dostluğumuzun senin için anlamı olsaydı fazla kurcalamazdın ama hep kazanan taraf olmak istersin.
Remember, if you can't work it out, it wasn't meant to be.
Unutmayın, eğer halledemezseniz, zaten olmayacakmış demektir.
I don't think it's a subject for discussion if we're meant to be getting along.
Eğer iyi anlaşmamız gerekiyorsa bunun iyi bir tartışma konusu olduğunu sanmıyorum.
If you say something like "It's not meant to be," I'll vomit.
Eğer "Olmayacağı varmış" gibi birşey söylersen kusacağım.
It's as if we're meant to be, isn't it?
Sanki, birbirimiz için yaratılmışız, öyle değil mi?
- But if it was meant to be...
- Ama olacağı varmış...
And if they come back to you with very expensive jewelry then it's meant to be.
Sana pahalı mücevherlerle dönerse kısmet demektir.
What he's saying is, if for some reason it isn't meant to be that we break up quickly, or you leave me for some other man...
Onun demek istediği, işler yolunda gitmez de çabucak ayrılırsak, ya da sen, başka biri için beni bırakırsan...
If it's meant to be, it'll be.
Her şey olacağına varır.
I mean, if it's meant to be does it matter how or where I ask you?
Eğer bir anlamı varsa, nerede ve nasıl olacağının önemi var mı?
If a thing's meant to be, sometimes it's best not to force it.
Olayları akışına bırakmak, zorlamaktan çok daha iyi olabilir.
Okay, this is gonna sound corny. If it's meant to be, it'll be.
Pekâlâ, bu söyleyeceğim çok bayat gelecek ama eğer olacağı varsa, olur.
If it's meant to be, it'll be.
Olacağı varsa olur.
If it's meant to be, I'll guess it.
Eğer olacağı varsa, zaten tahmin ederim.
If it was meant to be, it's meant to be.
Ne yaparsın, olacağı varsa olur..
I believe a couple has a better chance if they just cut the cord and know that if it's meant to be, fate will bring them back together.
Bence çiftler ayrılırlarsa daha çok şansları oluyor. ... bu da kaderin onları tekrar bir araya getirmesi anlamına gelebilir.
Well, if you really meant it, then... you got to talk to me because... just let me babble at something, because... if you just let me sit here in silence... I left only to think about this... then that would be cruelerthan anything you could ever do to me.
Söylediğin gerçekten | buysa... benimle konuşmak | zorundasın çünkü... gevezelik yapmama | izin vermek zorundasın çünkü... burada beni böyle | sessiz bırakırsan... sadece bunu düşünmek | zorunda kalırım... ve bana yapabileceğin | en zalim şeyi yapmış olursun.
Besides, if it's meant to be, it'll still be meant to be after college.
Bunun yanında eğer amaçları buysa, üniversiteden sonra da evlenebilirler.
It's meant to be terrible. If it stops being terrible, what's gonna stop us?
Eğer korkutucu olmaktan çıkarsa, bizi ne durduracak?
If it's meant to be then it's meant to be.
Neden ki? Eğer gerekseydi yapardık.
What if it's meant to be, Johnny?
Ya olması gereken buysa, Johnny?
If it's meant to be, then it's meant to be, otherwise fuck it.
Olacağı varsa olur, boşver artık.
If it's meant to be, it will be.
Her iş olacağına varır.
It's meant to be a test to see if the gas works in the first place.
Bu test etme amaçlı gaz en başta işe yarıyor mu diye görmek için.
If it's meant to be, things have a way of working out.
Eğer seni rahatlatacaksa, işler yoluna girecektir.
And if it's meant to be, we'll be together.
Yazgımız buysa beraber oluruz.
And if your sarcasm is meant to be funny, it's not.
Sen velisi değilsin. Ve alaycılığın da hiç komik değil.
If it's not meant to be, it's not meant to be.
Eğer bir anlam ifade etmiyorsa, bir anlam ifade etmiyordur.
Since you asked, I'm calm because I know if two people are meant to be together, there's nothing anyone can do about it.
Nasıl soğukkanlı olduğumu sormuştun, iki insan birlikte olmak istiyorsa kimsenin yapabileceği birşey yoktur.
I suppose I could limit myself to carry-on if it meant that we could be friends again.
Eğer bu tekrar arkadaş olacağımız anlamına geliyorsa kendime bir sınır koyabilirim.
If it's meant to be we'll run into each other.
Eğer kaderimizde varsa karşılaşırız.
- If it's meant to be, we'll get there.
- Kaderimizde varsa oraya gideriz.
If it's meant to be, it will be.
Eğer olucaksa, olur.
If Kathryn's meant to be with women, so be it, but I just can't help but think maybe I did something to cause it.
Kathryn bir kadınla beraber olmak istiyorsa olsun, engel olamam ama belki buna sebep olacak bir şey yapmışımdır.
And if she comes back to you, you know it's meant to be.Okay?
Ve sana geri dönerse, bu iş öyle böyle olacak demektir. Tamam mı?
But if it's not meant to be
Ama olmayacaksa...
I mean, look, if it's meant to be, it'll be.
Olacağı varsa, olur.
If it feels right, it's meant to be.
Eğer % 90 doğru hissediyorsam, öyle olmalı.
Well, if that's what happens, then it wasn't meant to be, right?
Öyle olursa da demek ki kısmet değilmiş, değil mi?
I know it's really hard for you right now, but I just want you to know that when you love something, you set it free, and if it's meant to be, you just...
Şu anın senin için çok zor olduğunu biliyorum, ama bil ki bir şeyi sevdiğin zaman, onu serbest bırakırsın ve eğer senin olacaksa, sadece...
And if it's not meant to be, we just don't want to waste any more of each other's time. Yeah.
Ve bu işin olacağı yoksa birbirimizin daha fazla zamanını almak istemiyoruz.
Hey, if it's meant to be, it's meant to be, right?
Eğer bu olacaksa, doğrudur, değil mi?
Hey, if it's meant to be, it's meant to be.
Eğer olması gerekiyorsa, olacaktır.
To split up. - Just for a while. - It's just a trial thing to see if we're really meant to be together.
- Sadece gerçekten birbirimiz için yaratılıp yaratılmadığımızı görmek için.
If that is what it's meant to be, with this Kasuga, I am going to show them the spirit of our small nation.
Kasuga'nın sonu öyle olsa bile onlara küçük ulusumuzun gücünü göstereceğim.
And they're shaped like lips, so it's almost as if the inscription on the tablet is meant to be speaking on behalf of the dead.
Ve şekilleri dudak gibidir, bu yüzden yazıtların üstündeki ibare, ölen kişinin adına konuşuyor gibi görünmektedir.
It's better to end it quickly if it's not meant to be.
Kaderinde yazmıyorsa bir an önce bitmesi en iyisidir.