If it's not too late Çeviri Türkçe
118 parallel translation
Run. Run out of this house for your life if it's not too late.
Kaçın bu evden, çok geç olmadan hayatınız için kaçın.
We need to ask for reinforcements urgently, if it's not too late!
Acilen takviye kuvvet istemeliyiz, çok geç olmadan!
It's far too late to discuss it tonight... and if you don't go to sleep at once, I shall tell Daddy not to let you go to either.
Bunu tartışmak için saat çok geç oldu ve uyumazsanız, babanıza, ikisine de gitmenize izin vermemesini söyleyeceğim.
It's a better story if we're not too late.
Çok gecikmesek iyi olacak.
My whole interest, if it's not too late, is in Susie.
Tek düşündüğüm, eğer çok geç değilse, Susie.
It's too late to worry if it's okay or not.
Doğru olup olmadığını tartışmak için artık çok geç.
If it sets your mind at rest, I suggest it's not too late for you to go ashore and join the festivities in honor of your noble predecessor.
Şimdi sizi rahatlatacaksa, kıyıya çıkmanız ve asil atanızın onuruna verilen şenliklere katılmak için çok geç olmadığını söylemek isterim.
- Please, if it's not too late.
- Şayet çok geç sayılmazsa.
That is, if it's not too late.
Tabi eğer çok geç olmazsa.
If he's not here before 7 : 00, it's going to be too late.
Eğer 7'den önce burada olmazsa çok geç olacaktır.
Friend, if you don't want fresh blood to stain your clothes... it's not too late to leave even now
Eğer kan görmek istemiyorsan derhal git. Hâlâ geç değil gitmen için.
If it's not too late already.
Ve eğer çok geç değilse.
- No. - If there's something... it's not too late.
Hayır. bak eğer bir sorun varsa, çokta geç değil!
If it's not too late, I'm gonna try to get her back.
Eğer çok geç kalmadıysam, onu geri kazanmaya çalışacağım.
Get it removed, quickly, if it's not already too late.
Bunu hissediyorum. Çok yakında.
Well, it's not too late to cancel our travel arrangements, if that's what you want.
Eğer istediğin şey buysa, yolculuk ayarlamalarımızı iptal etmek için geç değil.
It's not too late if you want to go to the Tangi.
Tangi'ye gitmek istiyorsan çok geç sayılmaz.
So if it's not too late, can we get on with the surgery?
Yani geç kalmadıysak, ameliyatı yapabilir misiniz?
We have to act or the same will happen to us, if it's not already too late.
Harekete geçmeliyiz,... çünkü eğer çok geç olmadıysa, aynısı bizim de başımıza gelecek.
Fay, when you get this message, if it's not too late... don't get married... because I love you... and I want to marry you.
Fay, bu mesajı aldığında, eğer hala çok geç değilse... evlenme... çünkü seni seviyorum... ve seninle evlenmek istiyorum.
If there's anything you want to say to me, anything at all, it's not too late.
Bana söyleyeceğiniz herhangi bir şey varsa henüz geç değil.
I changed my mind about that Head of Year job, if it's not too late.
Takım koçluğu işiyle ilgili fikrimi değiştirdim, eğer çok geç değilse.
If it's not too late, maybe I'll be able to come back over after.
Geç olmazsa, belki işim bitince gelirim. - Tamam.
Listen, if it's not too late...
Dinle, çok geç olmazsa...
I'm lying here wondering if it's not too late to start a new life somewhere.
Başka bir yerde yeni bir hayat kurmak için çok mu geç kaldım diye düşünüyorum.
Sure, if it's not too late.
Tabii, eğer çok geç olmazsa.
If this tape reaches Batman, I hope it's not too late for you to help me.
Eğer bu kaset Batman'e ulaşırsa, bana yardım etmen için hala çok geç değil.
You'll be confined to quarters until we can find a way to make peace with these life-forms you've been killing, if it's not too late.
Eğer çok geç kalmamışsak, o öldürdüğünüz canlılar ile barış tesis edebilecek bir yol bulana kadar, kamaralarınızda kalacaksınız.
If it's not too late I'd like to recalibrate the navigational sensors.
Eğer çok geç değilse navigasyonel sensorleri tekrar ayarlatmak istiyorum.
If I can be a boss in 5 years It's not too late
5 yılda patron olabilirsem çok geç sayılmaz.
I can save your sister, if it's not too late.
Eğer çok geç değilse kız kardeşinizi kurtarabilirim.
# Now if you think he doesn't care # # Or maybe that he isn't there # # It's not too late to see how wrong you are #
Onun umursamadığını ya da hiç olmadığını düşünüyorsanız ne kadar yanıldığınızı görmek için hiç de geç değil.
It's not too late if we remodulate the shields.
Kalkanları yeniden ayarlaya bilirsek Çok geç değil
If you wanna get on board with the way I do things, it's not too late.
Eğer katılmak istiyorsan sana bir şeyler ayarlarım, henüz geç değil.
If not, you better practise and get it fo'it's too late
Kirli. Direkt *... * Dayanamadıysanız.
Listen, 9 : 00 might be better if it's not too late.
Dinle, saat 9 daha iyi olabilir. Eğer çok geç değilse.
It's not too late for you to enter the doubles breaststroke if you like.
İkili yarışlara katılman için daha vaktin var istersen.
... but if you're in some kind of trouble and need my help, then you should ask now and not wait until it's too late and everything's all messed up, like you usually do.
Ama başın dertteyse ve yardımıma ihtiyacın varsa o zaman çok geç olmadan ve her zaman yaptığın gibi işleri berbat etmeden... -... yardım etmeme izin ver.
But I will accept your offer of a meal... if it's not too late.
Ama yemek teklfinizi kabul edebilirim eğer bunun için çok geç değilse.
It's probably not too late if you wanna catch up to him.
Onu yakalamak istiyorsan muhtemelen çok geç değildir.
We can make enough of this for your entire crew, if it's not too late.
Bundan yeterli sayıda tüm mürettebatına uygulayabiliriz. Eğer bunun için geç değilse.
I'm gonna call Ross and see if it's not too late for his offer.
Ross'u arayıp teklifinin hâlâ geçerli olup olmadığını soracağım.
BUT IF THAT'S WHAT YOU WANT, IT'S NOT TOO LATE.
Ama istediğin buysa, çok da geç değil. Evlilik...
SORRY. IF IT'S NOT TOO LATE TO BE ROMANTIC, LINDSAY PETERSON,
Eğer romantik olmak için çok geç kalmadıysak, Lindsay Peterson, benimle evlenir misin?
If it's not too late.
Eğer çok geç değilse.
See if an administrator or customs agent was killed in the last few weeks. Maybe it's not too late.
Son günlerde bir yönetici ya da gümrük memuru öldürülmüş mü öğrenmemiz gerekiyor.
If it's not too late.
Tabii çok geç olmamışsa.
Hey, it's not too late. If you still want me to go up there for you, I can.
Hey, çok geç değil. hala Senin için oraya gitmek istediğinizden Eğer, ben can.
But if it's not too late, I wouldn't mind meeting your kids.
Ama çok geç değilse çocuklarınla konuşmak isterdim.
The lesson being, I guess, that... if there are all these different paths... then maybe it's not too late to change the one you're on.
Hikaye böyle devam eder, sanırım. Eğer bütün bu değişik yollar... Belki de hâlâ yolumuzu değiştirmek için çok geç değildir.
Well, if she wasn't cremated, it's not too late for a postmortem examination.
Şey, eğer yakılmamışsa, son tekniklerele cesedini incelemk için çok da geç değil.