If it's not too much trouble Çeviri Türkçe
131 parallel translation
I will see you at the theater tonight... if it's not too much trouble.
Çok zahmet olmazsa, bu gece tiyatroda görüşeceğiz.
- If it's not too much trouble.
Zahmet olacak.
A couple martinis, if it's not too much trouble.
- Size zahmet olmayacaksa iki kadeh martini isterim.
Thanks, if it's not too much trouble. Oh, no.
- Teşekkürler eğer zahmet olmayacaksa.
- Well, if it's not too much trouble.
- Şey, size zahmet olmayacaksa.
Well, if you're sure it's not too much trouble.
Şey, çok zahmet vermeyecekse.
Can I ask you a favour, if it's not too much trouble?
Sorun olmazsa sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
If it's not too much trouble?
Sizin için sorun olmaz değil mi?
- Some water, if it's not too much trouble.
- Zahmet olmazsa biraz su.
It would help us if we could have a more detailed description of the man, sir... if that's not too much trouble.
Onu tanımlayacak daha detaylı bilgi işimize yarayabilir efendim eğer sorun olmazsa.
Maybe later, if it's not too much trouble.
Belki daha sonra, sorun olmazsa.
If it's not too much trouble.
Eğer çok sorun değilse. -'Oh.değil.
- If it's not too much trouble.
- Bu hiç sorun değil
well, if it's not too much trouble, how about fixing my spaceship?
- Şey... çok sorun olmazsa... -... Benim uzaygemimi tamir etmeye ne dersiniz?
- H20, if it's not too much trouble.
- Su işte, H2O. Zahmet olacak.
I appreciate that, if it's not too much trouble.
Teşekkür ederim, tabi sana zahmet olmayacaksa.
- If it's not too much trouble.
- Seni rahatsız etmeyecekse.
Yes, well, I'd like an explanation if it's not too much trouble.
Zahmet olmazsa bir açıklama bekliyorum.
- If it's not too much trouble.
- Zahmet olmazsa.
If it's not too much trouble, I'd like to take you up on it.
Sizin için fazla sorun olmayacaksa kabul etmek istiyorum.
Colonel Jessup, if it's not too much trouble... I'd like a copy of the transfer order, sir.
Albay Jessup, eğer sizin için çok sakıncası yoksa nakil emrinin bir kopyasını istiyorum, efendim.
We'd like an application, if it's not too much trouble.
Bir başvuru formu istiyoruz, çok zahmet olmazsa.
Do you think, if it's not too much trouble, you might have another go at it?
Eğer çok sorun olmayacaksa, bir kere daha üzerinden geçer misin?
So, Peg, if it's not too much trouble don't ever leave me with empty pants again.
O yüzden Peg, eğer senin için çok sorun olmayacaksa bir daha asla beni boş pantolonla bırakma.
Hey, if it's not too much trouble, would you mind telling me what the hell is going on?
Acaba, rica etsem neler döndüğünü bana söyleyebilir misin?
Okay... well, in that case, if it's not too much trouble would you mind if I took the lower bunk?
Pekala... bu durumda... eğer çok fazla sorun olmazsa alt ranzada yatsam sakıncası olur mu?
- If it's not too much trouble.
- Sana zahmet olmazsa.
If it's not too much trouble, could I possibly borrow yours?
Mümkünse sizinkini alabilir miyim?
Doesn't have to be today, but, you know, someday... if it's not too much trouble.
Bugün olmak zorunda değil ama zahmet olmazsa bir gün istiyorum artık.
Now, Captain, if it's not too much trouble I would like to pay Odo a visit.
Şimdi, Kaptan, çok sorun olmayacaksa Odo'yu görmek istiyorum.
- If it's not too much trouble.
- Sizin için sorun olmazsa.
Actually, If it's not too much trouble, ladies, I would like to see where you work.
Aslında zahmet olmazsa çalıştığınız yeri görmek isterim bayanlar.
If it's not too much trouble, could you look at his chin?
Zahmet olmazsa çenesine bakabilir misiniz?
Now, if it's not too much trouble I'd, uh, like to see my quarters.
Şimdi, zahmet olmazsa odamı görmek istiyorum.
Would you please be so kind as to hit the ground if it's not too much trouble?
Lütfen yere eğilir misiniz... size zahmet olmayacaksa?
If it's not too much trouble, can you please bring my fiancee home with you?
Eğer sorun olmayacaksa nişanlımı da yanında getirebilir misin, lütfen?
I was wondering, please if it's not too much trouble, please might I speak with Miss Emily Waltham, please?
Merak ediyordum da acaba eğer sizin için de sorun olmayacaksa Bayan Emily Waltham ile görüşebilir miyim, lütfen?
I was wondering, please if it's not too much trouble, please um, might I speak with Miss Emily Waltham, please?
Merak ediyorumda, Lütfen, eğer-eğer size çok zor olmayacaksa, lütfen, umm, Bayan Emily Waltham, ile konuşabilirmiyim lütfen?
A little help would be useful, if it's not too much trouble!
Eğer sorun olmayacaksa, biraz yardım iyi olur.
Yeah, please If it's not too much trouble
- Tabii iyi olur, zahmet olmazsa eğer.
And some defibrillators, if it's not too much trouble.
Bir dakika izin ver. Bir de defibrilatör verirsen.
If it's not too much trouble I'd kind of like to be alone.
Buna gerek olmayacak. Artık yalnız kalmak istiyorum.
Oh! Bart, if it's not too much trouble -
Bart, bir zahmet -
- If it's not too much trouble.
- Zahmet olmayacaksa.
Uh, if it's not too much trouble, I saw some silver clasps in the window.
Zahmet olmayacaksa, gümüş pencere kolu istiyordum.
- If it's not too much trouble.
- Sorun olmayacaksa.
So I was wondering, I mean, if it's not too much trouble, if maybe you could... get my mail while I'm gone? Huh, neighbor?
Merak ediyordum da, yani, eğer sorun olmazsa, belki sen ben yokken mektuplarımı alabilir misin?
Because if it's not too much trouble, you could get your own conversation.
Senin için zahmet olmayacaksa, kendine başka bir sohbet bul.
If it's not too much trouble, I'd like to make another request.
Eğer sizin için sakıncası olmazsa bir isteğim daha olacak.
- Yeah, if it's not too much trouble.
- Evet, zahmet olmazsa.
Now if it's not too much trouble, if you could fetch me the right file,
Şimdi doğru dosyayı sorun olmazsa gidip getirebilirsen..