If it wasn't for me Çeviri Türkçe
506 parallel translation
O'Connor would jump all over me if it wasn't for Nick.
Nick olmasa O'Connor canıma okurdu.
Where would you be if it wasn't for me?
Ben olmasam şimdi neredeydi acaba?
If it wasn't for me, the place would starve to death.
Ben olmasam burası batardı.
If it wasn't for me, you'd be tied up... with that broken down cowhand right now.
Eğer bunu yapmasaydım sen şimdi o adamla o çobanla evlenmiş olacaktın, değil mi?
You wouldn't even have that dirty candy store if it wasn't for me!
Ama ben olmasam o pis şekerleme dükkanın bile olmayacaktı!
I guess I'd still be the same way if it hadn't been for... someone who kept talking to me and made me feel I wasn't alone.
Eğer o olmasaydı herhalde hala aynı olurdum. O benimle hep konuştu ve yalnız olmadığımı hissettirdi.
If it wasn't for me, you'd be halfway to Council City by now.
Ben olmasaydım şimdi Council City yolunu yarılamıştın.
If it wasn't for me, there wouldn't be any valley, wouldn't be any stock.
Eğer benim için olmazsa, vadi de olmaz, depo da olmaz.
If it wasn't for me you wouldn't have known he was csarrying that money.
Benim için olmasaydı o cüzdanda para taşıdığını bilemezdin.
Where would you be if it wasn't for guys like me, out of a job?
Benim gibiler olmasa ne yapıyor olurdun? İşsiz mi olurdun?
If it wasn't for you, they'd have kicked me off the train.
Sen olmasaydın, beni trenden atacaklardı.
ALLEN BY, SH E KEPT ME ALIVE. WHY, IF IT WASN'T FOR H ER, I'D HAVE BEEN F IN ISH ED.
İnce ve nazik.
If it wasn't for me, David wouldn't be in Cyprus working for Haganah.
Hem ben olmasaydım David Kıbrıs'ta Haganah'a çalışıyor olmayacaktı.
Well, listen, nitwit, if it wasn't for me...
Pekâlâ, dinle, sersem, eğer ben olmasaydım...
... if it wasn't for me, today we would be out in the street, I'm telling you.
Eğer ben olmasaydım bugün sokaklarda olurduk.
If it wasn't for me, how would you and the kids live on your salary?
Benimki olmasa, sen ve çocuklar maaşınla nasıl geçinirdiniz?
I'm happy even if it wasn't meant for me.
Hatta tiyatro bileti benim için olmasa da önemli değil.
If it wasn't Indians trying to kill me for a white, it was whites trying to kill me for an Indian.
Ya beyazlar yüzünden yerliler beni öldürmeye çalisiyordu, ya da yerliler yüzünden beyazlar,
Now, I wasn't ever in Bannock, but it seems to me if pa here is willing to pay for the damages, give the old man's family something, then this Maddox has no cause to push.
Bannock'ta neler oldu bilmem. Babamın dediği zararı karşılayalım. Yaşlı adamın ailesine bir şeyler verelim ki Maddox devreden çıksın.
If she wasn't the colonel's lady and if it wasn't for Dover, and if she was willing, which she naturally would be, I mean, me being me and all, I'd keep her for myself.
Albay'ın karısı olmasaydı ve eğer Dover için olmasaydı,... eğer isteseydi ki ve doğal olarak isteyecekti,... demek istediğim, ben olsaydım,... onu kendime saklardım.
Excuse me. What did you say? If it wasn't for that idiot?
Afedersiniz. "Eğer şu aptallar olmasaydı" diyerek ne kasdettiniz?
"Where the hell would they be... " if it wasn't for me?
"Eğer benim için olmasalardı... hangi cehennemde olurlardı?"
You realize if it wasn't for me you'd never catch that train for Italy and I-I-I calm down.
Ben sizi iteklemesem o trene asla yetişemezsiniz.
If it wasn't for you to relieve me of some of my burden...
Ya bazı sorumluluklarımı üstlenmeseydin...
If it wasn't for me, this would be chaos.
O benim için değilse, Kaos çıkacak.
If it wasn't for me, a hundred lawmen would be boxing you in right now.
Başıma bir şey gelirse 100 kişi sizi anında ateş çemberine alır.
But you'd've never struck it if it wasn't for me.
Ama ben olmasam altını asla bulamazdın.
You wouldn't be here if it wasn't for me.
Ben olmasaydım burda bile olmayacaktın.
You two would still be in the reservation drinking bad whiskey if it wasn't for me.
Ben olmasaydım ikiniz de hala Kızılderili bölgesinde kötü viski içiyordunuz.
If it wasn't for Raoul, this creep would have raped me.
Raoul olmasaydı, bu kaçık bana tecavüz etmişti.
You and me could make each other very happy... and very rich... if it wasn't for your husband.
Birbirimizi çok mutlu ve çok zengin edebilirdik.
If it wasn't for me, you wouldn't even be here.
Benim aklıma gelmeseydi sen burada olamazdın bile.
If it wasn't for me, we couldn't have solved the case so quickly.
Ben olmasaydım Davayı öyle kolay çözemezdik
If it wasn't for me,
Ben olmasam,...
It would've worked out if it wasn't for me.
Ben olmasaydım her şey yolunda gidecekti.
If it wasn't for me, he wouldn't be in this jam.
Ben olmasam, başı bu dertte olmayacaktı.
Look, if it wasn't for me, you wouldn't be on to this.
Bak, benim için olmasaydı, bu işin içinde olmazdın.
If it wasn't for me, he wouldn't even know where she was!
Bunun için değildi, onun nerede olduğunu bile bilmiyordu!
If it wasn't for me, none of this would have happened to you, right?
Ben olmasaydım, bunların hiçbiri başına gelmezdi, ha?
If it wasn't for me, there wouldn't be any you.
- Ben olmasaydım sen de olmayacaktın. Emin misin?
If it wasn't for me you'd be using the Crusade to lure her to some motel right now, or into the back of your car if you had one.
Ben olmasam, Hareket'i, o kızı bir otel odasında ayartmak için kullanıyor olacaktın. Ya da arabanın arka koltuğunda. Bir araban olsaydı elbette.
MM. I'M TELLING YOU, WHO WOULD TELL YOU THIS KIND OF STUFF... IF IT WASN'T FOR ME?
Bir düşünsene, bu bilgileri başka kimden alabilirsin?
If it wasn't for me, you'd still be sitting around with your thumb up your ass, planning to rob something, sometime, maybe if it wasn't too dangerous.
Ben olmasaydım, hâlâ oturup soygun planlıyor olurdun. Bir ihtimal, tabii eğer tehlikeli değilse...
Don't walk away from me, you little pisher. If it wasn't for me, you'd be selling shirts at Barney's, you know that?
Ben konuşurken gidemezsin öyle, ben olmasam Barneys'de tişört satıyor olurdun.
You'd have fallen on your face if it... wasn't for me.
Ben olmasam yüzüstü çakılırdın.
Hey listen, if it wasn't for me, you'd be a dead french frie.
Hey dinle, eğer benim için değilse, beni yağda kızartabilirsin.
You wouldn't be living like this if it wasn't for me.
Bana kalsaydı bu şekilde yaşamazdın.
I'm going too. After all, if it wasn't for me, we couldn't even afford this little trip.
Bu gerçek.
If it wasn't for me, your ass woulïve been nailed to the wall.
Ben olmasaydım, duvara çivilenmiş olurdun.
As if he'd been waiting for me. One bump wasn't enough, so he did it again
Bir defayla yetinmeyip tekrar çarptı.
You made me. I'd never have met Lucky if it wasn't for you.
Sen olmasaydın, Lucky'le tanışmayacaktım.