If it wasn't for you Çeviri Türkçe
1,161 parallel translation
If it wasn't for the Acura deal, you know I'd go with you.
Acura anlaşması olmasaydı, biliyorsun ki seninle gelirdim.
It's funny, I never would have thought that I wasn't pretty, if it weren't for those things you said.
Tuhaf, hiç düşünmemiştim güzel olmadığımı, sen öyle şeyler söylemeseydin.
Forget it. Remember somethin'. You wouldn't be workin'there if it wasn't for me.
Aklıma geldi ; ben olmasaydım, orada çalışıyor olmayacaktın.
If it wasn't for teachers like me, there would be more individuals like you... socially inept, hating the world, prattling off pompous ideas that nobody wants to hear in the first place.
Benim gibi Öğretmenler için değilse senin gibi öğrenciler için daha özel şeyler olmalıydı... sosyal olarak beceriksiz, dünyadan nefret eden, hiç kimsenin ilk etapda duymak istemediği, kendini beğenmiş fikirleri havada uçuşan..
If it wasn't for you and your stupid pride, trying to outdo your dad... you'd never have lost that money in the first place.
Eğer senin aptalca gururun ve babanı yenme isteğin.. olmasaydı, daha en başta o parayı kaybetmemiş olurdun.
If it wasn't for his signal, we never would have found you.
Eğer bu sinyal gelmeseydi sizi asla bulamazdık.
If it wasn't for you I would never have known how it felt to be free again.
Eğer sen olmasaydın... tekrar özgür olmanın nasıl hisettirdiğini asla bilmeyecektim.
That if it wasn't for you, I never would have met her.
Sen olmasan, onunla tanışamazdım.
If it wasn't for you, Mary would still be alive!
Ve sen olmasan Mary hala hayatta olurdu.
Come on, man, if it wasn't for me, you wouldn't have that motherfuckin'boat.
Yapma dostum. Ben olmasaydım asla o yatı alamazdın.
Look, if it wasn't for this lawsuit thing, you'd have been fine.
Bak, eğer dava olmasaydı, sana bir şey olmazdı.
I wouldn't have done this if it wasn't for you guys.
Siz olmasaydınız orduya asla katılmazdım çocuklar.
If it wasn't for me you'd still be sitting on a shelf somewhere in a beaker labeled "unknown sample."
Eğer ben olmasaydım Hala bir yerlerdeki bir beher kabında "bilinmeyen örnek" etiketiyle rafın üzerinde duruyor olacaktın.
If it wasn't for me, you'd be a nobody.
Eğer ben olmasaydım siz bir hiç olurdunuz.
I don't think I would ever have let myself feel the way I feel now about Ulysses if it wasn't for you teaching me how to love.
Eğer bana nasıl sevileceğini öğreten kişi sen olmasaydın, Ulysses'le ilgili... şu anda hissettiğim gibi hissetmeme asla izin vereceğimi sanmıyorum.
- Yeah, I did. It would have not have been the same if it wasn't for you.
Dawson The Dead deneyimli yaşamak için bir fenomendi.
Floaters, crispy critters, bunk bait ; bodies you wouldn't even know were bodies if it wasn't for a driver's license.
Buna kömürleşene kadar yanmış paramparça olmuş, kim olduğu tespit edilemeyecek durumda olanlar dahil.
You said if it wasn't for Karen, you'd marry me.
Karen olmasa benimle evleneceğini söyledin.
And if it wasn't for you, Francis would have never gotten in touch with his feminine side.
Sen olmasaydın Francis hiçbir zaman kadınsı yönünü keşfedemeyecekti.
If it wasn't for Data, it's probable that you would be relocated by now.
Data olmasaydı çoktan bir yere yeniden yerleştirilmiş olacaktınız.
You'd be shit out of luck if it wasn't for me.
Bensiz bir halt olursun. Gördüklerini benim sâyemde gördün.
If it wasn't for me,... you'd still be just an immigrant...
Eğer ben olmasaydım, hâlâ bir göçmen olarak kalırdın!
You two should be kissin my fuckin'hairy beanbag,'cause if it wasn't for me, she might have married that schmuck!
Siz ikiniz bana dua etmelisiniz. Çünkü ondan kurtulmasaydım neredeyse evleniyordu.
Okay, for the sake of argument, if it wasn't you... and it wasn't me, then who else would want to kill Warren and Needlenose?
Tamam, tartışmanın hatrına, eğer sen değildiysen... ve ben değildiysem, o zaman kim Warren ve İğneburunu öldürmek isteyecekti?
Finn, darlin', you know I would... if it wasn't for the smell of them pigs.
Finn, sevgilim, o domuz kokusu olmasa gelirdim biliyorsun.
I would've gotten away with it, too if it wasn't for that big dog and you meddling kids!
O köpek ve siz meraklı çocuklar olmasaydınız paçayı kurtaracaktım!
If it wasn't for you, I'd stay in there all day!
Eğer sen olmasaydın, Bütün gün orada kalırdım!
And if it wasn't for you, Francis would have never gotten in touch with his feminine side. Oh yeah?
Sen olmasaydın Francis hiçbir zaman kadınsı yönünü keşfedemeyecekti.
You'd be shit out of luck if it wasn't for me.
Kurtzweil. Kurtzweil! Bensiz bir bok olursun.
For awhile, I wasn't sure if even you could find it.
Kısa bir süre olsada onu bulacağınızdan şüphem yoktu.
Okay. So if it wasn't my feelings for Jen that upset you, what was it?
Peki, eğer Jen'e hissettiklerim seni üzmediyse, ne üzdü?
I wouldn't have had a say at all if it wasn't for you.
Siz olmasaydınız, hiç bir söz hakkım olmayacaktı.
If it wasn't for me, you would still be digging in the desert.
Ben olmasaydım hâlâ çölü kazıyor olurdun.
And if it wasn't for you, all this would be a big smoking crater.
Ve eğer sen olmasaydın, tüm her şey dumanı tüten bir yanardağa dönerdi.
You wouldn't even be alive if it wasn't for me!
Eğer benim için olmasa hayatta bile olmamalısın!
If it wasn't for you and the other SG teams, we'd be out of business here.
Eğer siz ve diğer SG takımları olmasaydı, bizim burada yapacak işimiz olmazdı.
If it wasn't for you, I'd be home now about to have a hot meal.
Eğer sen olmasaydın, şimde evde sıcak bir yemek yiyor olacaktım.
I swear, if it wasn't for me, you'd never get out the front door.
Yemin ederim, ben olmasam, kapıdan hiç çıkamayacaksın.
I remember that if it wasn't for you, I wouldn't be here.
Eğer sen olmasaydın, burada olamayacağımı da hatırlıyorum.
If it wasn't for you, I'd still have Lance.
Eğer sen görevini yapsaydın Lance hala burada olacaktı.
If it wasn't for me, you wouldn't have this great place.
Gloria, ben olmasaydım, bu güzel yere sahip olamazdın.
If it wasn't for me, none of you would be here.
Ben olmasaydım, hiç biri burada olmazdı.
Well, if it wasn't for a little creative paperwork, you'd be in jail too.
Şey, ufak ve yaratıcı bir kırtasiyecilik olmasaydı, sen de hapiste olacaktın. Neden bu kadar gitmesine müsaade ettik?
You wouldn't be here if it wasn't for me.
Ben istemeseydim burada olmazdın.
If it wasn't for this English paper, I'd be there right now. You know, listening. Doing the girly best friend thing.
Edebiyat ödevim olmasaydı şu anda yanında olur, onu dinler, dostluğumu gösterirdim.
Andie if you wanted to sleep with him if even just for a second then maybe it wasn't wrong.
Andie eğer onunla yatmak istediysen bir saniyeliğine bile olsa o zaman belki yanlış değildir.
Because if it wasn't for her, I never would've met you, Peter.
Çünkü eğer o olmasaydı seninle asla tanışamazdım Peter.
I mean, if it wasn't for me, you'd still be the happy Peacekeeper dominating the lesser races.
Yani eğer ben olmasaydım hala daha alt ırkları egemenlik altına alan mutlu Barış Muhafızı olurdun.
If it wasn't for all of you, then I never would have met Daphne.
Siz olmasanız, Daphne'yle tanışamazdım.
If it wasn't for you we wouldn't know half the things we do about other people's sex lives.
Sen olmasaydın, başka insanların seks hayatıyla ilgili hiçbir şey öğrenmemiş olacaktık.
If it wasn't for you, I wouldn't have had the guts to do this.
Eğer sen olmasaydın bunu asla yapamazdım.