If that's how you feel Çeviri Türkçe
168 parallel translation
How would you feel if a huge corporation bulldozed you into selling your life's work an invention that has made them millions, and selling it for what?
Eğer devasa bir şirket sizleri tüm hayatınızı kendileri için adamak üzere korkutuyorsa bu sayede yaptıkları buluşlarla milyonlar kazanıyorlarsa hayatınızın emeği karşılığı elinize ne geçiyor dersiniz?
All right, if that's how you feel,
Pekâlâ, hislerin böyleyse kendime bir sürü zengin müşteri bulacağım.
All right, if that's how you feel about it.
Peki, eğer öyle istiyorsan.
If that's the way you feel about it, how much do I have coming to you?
size ne kadar vereceğim?
If that's how you feel, I'll leave.
Böyle hissediyorsan, giderim.
All right. If that's how you feel about it, then let's do it.
Pekala eğer istediğin buysa, yapalım öyleyse.
I see. If that's how you feel, you can do as you please.
Öyle düşünüyorsan, canının istediğini yapabilirsin.
If that's how you feel.
Peki, madem böyle hissediyorsun.
Well, if that's how you people feel about it, I guess there's nothing left for me to say.
Peki, eğer öyle düşünüyorsanız, sanırım bana söyleyecek bir söz kalmadı.
I don't think you should say things like that, even if it's how you feel.
Yapma, George, denir mi hiç böyle şey.
If that's how you feel let's gird for battle We'll need this, he said and we'll need that
Eğer bu savaşa girdiğinizde hissettiğiniz gibiyse buna ihtiyacımız var, ve buna da ihtiyacımız var der.
- Well... If that's the way you feel about it... How about $ 35 for all of'em?
Şey, eğer istediğiniz buysa hepsi için 35 $ nasıl?
If that's how you feel after all we've done for you, you better had go.
Yaptıklarımıza rağmen böyle düşünüyorsan gitsen iyi olur!
If that's how you feel, I'm leaving.
Öyle hissediyorsan ben gidiyorum.
But if that's how you feel, forget it.
Ama böyle düşünüyorsanız boşverin gitsin.
If that's how you feel, where will you go?
Şayet niçin öyle hissediyorsun, nereye gitmeyi istiyorsun?
If that's how you feel, why are you going back?
Peki o zaman, niye gitmek istediniz?
If that's how you feel, Mr. FBI Man, why don't you get the hell out? Go back to your Commie, nigger-loving boss.
Eğer böyle düşünüyorsanız, neden kuzeydeki zenci aşığı komünist patronlarınızın yanına dönmüyorsunuz?
You know, if that's how you feel, maybe we should just... -... dissolve this little partnership.
- Evet, belki de bitirmeliyiz.
If that's how you feel, I'll take it back.
Eğer böyle düşünüyorsan, onu geri alacağım.
Well, Maurice, if that's how you feel, you probably better just give the money back.
Ee, Maurice, eğer böyle düşünüyorsan, en iyisi parayı geri vermen.
If that's how you feel, I damn well will.
Böyle düşünüyorsan, bana uyar!
If that's how you feel about it...
Sen nasıl arzu edersen...
And if you really needed to know how I really feel, that's it.
Ve gerçekten ne hissettiğimi bilmen gerekiyorsa, işte :
If that's how you feel about it, then fine by me.
Bunu düşünüyorsan, bana uyar.
If that's how you want it, then I won't feel anything either.
Eğer istediğin buysa, o halde ben de hiçbir şey hissetmeyeceğim.
Well, if that's how you feel, Charlie.
- Öyle istiyorsan Charlie.
- If that's how you feel.
Eğer öyle diyorsan!
Um... if I had a friend... or a younger sister, let's say... and then if you found out... that this girl... loved you... then... how would that make you feel?
Eğer bir arkadaşım olsaydı ya da küçük bir kız kardeşim ve siz bu kızın sizi sevdiğini fark etseydiniz, o zaman ne hissederdiniz?
If that's how you feel about it, don't you wear any of my things!
Pekâlâ. Bu işler böyle diyorsan, bir şeyimi giyerken yakalamayayım seni.
If that's how you feel about the guy, dump him.
Beni dinle. Eğer bu adam hakkındaki hislerin buysa Monica, sepetle herifi.
OK, if that's how you feel about it.
Pekala, nasıI istersen öyle olsun.
No. If that's how you feel, I can try to act more like...
Hayır, o zaman bu şekilde hissediyordun ben daha çok...
- If that's how you feel- -
- Tamam. Eğer öyle düşünüyorsan- -
Well, if that's how you all feel, then why are you here?
Peki, eğer hepiniz bu şekilde hissediyorsanız, öyleyse neden buradasınız?
If that's how you feel, how come you're not going out now?
O zaman niye artık kimseyle görüşmüyorsun?
- How do you expect him to accept you if that's the way you feel about him?
- Onun hakkında böyle düşünürken seni kabul etmesini nasıl bekliyorsun?
You know, you're out of line if you think that I was faking... the part about enjoying... whatever you and me- - and... if that's how you feel about the betting stuff, I won't do it anymore,
Eğer seninle yaptıklarımızdan aldığım keyfin yapmacık olduğunu sanıyorsan aklını kaçırmışsın demektir. Ayrıca madem bahis konusunda böyle düşünüyorsun, bir daha yapmam.
All right, look. If that's how you feel, then go with God. I don't know.
Madem dinlemeyeceksin o zaman neden beni arıyorsun?
Well, if that's how you feel.
Eğer istediğin buysa.
If that's how you feel.
Eğer istediğin buysa.
Now, if I leave you alone... you sitting here on the verge of tears... how you think that's gonna make me feel?
Böyle ağlamak üzereyken seni yalnız bırakırsam ben ne hissederim sence?
If that's how you feel...
Eğer seni nasıI hissettiğinse...
Well, if that's how you feel, then.... Then why did you stay?
O zaman neden benim yanımda kaldın?
If that's how you feel, say so
Eğer hissettiğin buysa, öyle diyorsan...
- Don't do it, if that's how you feel.
- Eğer öyle hissediyorsan yapma.
Oh, if that's how you feel, Emily.
- Madem öyle istiyorsun.
If that's how you feel, maybe we need to reconsider this relationship.
Eğer böyle hissediyorsan, belki ilişkimizi gözden geçirmeliyiz.
If in any way you feel like... Chrissy usurped you or anything like that, and you're trying to read me.... - That's not how it is.
Bir şekilde Chrissy'nin senin hakkını aldığını falan düşünüyor ve beni yoklamaya çalışıyorsan öyle bir şey yok.
All right, if that's how you feel.
- İyi, öyle diyorsan.
I'll tell you what it is I've always got the feeling that your folks... are not very happy with our marriage. That's how I feel They probably think that if you had got married to Sameer... he could have given you everything that I haven't been able to
sana ne olduğunu söyleyeceğim her zaman ailenin bizim evliliğimizden dolayı mutlu olmadıklarını hissediyordum öyle hissediyorum onlara göre belki de Sameer'le evlenmiş olsaydın benim veremediğimi o verebilirdi bu doğru, konu sadece itibar meselesi değil