If that's what you think Çeviri Türkçe
424 parallel translation
If you think Cody done right settling'down and all... maybe that's what you'd like to do.
Eğer Cody'nin yerleşmesini ve yaptıklarını doğru buluyorsan... belki senin istediğin de budur.
All right, if that's what you want to think.
- Pekala, düşünmek istediğin buysa.
If that's the way things are in 1887... what do you think's gonna happen in 1888?
Eğer işler 1887 yılında bu şekildeyse sence 1888 yılında neler olacak?
If you think it's best for us to go away, why, that's what we'll do.
Gitmemizin hepimiz için iyi olacağını düşünüyorsan, öyle yaparız.
And if that's what you think of me, I'm not going to serve any dinner.
Hakkımda düşündüğünüz buysa, yemek servisi yapmayacağım.
I'm not having an affair with him, if that's what you think.
Ben onunla çirkin bir aşk ilişkisi yaşamıyorum, düşündüğün buysa.
So if that little eye is gonna roam... If what you think is, "Joe's all right until something better comes along" honey, you'd better take another streetcar.
Gözün dışarıları da olursa "Joe'yi idare eder, ta ki daha iyisi çıkana kadar" diyorsan tatlım başka kapıya.
- If that's what you think, go ahead.
- Şayet bu senin düşüncense devam et. - Yalnız başıma mı?
If it gets around that Ed's in the hospital again, this time with mental trouble... what do you think that's going to do to a schoolteacher's career?
Eğer Ed bu sefer hastaneye bir akıl hastalığı sebebiyle giderse onun öğretmenlik kariyerine ne olacağını zannediyorsun?
No. No, I don't think you're a specimen, if that's what you mean.
Hayır bence bir denek değilsin, eğer bunu kastediyorsan.
If that's what you meant, I think that Pork Chop's already worth all the gold in Fort Knox.
Ama dediğin gibi Domuz Budu'nun şimdiden Fort Knox'taki tüm altınlardan değerli olduğunu biliyorum.
You see, that's what I'd do if I were the kind of girl that you think I am.
Görüyorsun ya, bu tam da... düşündüğün gibi bir kız olsaydım yapacağım bir şey.
If that's it, if that's what you really think,
Eğer öyleyse... Eğer gerçekten böyle düşünüyorsan...
I'm not hotfooting it after José, if that's what you think.
Eğer düşündüğün buysa José'nin peşinden koşmuyorum. Hayır.
If that's what you think, you don't know the girls in Upper Sandusky.
Düşündüğün buysa, Upper Sandusky kızlarından haberin yok demektir.
I ain't afraid, if that's what you think.
Eğer sorduğunuz buysa, ben korku nedir bilmem.
If that's what you think, I'll show you what I think of your letter!
Eğer böyle düşünüyorsanız, mektupta ne yazdığını size göstermeyeceğim!
If there's something you know that we don't I think you'd better tell us what it is.
Eğer bilmediğimiz bir şey varsa bence söyleseniz iyi olur.
Look, I'm not following you, if that's what you think.
Bak, seni takip ettiğim falan yok, eğer kafandaki buysa.
If you want your kids to know you let me, that's fine with me, but I don't think that's what you want.
Çocuklarınızın buna izin verdiğinizi... öğrenmelerini isterseniz, bana uyar. Ama sanırım bunu istemezsiniz.
If that's what you really think, just go away and don't come back!
Gerçekten böyle düşünüyorsan, hemen defol ve sakın geri gelme!
If you think you're something better than what I am, that's something else.
Kendi durumunu benimkinden daha iyi görüyorsan, o başka.
If that's what you think it's all about, go back to your music waltz.
Senin anlayışın buysa, valslerine geri dönebilirsin.
But I think that if more attention had been paid to what you might call the enemy's dispositions, then I think the plan would have been alright.
Fakat bana göre eğer, daha fazla ihtimam gösterilseydi ki bundan kastım düşmanın karakteridir o takdirde plân başarılı olabilirdi.
Madam, if that's what you think then I'd better go.
Bayan, madem hakkımda böyle düşünüyorsun, en iyisi ben gideyim.
I mean, when you think about it and consider that your feelings of love begin when you're about 10 and if you live to, say, 70 well, that's pretty limiting, because what chance is there that he'll be alive at the same time you are?
Demek istediğim aşkı düşünüp, onu hissetmeye başladığında 10 yaşında olsan ve diyelim ki, 70'ine kadar yaşasan bile bu çok sınırlı olur, çünkü onun da, seninle aynı zamanda yaşama olasılığı nedir ki?
If that's what you think, it's different.
Böyle düşünüyorsan, bu başka şey.
Now, if you think that's what happened here, then this case wasn't murder.
Şimdi, burada neler olduğunu düşünüyorsunuz. Sonra, bu cinayet davası değil.
That's why I'm asking you if you'll listen to my act and tell me what you think about it.
Bu yüzden beni dinlemeni istiyorum. Beni dinlemeni ve ne düşündüğünü söylemeni istiyorum.
I think cutting them up is a little radical, if that's what you're suggesting.
Bence karınlarını kesmek, biraz aşırı olur. Tabii, ima ettiğiniz buysa.
I'm not playing with him, if that's what you think.
Onunla oynamıyorum, düşündüğün buysa eğer.
But I think if you give love, that's what you get back.
Ama sanırım sevgini sevgini gösterirsen, onu geri elde edersin.
I am not drunk if that's what you think!
Düşündüğün gibi sarhoş değilim ben!
If that's what you think, then that's all you'll ever be!
- Düşündüğün şey buysa o zaman bütün bunlar senin için bir hiç!
If the police can't prevent that from happening what do you think they'll do about a threat?
Polis buna bile engel olamıyorsa... bir tehdit karşısında ne yapabilir?
You say that as if you think that's what we all see.
Elbette, o bir android. Yani sen, hepimizin de onu bu şekilde gördüğünü düşünüyorsun.
I think it's admirable that you made a connection... but the purpose of this meeting is to determine what is best for Raymond... whether or not he's capable of functioning in the community... and what, in fact, he wants, if that's possible to determine.
Bence onunla bir bağ kurmanız takdire şâyan bir durum ancak bu toplantının sebebi, Raymond için neyin en iyi olduğuna toplum içinde yaşayabilip yaşayamayacağına, mümkün olduğunca kendi arzularını da göz önünde bulundurarak karar vermektir.
- What's going on here tonight? If they think for one minute that you're undependable, it's over.
- Seni güvenilir bulmadıkları ilk anda bu iş biter Barry.
I ain't going to run off and leave you, Lorie, if that's what you think.
Eğer düşündüğün buysa seni bırakıp bir yere gitmiyorum Lorie.
Not I, even if that's what you think!
Eğer ben olduğumu düşünüyorsan, ben koymadım.
I want to know for two reasons... to know if it's what I think it is and that I haven't done something to offend you.
İki nedenle bilmek istiyorum. Düşündüğüm şey mi bilmek istiyorum, ve seni kırmadığıma emin olmak istiyorum, çünkü yapmak istediğim en son şey bu.
If that's what you think
Eğer böyle düşünüyorsan.
If that's what you think this is... god damn it.
Demek böyle düşünüyorsun. Tanrım.
Erm... are there one or two publications that I, as an average person, a biologist, can read to bypass this filter of our press? Now, if you ask, "What media can I turn to to get the right answers?" First of all, I wouldn't tell you that, because I don't think there's an answer.
Muhabirde bulunan doğruluk, hız, adil bir yaklaşım, dürüstlük ve bütünlük gibi özelliklerle doğruya ulaşma çabası sürdürülür.
If you think about it, that's what happens to us when we're born.
Düşünecek olursanız, bu biz doğduğumuzda bize ne olduğudur.
She doesn't love you, if that's what you think.
Seni sevmiyor, eğer düşündüğün buysa.
What your father would say, if his tongue wasn't stuck in that peephole is that we think college is too much pressure for you.
Eğer babanın dili, o dikiz deliğine tıkılmamış olsaydı, söyleyeceği şuydu : Biz, üniversitenin sana çok ağır geleceğini düşünüyoruz.
He says, if you had seen someone else's photograph of these places, you would have wondered, like, what it must be inside, what it would look like inside - No, I mean, I'd just think that they were very, very beautiful places.
diyor ki, buralara ait bir başkasının çektiği fotoğrafları görmüş olsaydın, merak etmez miydin, yani, içeride neler olabileceğini, ya da nasıl göründüğünü- - hayır, yani demek istediğim, bunların hepsi çok güzel yerler.
Look, I think I should tell you, you know, I mean... if this is about Maggie and I... if she's led you to believe that I am... something other than what I am, I just... want to say that I'm a friend.
Termal giysilerinizi giyin, Cicely. Hava sıfırın altında 22 derece. Coho Rüzgârları kesildi.
Well, if that's what you think...
Sonunda, inanırsan...
I have to know if this is what's happening... because I don't think that I keep you from- -
Eğer bu olmuş ise bilmek zorundayım... çünkü seni korumadığımı düşünüyorum- -