If you're desperate Çeviri Türkçe
191 parallel translation
However, if you're that desperate, we will discuss about that.
Fakat, o kadar çaresizsen bu konuyu aramızda tartışırız.
If at some future time your nerves get the better of you and you're driven to some desperate measure... leave a little note behind telling me where the stone is.
Gelecekte bir gün sinirleriniz iyice bozulup intihar gibi umutsuz bir düşünceye kapılırsanız arkanızda bana taşın nerede olduğunu söyleyen küçük bir not bırakın.
Frankly, we're so desperate for officer personnel I'd be glad to see you even if you had two heads.
Açıkçası, öyle bir subay sıkıntısı çekiyoruz ki iki kafan bile olsa seni gördüğüme sevinirdim.
I guess, if you're desperate.
Sanırım, eğer çaresizseniz.
But if you're desperate, you might try this guy.
Ama çaresizseniz... Şu adama danışın.
If you're desperate enough to eat those, all you've got left is a - is an empty box... filled with useless brown paper wrappers.
Onları yiyecek kadar da umutsuzsan, artık elinde sadece içi folyo dolu, boş bir kutu kalmıştır.
It's not every day I invite the lover of my dinner companion to live with me, but if you're desperate...
Ne de olsa her gün, yemek arkadaşımın sevgilisini evime davet etmiyorum. Ama çok çaresizsen, her zaman...
Mitch, I don't mean to sound desperate, but I really am anxious to sell this place, so if you're at all interested,
Mitch, umutsuz görünmek istemiyorum. Ama bu depoyu satma konusunda endişeliyim.
And, well, I guess what I'm trying to say is that if it comes down to panic time and you still don't have a date, and you're, like, really desperate, well, I'd take you.
Yani şunu demeye çalışıyorum,... eğer baloya gidecek birini bulamazsan, ben seninle gidebilirim. Çok umutsuz görünüyorsun. Ben seni götürürüm.
If you're so desperate to die, then kill yourself!
Kapa çeneni canından bezdiysen git ve belanı başka yerde ara. Benim adamlarım canlarını sokakta bulmadı.
Peter, if you're this desperate about Chris's weight, why don't you just suck the fat out?
Peter, Chris'in kilo vermesini bu kadar istiyorsan yağlarını emdirsene.
But even if it were so... ... I'm pushing you in a direction I think you're desperate to go.
Öyle bile olsa şimdi de seni çaresizce gittiğin yoldan döndürmeye çalışıyorum.
If this gets out, the studio execs, they'll know you're desperate.
Ortaya çıkarsa, stüdyo idarecileri çaresiz olduğunu öğrenir.
If you're so desperate, then quit low-balling us.
O kadar umutsuz durumdaysan, o zaman bizi uğraştırma.
I mean, if you're that desperate for sperm, what's wrong with me?
Demek istediğim, sperm konusunda çaresizseniz, neden ben olmayayım?
Not if you're desperate.
Eğer çaresizsen değil.
If you're desperate, offer to be the person who replenishes them with new bags and grab a handful out of the new bag and dump the rest in the communal bowl.
Çok çaresiz kalırsan, tabağa yeni poşet dökmeyi teklif et. Sonra yeni poşetten bir avuç al ve gerisini kâseye boşalt.
In fact, the troop's plight is desperate but their inquisitive way of life has given habilis a few tricks, because if you're inquisitive, you investigate mysteries... like why do vultures gather together?
Aslında gerçekten durumları umutsuz ama onların bu araştırmacılığı, onlara birkaç numara öğretiyor. Araştırmacı olduğunuza göre, sırları da çözebilirsiniz. Örneğin, akbabalar neden toplanırlar?
If you're desperate enough, it tastes like a martini.
Eğer fazlasıysa kafan bozuksa Tadı martini gibidir.
Hey, if you're desperate to get things done, you could always do what Jordan does.
Eğer umutsuz durumdaysan, Jordan'ın yaptığını yapabilirsin.
How come you're so desperate to find this guy when you don't even know for sure if he's alive or dead?
Hayatta olup olmadığını bile bilmediğin birini bulmak için neden bu kadar uğraşıyorsun?
If it's something you're so desperate to avoid why would you ever agree to do this book?
Seni bu kadar rahatsız eden birşey vardı da niye kitap işini kabul ettin?
You're free to leave if you like, but... From what you said, I realize how desperate you are. I could imagine it isn't only because of last night.
Ama dediklerinizden anladığıma göre biraz umutsuz bir durumdasınız ve ben bunun, dün gece olanlardan kaynaklandığını sanmıyorum.
If you're so desperate to stay alive, why don't you live a little?
Hayatta kalmak için bu kadar çaresizsen, neden az da olsa yaşamıyorsun?
If you're desperate, we're lucky - this is a city hospital, there are plenty of heroin addicts who are quite adept at this.
Eğer çaresizseniz....... şanslısınız demektir. Burası şehir hastanesi. Etrafta bu konuda işinize yarayabilecek. çok sayıda eroin bağımlısı var.
Hey, you know, if you're really so desperate for furniture maybe I could put that crib back together again.
Sana bu kadar acil mobilya lazımsa belki bu bebek karyolasını tekrar monte edebilirim.
If you're desperate for frequent flyer mileage.
Özel yolcu koltuğundan ümidi kestiysen.
THE POINT IS, IF YOU CALL HIM YOU'RE GOING TO SOUND DESPERATE.
Konu şu ki ararsan çaresiz görüneceksin.
If you're desperate, you could force one of these staffers to go with you.
Çok çaresizsen, çalışanlardan birini seninle gelmesi için zorlayabilirsin.
Until you figure out who burned you... you're not going anywhere. - if you're desperate. - Someone needs your help, Michael.
- Başkalarının yardımına ihtiyacı olacak.
... if you're desperate.
... Umutsuz kalırsan.
... If you're desperate.
... Umutsuz kalırsan.
Until you figure out who burned you... you're not going anywhere. - if you're desperate.
... Umutsuz kalırsan.
If you're desperate.
Eğer umutsuz kalırsan.
- if you're desperate.
Eğer çaresizsen...
If you're desperate.
Eğer çaresizsen...
... if you're desperate.
Yine mi annen? Eğer çaresizsen...
For grabs if you're desperate enough.
Fazlasıyla ümitsiz bir durumdaysan, çalabilirsin de.
Desperate souls if you're lookin at who might've taken a kid.
Çocuğu alanı bulmak için çaresiz kişilere bakmalısınız.
Go on. Kill them all, then, if you're that desperate to be done with them!
Hepsini öldür madem, eğer bu kadar çaresizsen.
If Kip screws up, you're wiped out, so I can understand how you'd cover up for him, and maybe you're even desperate enough to kill her yourself.
Kip başarısız olursa, bittin, onun arkasını toplamanı anlayabiliyorum, belki onu kendin öldürecek kadar bile umutsuz durumdasındır.
If they take the call, you know they're desperate.
Çağrınıza olumlu yanıt gelirse onların perişan bir halde olduklarını bilirsiniz.
- if you're desperate.
Eğer çaresiz kaldıysanız...
- You know, Robert, if you're desperate I think Euge needs a new delivery boy.
- Euge yeni bir kurye arıyordu galiba. Kurye mi olacağım?
If you're desperate.
Eğer çaresiz kaldıysanız...
If you're desperate enough, I guess you'll do whatever it takes to be heard.
Çok çaresiz olduğun zaman sesini duyurmak için ne gerekiyorsa yaparsın sanırım.
God, if you're that desperate then you can stay.
Allahım! Eğer o kadar umutsuzsanız kalabilirsiniz.
- If you're desperate.
Eğer çaresiz kaldıysanız...
- If you're desperate.
- Yine mi annen arıyor? ... Eğer çaresiz kaldıysanız...
If you're desperate.
"...
- If you're desperate.
"...
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're interested 214
if you're lying to me 20
if you're gonna kill me 28
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're interested 214
if you're lying to me 20
if you're gonna kill me 28