English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If you're not there

If you're not there Çeviri Türkçe

656 parallel translation
There'll be a wait if you're not careful.
Dikkatli olmazsan yine bekleme olacak.
Because if you're not there in 10 minutes, I'll be back here in 11.
10 dakika içinde odamda olmazsan, 1 1. dakikada ben burada olurum.
If you're not lying, there's only one alternative :
Bella, eğer yalan söylemiyorsan geriye tek açıklama kalıyor.
- There is if you're not wearing an apron.
- Önlüğünü takmamışsan var.
Well, if you're not sure of him there's plenty of samples of his writing in the shelves over there.
Eğer ondan emin değilsen, raflarda onun yazdıklarından pek çok örnek var.
Dear Father in Heaven, I'm not a praying man, but if you're up there and you can hear me, show me the way.
Cennetteki Baba'mız dua eden biri değilim ama oradaysan ve beni duyuyorsan bana bir çıkış yolu göster.
If there's a plague here, you're the most important guy in town, and not only to me.
Eğer veba varsa, şehirdeki en önemli adam sensin. Sadece benim için değil.
You better go back up there. If this ambush don't work, ma'am, there's gonna be an awful lot of shooting. Captain, they're not after you.
Geri gitseniz iyi olacak bu pusu işe yaramazsa çok korkunç bi çatışma olacak kaptan senin arkanda değiller komutan rickey nişanlım gürültü yaparsan hepsi öleccek hepsinde silah var bir ses senden cıkarsa onları vuracağız
Remember, if you're not well, there's a doctor in the house.
İyi değilseniz, unutmayın burada bir doktor var.
If not, immediately suspect you're there to report.
Zaten şüpheli bir şey varmı diye araştırma yapıyorsun orada ya.
If you're looking for the keys to the jeep, they're not there.
Jipin anahtarlarını arıyorsan orada değiller.
If you're not there, I'll come and find you.
Eğer orada olmazsan, gelip seni bulurum. Çekil de çıksınlar.
John, if you're making love to me, I'm not gonna let you sit there and act as though it were the end of our lives.
John, eğer bana kur yapıyorsan senin öyle oturup sanki hayatlarımızın sonu gelmiş gibi davranmana izin veremem.
Please, Mr. Sears, if you're not a little more careful in the future... there isn't going to be any, future, I mean.
Lütfen Bay Sears, gelecekte daha dikkatli olmazsanız bir geleceğiniz olmayacak.
YOUR STORE'S OUT THERE. IT'S NOT AS IF WE'RE ASKING YOU
Senin mağazan da.
You're not going up there, even if I have to sit on you!
Oraya gidemezsin, gerekirse seni engellerim!
If they're not there, we'll come straight on to you.
Eğer orada değillerse doğruca size gideriz.
If you're about to be shot there's not much you can do. Here is the river Kwai, and here's the village where you were helped.
Vurulmak üzereyken, yapılacak fazla birşey yoktur.
But if you're not interested in my house at my price, there's nothing to talk about.
Fakat evimle benim istediğim fiyata ilgilenmiyorsan, konuşacak bir şey yok.
If you're not interested in my house at my price, there's nothing more to be said.
Eğer evimle benim istediğim fiyata ilgilenmiyorsanız, söylenecek fazla bir şey yok.
She say if you're not there in half an hour, the place'll be triple locked against you.
Yarım saate kadar orada olmazsanız kapıların size üç kere kilitleneceğini söyledi.
And if you're Not in there?
Peki orada olmazsanız? Bu pek duyulmamış bir şey olurdu.
Well, if you're not there...
Pekala, eğer orada olmazsanız...
If you're not there, I'll lam into ya something fierce when I get you in here next week!
Eğer orada olmazsanız, haftaya sizi burada yakaladığımda.
There is if you don't try to be something you're not.
Olmadığın bir şey olmaya çalışmazsan sevilecek şeyler olur.
Not if you're there.
Sen de oradaysan, etmem.
If the money is there, good, if not, you're dead.
Eğer para varsa, güzel, yoksa ölürsün.
If you're not there and they catch me, you know what they'll do to me.
Eğer gelmezsen beni yakalarlar ve ne yapacaklarını biliyorsun.
Look, if you're not interested... I'm sure there's thousands of others who'd jump at the opportunity.
İlgilenmiyorsanız bu fırsata balıklama atlayacak binlercesi var.
If you go in real quiet, they may not know you're there.
Çok sessiz olursanız, orada olduğunuzu fark etmezler.
And what happens if Ruth should phone you there... and find you're not there working late?
Peki Ruth arar da o geç saatte çalışmadığını fark ederse ne olacak?
He's not hiding in there, if that's what you're thinking.
Saklandığını sanıyorsanız, kendisi içeride değil.
You're not gonna stand there and let them kill you. If I put a weapon in your hand, you'll fight, won't you?
Eline silah verseydim, savaşırdın, değil mi?
Tracey, if I have to grab you and hold you, you're not going up there.
Tracey seni yakalayıp tutarsam oraya gidemezsin.
There's a way, if you're not afraid
Ama korkun yoksa, bir yolu var!
Well, if you're not lying, how come you're not up there in Canada with your wife?
Eğer yalan söylemiyorsan. niye karınla Kanada'da yaşamaya devam etmedin?
If you're not there, they'll choose the Italian.
Orda olmazsan, İtalyan'ın projesini seçerler.
'Cause if you're not, there's no hole deep enough for you to hide this time.
Değilsen, bu sefer saklanacak yeterince derin bir delik bulamayacaksın.
If there's ever anything you want, you're not alone.
- Yapabileceğim bir şey varsa, yalnız değilsin.
I'll be back on time... and I don't want you to think I'm a quitter... but if you're not there, I ain't waiting'.
Tam vaktinde gelirim... ve dönek olduğumu düşünmenizi istemem... ama zamanında burada olmazsanız, beklemem.
( man # 2 ) lt's the same old story - if a boy and a girl want to get together, there isn't any law that says you can't or you're not going to do it.
Hikayeyi bilirsiniz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.
Now if there is anyone who has not found this obscene, you're full of blah, and I hope you never get your blah blahed again!
Bu odada bunu müstehcen bulmayan biri varsa tamamen palavracısınız ve umarım bir daha hiç falan filan yapamazsınız.
If you're not over here in 20 minutes with my door, I shall come over there and insert a large garden gnome in you.
20 dakikaya kapımla buraya gelmezsen... oraya gelip sana... uzun bir bahçe cücesi monte edeceğim.
If you're not outta there in five minutes, I'm gonna have to leave without ya.
Beş dakikaya kadar gelmezsen seni bırakır giderim.
If you're not dressed in 10 minutes, there will be no pancakes for breakfast.
Eğer 10 dakika içinde giyinmezseniz, size çörek yok.
He said if you're not there in ten minutes, he's getting John Houston!
10 dakikaya kadar gitmezsen John Huston'ı arayacakmış!
There's no point if you're not having fun.
Eğlenmemen için bir sebep yok.
If there's something to make one say more than one should, it's because you're a true woman and a body's heart burns for you, not against you.
Birisi, söylemesi gerekenden fazlasını söylüyorsa, sizin gerçek bir kadın olduğunuz, kalbinizin hala yandığı içindir, aleyhinize olduğu için değil.
If you're not off this lot by the time I get there you'll never work again in this town as long as you live. David, wait a minute.
Ben oraya vardığımda bu stüdyoyu terk etmemişsen yaşadığın sürece bir daha bu şehirde asla iş bulamayacaksın.
If you're not there, I will either take my life or I will not.
Eğer orada değilsen canıma kıyabilirim ya da kıymam.
I'm just a human being, with all of the foibles and all of the traps. The show, the pressure, the groupies, the autograph hounds, the crew. The incompetents behind the scenes you think are your friends and you're not sure if you're gonna be there tomorrow because of them.
Ben de bir insanım bütün zaafları ve bütün zorluklarıyla şov, baskı hayran kızlar, imza isteyenler şov ekibi, beceriksizlikler sahne arkasındaki arkadaşlarını düşünürsün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]