If you can't beat' em Çeviri Türkçe
34 parallel translation
And the first part is if you can't beat'em, join'em.
İlk aşama şu : Yenemiyorsan, onlara katıl.
If you can't beat'em, join'em.
Onları yenemiyorsan, onlara katıl.
Well, if you can't beat'em, beat'em.
Eğer onları haklıyamıyorsanız, haklayın.
So she decided, if you can't join'em beat it.
Onlara katılamıyorsan onları bastır!
If you can't beat'em, lead'em.
Yenemiyorsan, yönet.
Well, if you can't beat'em- -
Madem yenemiyorum...
Penny, if you can't beat'em- -
Penny eğer onlarla baş edemiyorsan...
if you can't beat'em...
Eğer onları yenemezsen...
I know I ain't gonna get you to quit playin'that thing, so... like you just said, if you can't beat'em...
Biliyorsun sana bunu çalmayı bıraktıramam aynı dediğin gibi, eğer onları yenemezsen...
- l figure, if you can't beat'em...
- Eğer onları yenemeyeceksem,..
If you can't beat'em, join'em.
Bükemediğin eli öpeceksin.
If you can't beat'em, forget'em.
Yenemezsen onları, unut gitsin
- If you can't beat'em, join'em.
- Bükemediğin eli öpeceksin.
He sees it as a "If you can't beat'em, work with'em" kind of thing.
Bunu bir "Bükemediğin eli öpeceksin." tarzı bir şey olarak görüyor.
I guess if you can't beat'em, beat'em with a lead pipe.
Sanırım onları yenemiyorsan, onları bir kurşun boruyla dövmelisin.
He said something about "if you can't beat'em, join'em."
"Kazanamıyorsan, diğer tarafa geç." gibi bir şeyler söylüyordu.
"If you can't beat'em, sweetums." Since 1891.
"Daha iyisini bulamazsınız, Sweetums." 1891'den beri.
Well, if you can't beat'em...
Yapacak bir şey yok.
If you can't beat'em, join'em.
Yenemiyorsan, birleş.
If you can't join'em, beat'em.
Onlara katılamazsın, onları yenersin.
Like I always say, if you can't beat'em, run'em over!
Her zaman dediğim gibi, Eğer dövemiyorsan, ezeceksin!
If you can't beat'em, join'em.
Yenemiyorsan eğer, katılacaksın.
If you can't beat'em, join'em.
Bükemediğin bileği öpeceksin.
- If you can't beat'em...
- Eğer onları yenemiyorsan...
You know what they say, Ned. If you can't beat'em... join'em.
Eğer onları yenemiyorsun onlara katıl.
If you can't beat'em, drone'em!
Bükemediğin uçağı öpeceksin!
If you can't beat'em..... let's join'em.
Onları yenemezsen, onlardan biri ol.
If you can't beat'em, join'em.
Onları alt edemiyorsan, katıl.
So if you can't beat'em, buy'em.
Yenemiyorsan satın al yani öyle mi?
But, hey, I figured if you can't beat'em, join'em.
Neyse, tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.
How's that saying go? "If you can't beat'em..."
Nasıldı o söz? "Eğer onları yenemiyorsan..."
If you can't beat'em...
Eğer onları yenemiyorsanız...
If you can't beat'em, join'em?
Bükemediğiniz eli öpüyorsunuz yani?