If you don't Çeviri Türkçe
60,411 parallel translation
If you don't, you'll be killed.
Getirmezsen ölürsün.
As if you don't.
- Sanki sen sevmiyorsun.
If you don't open that door, I'll kill you.
Hemen o kapıyı açmazsan seni gebertirim.
We are all going to die if you don't...
O kapıyı açmazsanız hepimiz öle...
What if you don't use it?
- Ya onu kullanmazsan?
As if we don't have enough on our plate, have you heard about the circumstances surrounding the death of Detective Malone?
Sanki başımızda çok dert yok da... Dedektif Malone'un ölümüyle ilgili durumlardan bilgin var mı?
I can understand if you don't want to go with Malcolm.
Malcolm'la gitmek istemiyorsan anlarım.
If you think that you need to prove something to me, you don't, ok?
Bana bir şey kanıtlamak zorunda hissediyorsan, hissetme, tamam mı?
I'd ask if you're ok, but I don't see how you possibly could be.
İyi misin diye sorardım ama bunun için bir sebep göremiyorum.
If I die, everyone you care about dies except your son, but if you don't kill me,
Eğer ben ölürsem, değer verdiğin herkes ölür. Oğlun hariç. Ama eğer beni öldürmezsen ben onu öldürürüm.
- I swear, if you don't look suspicious, people never suspect anything.
Gerçekten, şüpheli görünmezsen insanlar hiçbir şeyden şüphelenmez.
I don't know,'cause I kind of feel like if you did it, it'd be a good learning experience.
Bilmiyorum, bence sen söylesen iyi bir deneyim olur.
Sometimes I worry, like, it hurts their feelings if you don't take their hors d'oeuvres or something.
Ordövrlerinden almayınca kalpleri kırılacak diye endişe ediyorum.
I mean, if you feel uncomfortable with this, I don't need to press.
Bu konuda rahat değilsen seni zorlamak istemem.
- But when I pull up at the light... this kid gets out. "Hey, if you don't behave, I'm pulling over."
"Uslu durmazsan kenara çekeceğim."
Look, I don't know if this will make you feel better, but, you know, lot of times, when we're kids, we feel things, like, a little more severely than what's real.
Kendini daha iyi hissetmeni sağlar mı bilmem ama çocukluğumuzda birçok kez olayları gerçekte olduğundan biraz daha ağır hissederiz.
I don't know if you could let Victor know...
Victor'a haber ver.
If you insist on wearing a cross necklace, little weird, but whatever, take it off before you get on top of me, so I don't have a crucifix dangling in my mouth while we're fucking.
- buster nasıl? - pek iyi değil. GUS - skype yapalım mı?
If you can't make it, don't come.
Gelemeyeceksen gelme.
'Cause if you don't do it, we'll feel like you're judging us.
Aksi halde bizi yargıladığını hissederiz.
I don't know if you're up for that.
Buna hazır mısın bilemiyorum.
I don't, but if it's a choice between me crossing the line and the two of you crossing one, that is a very easy choice.
İstemiyorum ama iş benim sınırı geçmemle, ikinizin sınırı geçmesi arasında bir yere gelirse, bu çok basit bir seçim olur.
Well, I don't know what that means, but I do know that if you're letting Prometheus, ACU, or anyone else keep you from stopping Warner and her buddies, then justice isn't being served.
Bu ne demek bilmiyorum ama Prometheus, SSB ya da başka biri senin Warner ve ekibini durdurmana engel oluyorsa, adalet tecelli etmiyor demektir.
Oliver, this impeachment is about punishing someone, and if you don't offer up a name, this will be the last time you're looking out that window.
Oliver, bu görüşmelerin amacı birini cezalandırmak. Eğer bir isim vermezsen, bu, o pencereden son bakışın olacak.
If you don't like it, shoot me.
- Beğenmezsen vur beni.
If you don't kill her, you're gonna watch me snap her neck.
Onu öldürmezsen boynunu kırmamı izleyeceksin.
If you're going to start saying yet again that it's because you don't want me to be like you, you can hold your breath, particularly since we are running out of oxygen.
Eğer bunu sana benzememem için yaptığını bir daha söylemeyi düşünüyorsan nefesini boşuna harcama. Hele ki burada oksijenimiz tükeniyorken.
Oliver, if you don't...
- Oliver, yapamazsan...
If you don't step into that courtroom, that little girl spends the rest of her life thinking you didn't want her.
Duruşmaya çıkmazsan o kız bütün hayatını onu istemediğini düşünerek geçirecek.
If I don't have to worry about the two of you, then I can put my focus towards finding the others.
İkiniz hakkında içim rahat olursa diğerlerini bulmaya odaklanabilirim.
If you don't, then your father and my sister would have died for nothing.
Dönmezsen baban ve kız kardeşim bir hiç uğruna ölmüş olacak.
I don't care if you are the new mayor.
Belediye başkanı olman umurumda değil.
If that's where you are, don't say anything.
Eğer oradaysan hiçbir şey deme.
If you don't feel like eating, you don't have to.
If you don't feel like eating, you don't have to.
If you don't ask him, I will.
Ona sen sormazsan, ben sorarım.
If you don't mind me asking, why didn't you call the police?
Sormamda sakınca yoksa, neden polisi aramadınız?
I mean... you know, if no-one is telling you, you don't go around telling yourself, do you?
Yani kimse sana bunu söylemezse sen de kendine bunu söylemezsin, öyle değil mi?
Now, I hope you're not coming for your pound of flesh because I don't know if I got that much to spare.
Umarım diyetini ödemek için gelmiyorsundur çünkü o kadar yerim var mı bilmiyorum.
So, I don't know what you've heard, or if you're even going to get this.
HOLDEN : Ne duyduğunuzu bilmiyorum, Ya da bunu almaya devam edersen.
But if we don't start cracking down on these undocumented boyfriends, then pretty soon, I tell you what, we're not gonna have an apartment left.
Ama resmi kaydı bulunmayan sevgililer konusunda sıkı önlemler almazsak yakın zamanda başımıza gelecek şey belli. Elimizde bir daire kalmayacak.
I just think if you just focus so much on what you should feel... you don't really know what it is you do feel.
Bence ne hissetmen gerektiğine çok odaklanırsan hissettiğin şeyin ne olduğunu bilemiyorsun.
I don't know if it's the weed or... it's just in this moment... I feel like I can see myself. With you.
Ottan mı, bilmiyorum ama tam şu anda kendimi seninle görebiliyorum.
I mean... you don't go AWOL with no attachments if your life's been peachy keen.
Yani insanın harika bir hayatı varsa kaçak hayatı yaşamaz.
I don't think that you'd be happy if Jennifer knew that.
Jennifer'ın bilmesi hoşuna gitmeyecektir.
If you do ever find yourself over on that side of town, don't go asking for Cassandra.
Sen hiç kendin bulursan Kasabanın o tarafında, Cassandra'yı istemekle uğraşma.
Thing is, I wouldn't never have found you if I wasn't goin'off to Germany, but... now I don't wanna go.
Almanya'ya gidecek olmasam seninle hayatta tanışamazdım ama şimdi de hiç gidesim gelmiyor.
You must have questions, and if you don't, you should.
Sorularınız olmalı, Ve yapmazsan, yapmalısın.
If they don't, you could sacrifice yourself.
Eğer onlar yapmazsa, kendini feda edersin.
OK, look, you know, um, if you don't have a place to stay tonight,
Tamam, bak, bilirsin, um, Bir yerin yoksa Bu gece kalmak
I swear to God, if you don't unlock this door right fucking now.
Tanrıya yemin ederim, Bu kapının kilidini açmazsan Hemen şimdi.
Hey, buddy, you don't mind if I take this, do you?
Hey dostum, almamın bir sakıncası var değil mi?
if you don't mind me asking 146
if you don't mind 1583
if you don't eat 20
if you don't talk 19
if you don't know 82
if you don't believe me 187
if you don't like it 251
if you don't want 17
if you don't trust me 31
if you don't tell me 23
if you don't mind 1583
if you don't eat 20
if you don't talk 19
if you don't know 82
if you don't believe me 187
if you don't like it 251
if you don't want 17
if you don't trust me 31
if you don't tell me 23