If you don't believe me Çeviri Türkçe
853 parallel translation
If you don't do that, you become the other person's slave. And believe me, the other person becomes sick of his slave.
Bunu yapmazsan karşındakinin kölesi olursun ve inan karşındakini bıkıp usandırırsın.
If you don't believe me, go in and ask them.
Bana inanmıyorsanız, gidin ve onlara sorun.
If you ask me, I don't believe they're married.
Açıkçası ben evli olduklarına inanmıyorum.
If you don't believe me just ask Herr Sesemann.
Eğer bana inanmıyorsanız Bay Sesamann'a sorun.
You can look and see if you don't believe me.
Eğer bana inanmıyorsan, bakıp görebilirsin.
Ask Belle if you don't believe me.
Bana inanmıyorsan Belle'e sorabilirsin.
If you don't believe me, just look behind that shrub.
Bana inanmazsan, şu çalılığın arkasına bakman yeter.
You sound as if you don't believe me.
Bana inanmıyormuş gibi konuşuyorsunuz.
If you don't believe me, you know what I say? ...
Madem bana inanmıyorsunuz, bakın ne söyleyeceğim...
It doesn't matter to me if you don't believe me, but I'd like to give you one last chance.
Bana inanmasan da, benim için fark etmez, lakin, sana son bir şans tanımak istedim.
- Not if you don't believe me.
Eğer bana inanmıyorsan.
If you don't believe me take my keys, lock me in like a dog!
Pekala, bana inanmıyorsan anahtarlarımı al, beni bir köpekmişim gibi kilitle!
- Go ask him, if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız gidip kendisine sorun.
If you don't believe that I can never turn on you again and if you don't want me to go back with you you could swim back by yourself.
Yeniden senin üzerine asla gelemeyeceğime inanmıyorsan seninle birlikte geri dönmemi istemiyorsan kendi başına geriye yüzebilirsin.
Mommy told me if things don't turn out the way you want them to you still got to believe.
Annem eğer istediklerin ilk seferinde gerçekleşmezse... yine de inancını kaybetmemelisin demişti.
LOOK IF YOU DON'T BELIEVE ME.
Bak, eğer bana inanmıyorsan.
If you don't believe me, look in the garage.
- İnanmazsanız garaja bakın.
"If you don't believe me, I'll show you my credentials."
Bana inanmıyorsanız kimliğimi gösterebilirim.
If you don't believe me, search him.
İnanmıyorsan kendin bak.
Beat up on me if you don't believe me.
İnanmıyorsan tartakla beni.
If you don't believe me, go and smell it.
İnanmıyorsan git ve kokla.
If you don't believe me, I'd better go now.
Eğer bana inanmıyorsan gideyim daha iyi.
If you don't believe me call the guy on the phone. He'll tell ya.
Eğer inanmıyorsan, adama telefon aç.
If you don't believe me, come with me.
Bana güvenmiyorsan, benimle gelebilirsin.
If you don't believe me, you ask the lady who comes in and cleans.
Bana inanmazsan temizlikçi kadına sor.
Look for them yourself, if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız, kendiniz bakabilirsiniz.
If you don't believe me, if anyone has any doubts, with Mrs. Pryor's permission, I'll prove it to you right here and now.
Bana inanmıyorsanız, herhangi birinin kuşkuları varsa, Bayan Pryor'un izniyle, hemen şimdi burada bunu size kanıtlayacağım.
Go up and see if you don't believe me.
Bana inanmıyorsan yukarı çıkıp bak.
And if you don't believe it, you just try me.
İnanmıyorsan, bir dene de gör.
You can check my secretary, if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız, sekreterime sorabilirsiniz.
Don't believe me if you don't want to!
İnanmak istemiyorsanız inanmayın!
Well, I don't care if you don't believe me.
Bana inanmamanız umurumda değil.
If you don ´ t explain to me why, I ´ ll believe that it ´ s an excuse.
Bana nedenini açıklamazsan, bunun bir bahane olduğuna inanacağım.
I don't care if you believe me or not.
Bana inanıp inanmamanız umurumda değil.
Listen, if you don't believe me, come on with me. You can help me change beds.
Bana inanmıyorsanız yatak örtülerini değiştirmeme yardım edin.
It's not my fault if you don't believe me, is it?
İnanmıyorsan benim suçum değil.
One more stacked than the other. If you don't believe me, ask my friends.
Bana inanmıyorsan arkadaşlara sor.
Forget it then, if you don't believe me.
Ama inan bana doğruyu söylüyorum.
If you don't believe what I say, my body will vouch for me.
Sözüme güvenmiyorsan bedenimle sana kefil olurum.
I don't know if you're lying to me, or if you're insane and I don't really care any longer, but that man, I believe was in the car that's been following us.
Yalan mı söylüyorsun, aklını mı kaçırdın bilmiyorum... ve artık umrumda da değil, ama sanırım o adam... bizi izleyen arabadaki adamdı.
Commissioner, excuse me... but if you don't allow me to leave, I'll be in big trouble, believe me!
Komiser, afedersiniz gitmeme müsade etmezseniz, başım büyük belaya girecek, inanın!
Take a look if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız, gidin kendiniz bakın!
If you don't believe me, then why are you selling this house and planning to move out?
Bana inanmıyorsan... Öyleyse neden bu evi satıp başka bir yere taşınmayı planlıyorsun?
Why do you tell me so if you don't believe so?
Eğer inanmıyorsan neden bana söylemiyorsun?
Look, if you don't believe me, then strip me and search me.
Bak, eğer bana inanmıyorsan, Ozaman beni soy ve üstümü ara.
If you don't believe me, stand by the door and try to listen.
Bana inanmıyorsan, kapıya yanaşın ve dinlemeye çalışın.
Anyway, I don't think you'd believe me if I told you I was sorry.
Herneyse.Üzgün olduğumu söylersem bana inanacağını sanmıyorum.
If you don't believe me, I suggest you ring the vicar..... now!
Bana inanmıyorsanız papazı arayın..... hemen!
Well, if you don't believe me, you can go and look.
Bana inanmıyorsun, gidip bakabilirsin.
If you don't believe me, just ask Miki.
Eğer bana inanmıyorsanız Miki'ye sorun.
See for yourself, if you don't believe me.
Kendin bak, bana inanmıyorsan.