English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If you don't talk

If you don't talk Çeviri Türkçe

1,127 parallel translation
Not if you don't talk to anybody.
Kimseyle konuşmazsan değil.
If you don't want to talk about it, don't force yourself. I want to have children.
Baksana, bu konuda konuşmak istemiyorsan, kendini hiç zorlama.
IF YOU DON'T WANT TO TALK, JUST SAY SO.
Eğer konuşmak istemiyorsan, istemiyorum de.
Look, if you don't want to talk at first, it's cool.
Bak, eğer ilk seferinde konuşmak istemezsen, bunu anlarım.
I'm sorry, do you mind if we don't talk about it?
Affedersin. Bir mahsuru yoksa bu konuyu kapatalım mı?
Do you mind if we just don't talk about him right now, Ed?
Biz sadece, şimdi onun hakkında konuşmak Ed yoksa sakıncası var mı?
But if you don't get your supervisor out here now to talk to me... ... I will make sure you pull guard duty for the rest of your military career!
Ama derhal amirini buraya çağırmazsan, hayatın boyunca nöbetçilik yapmanı sağlarım, tamam mı?
If you don't know what you're talking about, why don't you not talk?
Neden söz ettiğini bilmiyorsan, neden susmuyorsun?
Look, George, if this is you, I don't want to talk to you. George, is this you?
Bak, George, eğer sensen,
We're gonna have one... -... right now if you don't talk about it.
Ama şimdi olacak eğer bu konudan söz etmezsen.
If you don't listen to me you've heard others talk about it in malls anywhere Americans gather to talk sports.
Beni dinlemediyseniz bile alışveriş merkezlerinde, sinema sıralarında Amerikalıların spor konuştuğu her yerde konuşanları duymuşsunuzdur.
But if you don't talk to him at least once, you may find that decision a lot harder to live with than you realize.
Ama onunla en azından bir kez olsun konuşmazsan, o kararla yaşamanın anladığından çok daha zor olduğunu görebilirsin.
If you don't want to talk, it's OK.
Konuşmak istemiyorsan, sorun değil.
Why don't you go and talk to her, if she's so interesting?
Beğendiysen neden gidip konuşmuyorsun?
If you are stupid just don't talk.
Saçmalayacaksan hiç konuşma.
If you don't believe me, would you like to talk to her yourself?
İnanmıyorsan onunla kendin konuşmak ister misin?
Sweetie, I'm going to talk for a minute, so it would be better if you don't interrupt me, okay?
Tatlım bir dakikalığına konuşacağım, beni kesmezsen iyi olur, tamam mı?
But if I wasn't, I'd fight you right now, so I don't want to talk to you.
Ben silahşör değilim, ama olsaydım... Sizinle şimdi hesaplaşırdım sizinle konuşmak istemiyorum.
- Because, I mean if you don't wanna talk about it...
- Çünkü, yani eğer bahsetmek istemezsen...
I hope you don't mind if I do a little planting while we talk.
Konuşurken biraz dikim işleri yapmamın sakıncası yoktur umarım.
- You don't mind if we talk.
- Bizim için sorun değil.
I'm sorry about that. But if I'm not a suspect, then I don't have to talk to you, do I?
Ama ben bir şüpheli değilsem, konuşmak zorunda değilim.
Excuse me, I'd just like to talk to this gentleman, if you don't mind?
Afedersin, sakıncası yoksa şimdi bu beyle konuşmak istiyorum.
Even if a nun sits next to you, don't talk to her.
Yanına bir rahibe bile otursa konuşmayacaksın.
If I don't kill you what's there to talk about?
Eğer seni öldürmezsem anlatılacak ne kalır ki?
- Listen, don't you talk about Joyce like that, if you don't mind.
Sakın Joyce hakkında böyle konuşma.
If you're waiting for Lola, I don't think it's a good time to talk business.
Lola'yı bekliyorsanız, sanırım işten konuşmak için pek de uygun bir zaman değil.
- Like who, Mr. Bundy? Hey, now, If you're a cop, I don't talk to the law I don't listen to the law, I don't watch L.A. Law.
kanunu dinlemem, "L.A Kanunu" nu izlemem.
If you don't want to talk to the only person who can get you off this station, that's fine with me.
Sizi bu istasyondan çıkarabilecek tek kişi ile konuşmak istemiyorsanız benim için hava hoş.
If you don't want to talk to me in that way then I think I should go.
Benimle o tarz konuşmak istiyorsan gitmeliyim.
If you, you know... If you stop at a stop light and don't turn your engine off... people come over and talk to you about it.
Trafik lambalarında motorunuzu stop etmezseniz insanlar gelip nedenini soruyor.
If you don't want to talk to me, it's okay.
Konuşmak istemiyor olabilirsiniz.
Even if she was here, I don't think she'd wanna talk to you.
Olsa da seninle konuşmak isteyeceğini sanmıyorum.
If you don't want to have kids, we should talk about it.
Çocuk sahibi olmak istemiyorsan bu konuyu konuşmalıyız.
If you stutter... don't talk. "
Eğer kekelersen... sakın konuşma. "
If you don't even talk to me...
Bana bile söylemezsen- -
You know if what I say is bullshit, don't you? So you know when I say I'm just here to talk... that, uh, that I mean it.
İşte konuşmak için buradayım... şey, yani, ciddiyim.
You don't have to talk to those people if you don't want to.
Gazetecilerle konuşmanıza gerek yok.
If you don't talk, worse things will happen to you.
Eğer konuşmazsan başına daha kötü şeyler gelecek.
Oh fine, if you don't want to talk about it, don't talk about it.
Öyle olsun. Anlatmak istemiyorsanız, anlatmazsınız.
Now, if you don't mind, Major I'd rather not talk about this right now.
Şimdi, mahsuru yoksa binbaşı bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
I don't know, but if you and the Kai would sit down and talk together maybe you can reach some kind of agreement- - some way of sharing the equipment more fairly.
- Nasıl? Bilmiyorum. Belki senle Kardinal oturup konuşursanız araçları daha adil şekilde paylaşmak için bir anlaşmaya varabilirsiniz.
I don't like to talk about them, if it's all the same to you.
Onlardan söz etmek istemiyorum, bir sakıncası yoksa.
If you knew anything about sports, there's about 6 teams up here, so I don't want to talk about it, OK?
Spordan anlasan burada altı takım olduğunu bilirdin. Ama bunu konuşmak istemiyorum, tamam mı?
If you don't wanna talk to me, why don't you just say so?
Eğer benimle konuşmak istemiyorsan, niçin sadece söylemiyorsun?
If you meet a girl in a bar and talk to her, you don't have to worry if anybody's watching you.
Eğer bir kızla bir barda tanıştığında ve onunla konuştuğunda, etrafta seni izleyen varmı diye endişelenmemelisin.
If you're part of London Below, they normally don't even notice you exist unless you stop and talk to them.
Aşağı Londra'dan biriysen, onları durdurup konuşmadıkça farkına bile varmazlar doğal olarak.
You don't have to talk about it if you don't want to.
Eğer istemiyorsan, onun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
You'll be dead in 30 seconds if you don't talk.
Eğer konuşmazsan otuz saniye içinde ölmüş olacaksın.
I do not have time to talk to women with beards about mothers if you don't mind.
Bıyıklı kadınlarla annelerden konuşmak garibime gidiyor da.
If you don't want to talk to your mother, just avoid me as usual.
Eğer annenle konuşmak istemiyorsan her zamanki gibi kaçabilirdin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]