English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If you don't want it

If you don't want it Çeviri Türkçe

1,754 parallel translation
Now, if you don't want anything to do with it, that's all right.
Olaya karışmak istemiyorsan, önemli değil.
I want every fucking drop out of my house and if you don't like it, you can pack your goddamn bags and go.
Siktiğimin kanının son damlasına kadar hepsi atılacak, eğer işine gelmezse kahrolası eşyalarını toplayıp gidebilirsin.
Maryann says if you want something, you don't wait for it to come to you.
Maryann "Eğer bir şeyi istiyorsan, onun sana gelmesini beklememelisin." diyor.
If you don't want it, I'll have it.
Sen istemiyorsan, ben içerim.
If you don't want to be under arrest for first-degree murder, you're gonna take me to that car, and you better hope there's no blood in it, you little pissant!
Eğer birinci derece cinayetten tutuklanmak istemiyorsan beni arabaya götüreceksin ve dua arabada kan bulmayayım! Küçük hergele!
If you want my professional opinion... which you don't, but you should, so I'm gonna give it to you anyway...
Profesyonel fikrimi isterseniz, istemezsiniz tabii ama istemelisiniz. Onun için de söyleyeceğim.
If you don't want it, throw it away!
İstemiyorsan atabilirsin.
- If you don't want it then...
Eğer istemiyorsan...
If you have a nickname for an Officer, I don't want to know it.
Eğer bir subaya lakap taktıysanız, bunu bilmek istemem.
And if I don't live up to my part, you could take the syringe and you could do with it whatever you want.
Eğer payıma düşeni yapmazsam şırıngayı alıp istediğini yapabilirsin.
If you don't want it shredded by Satan, I'd leave it out here.
Eğer şeytan tarafından çarpılmasını istemiyorsan, onu burda bırak.
Are you okay? Well, I guess if you heard what happened, then you know I probably don't want to talk about it.
Duyduysan, konuşmak istemediğimi tahmin edersin.
DOESN'T EVEN MATTER WHAT FOR. IF YOU DON'T WANT TO RUN IT, I WILL.
Sen yapmazsan ben yaparım.
Now if you don't want to break it to him, I'll tell him myself at church.
Eğer ona sen söylemeyeceksen, kilisede kendim söylerim.
If you don't want me to come along Brian, just say it
Seninle gelmemi istemiyorsan, Brian, söyle gitsin.
You don't want us to see other people and that's how you tried to tell me by asking if it was cool if you screwed Michelle.
Başkalarıyla görüşmemizi istemiyorsun ve bunu bana o şekilde söylemeye çalıştın. Michelle'le yatsam sorun olur mu diye.
I Can't Believe You Don't Want To Know If It's A Girl Or A Boy.
Kız mı erkek mi olduğunu bilmek istememene inanamıyorum.
"don't give in to the doubt." and if you want something, you gotta go for it.
"bir şey istiyorsan peşine düş" diyorum.
If i get called out there and I don't make it back... I want you to know, you have been an excellent teammate, sherman.
Eğer oraya çağırılırsam ve geri dönemezsem, bil ki harika bir ekip arkadaşı oldun Sherman.
Well, look, even if that thing is responsible for their disappearance, I don't think Clark would want you messing with it, Chloe. That stuff is dangerous.
Eğer kaybolmalarının sebebi bu şeyse Clark bununla uğraşmanı istemezdi Chloe.
- Baby... if I don't make it back, I just want you to know how much I... whoa!
- Bebeğim, geri dönmezsem, ben sadece seni ne kadar çok sevdiğimi bilmeni istiyorum.
If you don't want it then say so.
İstemiyorsanız söyleyin beyefendi.
How are you gonna get what you want if you don't ask for it?
Sen istemediğin sürece istediklerini nasıl elde edeceksin?
All right, if you don't want the job, I'll just give it to one of these guys.
Öyle olsun. Sen istemiyorsan işi bunlardan birine veriyorum.
If you could just... I don't want it to fall off.
Sadece dikkat ederseniz, düşmesin sakın.
You know what, if you guys don't want to be in it, I can find other people to play your parts.
Aslında, eğer bu işin içinde olmak istemiyorsanız, rollerinizi oynayacak başka insanlar bulabilirim.
If you're gonna pull that "I'm broken" stuff on me again, I don't want to hear it.
Yine "hasarlı adam" olayına gireceksen, dinlemek istemiyorum.
Put it back if you don't want it.
İstemiyorsan yerine koy.
If you don't want to sacrifice, it could be better to find another life.
Fedakarlık etmek istemiyorsan yeni bir hayat kurmak daha iyi olur.
So if you want to know what time it is, you don't need a watch, you don't need a clock.
Eğer zamanın ne olduğunu bilmek istiyorsanız kol saatine yada duvar saatine ihtiyacınız yok
Forget it if you don't want to.
İstemiyorsan söyle.
If you don't want to take it, get out.
Eğer bunu yapmak istemiyorsan dışarı çık.
'Cause if you die tomorrow you don't want to be one of them assholes of the afterlife scaring some hard working, decent people into doing some bullshit that you should have been doing before you kicked it.
Bu nedenle yarın ölürsen o salaklardan biri olursun, yaşamdan sonrasından korkarsın, terbiyeli insanlar da saçmalayabilirler, o seni tekmelemeden önce senin bunları biliyor olman gerekir.
And it's not that I don't want to be a doctor, but like... fucking... sometimes I wonder if he's just encouraging me... because he knows it'll make me happy... or because he wants me to carry on his legacy, you know?
Ve doktor olmayı istemediğimden değil ama amına koyayım... bazen merak ediyorum acaba beni doktor olmak mutlu edeceği için mi cesaretlendiriyor yoksa onun mirasını sürdürmemi istediği için mi, anlıyor musun?
Say it quickly if you don't want to die.
Gebermek istemiyorsan çabuk söyle.
I don't want to have the image of the Muslims, you know, if they don't like something you say, they kill you, because it's not.
Müslümanların, söylenen bir sözü... beğenmediklerinde seni öldürdükleri imajını kabul etmiyorum, çünkü öyle değil.
They just don't want you doing it in the naughty place, which I guess, if you put that out of the picture in homosexuality, what do you have left?
Onlar bu işi edepsiz yerlerde yapmanızı istemiyorlar. Sanırım, o kısmı homoseksüellik resminden çıkartırsan. Geri ne kalır?
It would be a good idea not to leave it on at full volume, if you don't want it played too loud.
Çok ses çıkarmasını istenmiyorsa televizyonu son seste bırakmamak daha iyi olurdu.
If you don't have your essay today, I don't want it.
Bugün getirmediysen istemiyorum
But if it's okay with you, I'd like to stay at your house because I don't want to go back to the condo.
Ama sakıncası yoksa sende kalmak istiyorum, çünkü eve dönmek istemiyorum.
That's cool if you don't want to talk, but if you do, it's okay.
Konuşmak istemezsen, sorun yok. Ama istersen, dinlerim.
So I... I don't know if you want to let it go.
Verir misiniz, bilmem.
She looked bad enough that it'll cost you votes, people who don't want to make you governor if that means Nerese finishes your term as mayor.
Senin oylarını azaltacak kadar kötü gözüktü. Seni vali olarak görmek istemeyen insanlara karşı. Eğer Nerese senin dönemini başkan olarak bitirecekse bu seni savunmasız yapar.
He don't want to see me, he won't, but if he do, it's you that made it happen.
Beni görmek istemezse, görmez. Ama isterse buna sen sebep olmuş olacaksın.
Starbuck, if you've got a problem, I don't want to hear about it.
10 dakikaya havalanıyoruz. Starbuck, itirazın varsa duymak istemiyorum.
I mean, it's okay if she thinks we talked about it, but I don't want her to think we acted on it, you know, before the two of you broke up.
Bizim görüştüğümüzü düşünmesinde birşey yok. Ama daha ileriye gittiğimizi düşünmesini istemiyorum. Anlarsın siz ayrılmadan önce yani.
In fact, if you want to add a little extra, just... you know, we can work on this railroad all... the livelong day, but it don't matter if scofield doesn't know what happens once we get off the train.
Aslında fazladan da ekleye... Demiryolunda bütün gün çalışsak da önemi yok. Scofield'ın trenine binince, işler değişebilir.
If I don't make it out of this, there's one thing I want you to know :
Eğer bunu başaramazsam bilmeni istediğim tek bişey var :
If you want, just do it, don't talk about it!
Madem istiyorsun git, konuşma!
I don't know if you still want to take a look at it.
Bakmak ister misiniz bilmiyorum ama...
Now, if you don't want to play it tough, we'll just give that district to the manager next door.
Şimdi, sıkı oynamak istemiyorsan müdürlük işini yan tarafa veririz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | translate.vc.com@gmail.com