Impermeable Çeviri Türkçe
20 parallel translation
The soil is granitic and impermeable. Streams, rivers and lakes... irrigate the whole area.
Toprak granitli ve su geçirmez, orada bol nehir, ırmak ve göl var.
The trunk, even of an old tree ravaged by the years, remains smooth and impermeable.
Eski bir ağacın, yılların tahrip ettiği gövdesi dahi pürüzsüz ve sızdırmaz kalır.
I call it The Impermeable.
Adı kurşun geçirmez.
I'm wearing an Impermeable.
Üstümde Geçirmez yelek var.
It is also impermeable with the balls.
Ayrıca kurşunlardan da etkilenmiyor.
What, did I interrupt one of your impermeable stories?
Ne o, yine hikâyelerinden birini mi böldük?
Consequently, we're the target of the impermeable.
Sonuç olarak da geçirimsizlerin hedefiyiz.
I was scared and... impermeable.
Çok korkmuştum ve geçirimsizdim.
It's hypersteel, impermeable, deadlock sealed.
Güçlendirilmiş çelik, nüfuz edilemez, hiçbir şekilde açılamaz.
Now the oil could flow upwards until it was trapped in a fold in the rock, kept in place by an impermeable layer above.
Petrol şimdi kayaların katlandığı yere kadar çıkıp orada hapsoldu bu yerin üst katmanı geçirgen değildi.
And this dense, impermeable shale provides the ideal lid that stops the carbon escaping upwards.
Ve bu yoğun, hava geçirmez şist de karbonun kaçışını engelleyecek mükemmel bir kapak görevi görecektir.
Which is a bit surprising, considering your impermeable skin.
Bu biraz sürpriz oldu sonuçta zarar görmeyen bir cildin var.
He is impermeable.
O kolay kolay oyuna gelmez.
Some of them developed scaly, impermeable skins that enabled them to colonise the driest places... they were the reptiles.
Bazıları, en kuru bölgelerde kolonileşmelerini sağlayan pullar geliştirerek sürüngenlere dönüştüler.
Two impermeable layers of steel encasement.
İki sızdırmaz çelik katman.
impermeable to reason, with cold, pallid slime in their veins instead of hot, red blood!
Yaratan'dan sağduyuya kapalı, boş bir beyin aldığının, damarlarından kan yerine zehir aktığının apaçık bir kanıtı bu.
They fertilised and developed their eggs inside their females, so by the time the eggs were laid, they had hard, impermeable shells.
Yumurtalar dişilerin içinde döllenip gelişiyordu. Böylece yumurtalar bırakıldığında sert ve su geçirmez kabukları oluyordu.
Is impermeable. Will cover current dome and will contain radiation for at least 150 years.
Var olan kubbeyi kaplayacak ve radyasyonu en az 150 yıl boyunca tutacak.
Something impermeable that can be sterilized.
Steril edilebilir, sızdırmaz bir şey.
It's impermeable, it'll do the trick.
Sızdırmaz özellikte, iş görecektir.