Implants Çeviri Türkçe
823 parallel translation
I mean, I thought about getting implants.
Silikon yaptırmayı düşündüm.
Some surgery with implants into various organs and he should grow to resemble any creature we please. In this case, a human being.
Cerrahi bir operasyonla çeşitli organlara naklediliyor ve herhangi bir yaratığın bizim istediğimiz şekilde, yani bu durumda bir insana benzer şekilde gelişmesi gerekiyor.
Implants.
Beynine yerlestirilenler.
Do you know my friend had shoulder pad implants?
Biliyor musun arkadaşım omuzlarını kaldırttı?
It seems that almost immediately after birth, they begin artificial implants.
Doğumdan hemen sonra, yapay implantlara başlanıyor.
Then why are not all human officers required to have their eyes replaced with cybernetic implants?
O zaman neden tüm insan subayların gözlerinin... sibernetik organlarla değiştirilmesi şart koşulmuyor?
Of course not. It's just that silicon injections, implants... that kind of procedure can sometimes result in the types of symptoms... that you are displaying now.
Sadece şu silisyum iğneleri, aşılar... bazen bu tür prosedürler, bu tür septomlara yol açabiliyorlar.
He's got a few short circuits in his bionic implants.
Şu Griff denen çocuğun kafasındaki biyonik komponentlerde kontak var.
I've had a chin implant and breast implants.
Çene ve meme takviyesi yaptırdım.
Don't settle for pale memories or fake implants.
Ucuz hafızalara veya sahtelerine kanmayın
Only one Stanford researcher left who worked on brain implants.
Beyin kontrolü üzerinde çalışan yalnızca bir Stanford araştırmacısı kalmış.
I haven't needed a visor since I got cloned implants.
Bu klonlanmış gözlere sahip olduğumdan beri vizöre ihtiyacım kalmadı, Kaptan.
Our proximity implants stop us from doing serious damage.
Mesafe detektörlerimiz sayesinde, çevremizden gelmesi muhtemel saldırılara karşı önlem alabiliyoruz.
But while these Borg implants are functioning, I can't separate the man from the machine.
Ama Borg cihazları çalıştığı müddetçe, insanı makinadan ayırmama imkan yok.
The DNA around the microcircuit implants is returning to normal.
Mikro devre fiber cihazları etrafındaki DNA normale dönüyor.
We'll get you to sickbay and get those implants out.
Seni revire götüreceğiz.O cihazları çıkarmamız artık hiçbir sorun teşkil etmiyor.
Angela didn't forewarn you about her implants did she?
Angela bedenine taktırdıkları hakkında seni uyarmadı değil mi?
I also wanted to keep to the socially-relevant story lines... such as the homeless or oil spills or breast implants.
Sosyal içerikli temalar da işlemek istiyordum. Evsizler, petrol sızıntıları, göğüs nakli gibi.
But, hey, not anymore, with artificial intelligence... and robotics, bio-implants.
Ama, hey, artık değiller, yapay zeka ve robotik bilimi, bio-nakiller.
They seem to be surgical implants.
Cerrahi implantasyon gibi görünüyorlar.
The utilization of his pre-existing neural implants makes our work impossible to detect.
Daha önceden yapılmış olan sinir implantlarının kullanımı... yaptığımızın anlaşılmasını imkansız kılıyor.
Some people say it's worse than asbestos or breast implants. Others say it's coincidental.
Bazıları asbest ve göğüs silikonundan kötü olduğunu bazıları sadece rastlantısal olduğunu söyler.
Have you had implants before?
Hic silikon taktırdınız mı?
Eyelash implants.
- Kirpikler takma.
Once you've mastered using them, you can move on to the implants.
Onları kullanmakta ustalaştığında da implantlara geçebiliriz.
It's still experimental, but if it works, it will restore virtually all your mobility, and without the need for artificial implants.
Hâlâ deney aşamasında, ama işe yararsa, hareket kabiliyetinin tamamını geri getirecek, ve yapay implantlara da gerek kalmayacak.
You heard him, he'd rather die than live with the implants.
Onu duydun, implantlarla yaşamaktansa, ölmeyi yeğliyor.
We've been able to control the hemorrhaging, but some implants in his brain were damaged.
Kanamayı durdurdum. Ama beyin implantları hasar görmüş.
Perhaps Geordi can construct some new implants.
Belki Geordi yeni implantlar yapabilir.
Their implants can synthesize any organic molecules their biological tissues require.
İmplantları dokuların ihtiyaç duyduğu her organik molekülü sentezleyebilir.
Listen, Third of Five, Dr. Crusher here has repaired a lot of the damage to your biochip implants.
Dr Crusher biyoçiplerindeki hasarın büyük bölümünü onardı.
Dr. Crusher wants to make sure that the new implants have taken hold.
Dr Crusher yeni implantlarının iyi çalıştığını görmek istiyor.
Gill implants.
Yapay solungaçlar.
Obviously, these drawers were built before breast implants became so popular.
Anlaşılan, bu kapaklar, göğüs ameliyatları daha revaçta değilken yapılmış.
It implants the knowledge and the desire to carry out the training assigned.
Her şey zihnine nakşediliyor... Bilgi ve sana uygun görülen eğitimi sürdürme arzusu.
Rather that God implants into a man's mind the general concept.
Daha çok, Tanrı'nın insanın aklına genel konsepti yerleştirmesi demektir.
The implants must be transmitting our thoughts.
İmplantlar düşüncelerimizi iletiyor olmalı
And thanks to the implants I got to hear some very interesting dreams of yours.
ve implantlar için teşekkür ettim,..... Senden bazı çok ilginç rüyalar duydum.
The implants have been removed, remember?
İmplantlar çıkartıımıştı. eğer hatırlarsan?
It implants a small boridium pellet underneath the skin.
Bu derinin altına küçük bir boridyum tableti yerleştirir.
Actually, I was thinking La Forge's implants might make him an ideal test subject for my experiment.
Aslında, La Forge'un implantlarının onu ideal bir test konusu yapabileceğini düşünüyordum.
Chazz says once we get a contract, chicks with breast implants pick out your clothes.
Chazz önce kontrat yapalım sonra kızlar üzerimizi parçalayacaklar diyor.
I'll get her silicon implants!
Ona silikon taktırırım!
And part three in our continuing saga on penile implants.
Bir de penis implantasyonuyla ilgili yazı dizimizin üçüncü bölümü.
They're like walking implants.
Yürüyen silikonlar gibiler.
Wrapped in cybernetic implants, all tied up in a cerebral matrix.
Serebral dizeyine bağlanmış bir sürü sibernetik eklenti var.
Someone implants the Mad Hatter with one of his own mind-control devices then does the same thing to two comedians.
Biri Mad Hatter'a kendi zihin kontrol cihazlarından birini yerleştiriyor ve diğer iki komedyene de aynı şeyi yapıyor.
Implants.
Mikroçiplerle.
I'm eager to examine the mind-control implants removed from the space station astronauts.
İstasyondaki astronotlardan çıkartılan, beyinlerindeki çipleri incelemek için sabırsızlanıyorum.
I wish more students had agreed to these electronic tracking implants.
Keşke daha fazla öğrenci bu elektronik alıcıları taksaydı.
- She's the doctor -... the radium implants weren't working.
.. radyum kaynakları işe yaramıyordu.