In life Çeviri Türkçe
55,387 parallel translation
Where are you getting in life without some fucking compromise?
Biraz taviz vermeden hayatta nereye varıyorsun ki?
In life. What is your purpose?
Hayattaki diyorum, amacin nedir?
Hot chocolate is the cure for all things shitty in life.
Sıcak çikolata, hayattaki tüm boktan dertlerin çaresidir.
At least I have the ability to try something new in life.
En azından yeni şeyler deneyebiliyorum.
I wish there was a button to fast-forward you through all the shitty parts in life straight to the good parts.
Keşke bir ileri sarma düğmemiz olsa da hayatın boktan kısımlarını geçip doğrudan iyi kısımlara atlasak.
Of the few things in life I am sure of, that is one of them.
Hayatımda emin olduğum birkaç şeyden biri bu.
Look, man, I got a lot of problems in life but my relationship with Liza isn't one of them.
Bak, dostum, hayatımda bir sürü sorunum var. Ama benim ilişkim Liza ile değil onlardan biri.
All right, you know what? You stay in your life, I'll stay in mine.
Ya bak sen kendi hayatını yaşa ben de kendiminkini.
So tell me, how's life in Redding?
Anlat bakalım, Redding'te hayat nasıl?
You both have given up so much, but think of the rewards you'll receive of the life now unfolding in front of you.
İkiniz de çok fedakârlık yaptınız ama yaşayacağınız bu yeni hayatta size verilecek ödülleri düşünün.
because every one in that town went on with their life like nothing had ever happened. And then babies started getting stolen.
Ve sonra bebekler kaçırılmaya başlamış.
You still got some life in you.
İçinde hâlâ biraz hayat var mı?
I just had the strangest conversation in my life with that weird girl.
Az önce o tuhaf kızla hayatımın en garip konuşmasını gerçekleştirdim.
Well, my life is an exercise in restraint, so...
Hayatım kısıtlamanın uygulamaya geçmiş hali, o yüzden...
Look, my life is better with you in it.
Dinle, hayatım seninle birlikte daha iyi.
You think you can find the meaning of life in a book.
Hayatın anlamını bir kitapta bulabileceğini düşünüyorsun.
There's even a version of my life without Olly in it.
Hayatımın içinde Olly'nin olmadığı bir versiyonu bile var.
Would you consider yourself to be the kind of person who takes risks in their life?
Kendini bir tür insan olarak görüyor musun Kim hayatlarında risk alır?
Okay, well, in the interest of me getting back to my life, what do...
Tamam, şey, benim hayatıma dönmek beni ilgilendiriyor. Ne yaparsın...
And she has her entire life in front of her.
Ve hayatının tamamı onun önünde.
With the loss of your parents, your long working hours, your lack of sleep, the lack of trust in your relationship, the lack of children in your marriage, all of this loss and frustration in your life you may be unleashing all this depression and frustration
Ailenin kaybı, uzun çalışma saatleriniz, Uykusuzluğunuz, ilişkinizdeki güven eksikliği, Evliliğinizdeki çocuk eksikliği,
But not yet perfected, which is why you had to create a false life in between missions.
Ancak henüz tam değil, Bu nedenle misyonlar arasında yanlış bir hayat yaratmak zorunda kaldınız.
She can't fix my motherfucking life. You ain't getting in my head. I know.
Benim hayatimi duzeltmeye calisamaz, benim beynime giremezsin canim.
- Is my entire life just planned out in front of me...
- Önümdeki tüm hayatım planlanmış mı...
Ben's life depends on it.
Ben'in hayatı buna bağlı.
When you brought Mal, Evie, Carlos, and Jay to Auradon, that's as mad as I've ever been in my life.
Mal, Evie, Carlos, ve Jay'i Auradon'a aldırdığında hayatımda hiç olmadığım kadar bu duruma kızmıştım.
We gave them a home, something to live for in this life, a reason to contribute.
Onlara bir yuva verdik, hayatta uğruna yaşayacakları bir şey, katkıda bulunmak için bir neden verdik.
In the midst of life, I am in death.
Hayatın ortasında, ölümün içindeyim.
If what we're seeing on that video happened in real life, I'm gonna find out exactly when.
O videoda gördüğümüz gerçek hayatta olduysa tam vaktini öğreneceğim.
It was a moment of truth in my life.
Hayatımdaki bir dürüstlük anıydı.
so that we could build a life together in this absolutely delightful little paradise that we get to call home, here under the glorious Hollywood sign.
Evimiz diyebileceğimiz bu cennet gibi harika bir yerde, tam da muhteşem Hollywood simgesinin altında.
I had maybe done, like, two anal scenes in my entire life.
Hayatım boyunca belki iki anal sahne çekmişimdir.
What's going on in the life of Chasey Lain?
Chasey Lain'in hayatında neler olup bitiyor?
Being in the industry, being heavily tattooed definitely changed the course of my life. You know.
Bu sektörde olmak, her yerimin dövmelerle kaplı olması kesinlikle hayatımın akışını değiştirdi.
Having my daughter pulled out of my life in such a... harsh manner.
Kızım hayatımdan çekilip alınmıştı hem de insafsızca.
Which explains why Dad showed interest in my life.
Babamın hayatıma neden ilgi gösterdiği belli oldu.
Have you ever in your life been able to confront an issue head-on?
Hayatında bir sorunla doğrudan yüzleşebildin mi hiç?
Well, you take what you can get in this life, Mom.
- Elindekiyle yetineceksin anne.
She's in a junior college play, A Few Good Men, which is so not the story of her life.
Karen bir yüksekokulun Birkaç İyi Adam oyununda, kendi hayat hikâyesine hiç benzemiyor.
Of course, stalking someone in real life is a whole'nother thing.
Elbette gerçek hayatta birini takip etmek bambaşka bir şey.
Can you think of the abyss in your own life?
Kendi hayatınızdaki dipsiz kuyu nedir?
No one knows what's really going on in another person's life.
Birinin hayatında gerçekte olanları hiç kimse bilemez.
And I've made some very bad decisions in my life.
Ve ben hayatta çok kötü kararlar verdim.
I mean, he does take an interest in my social life.
Sosyal hayatıma büyük ilgi duyuyor.
She doesn't know what was going on in Hannah's life.
Hannah'nın neler yaşadığını bilmiyor.
I can't imagine Jess won't want Bryce in jail for life.
Eminim Jess, Bryce'ın hapiste çürümesini ister.
Yeah, well... I guess you never know what's going on in someone else's life, right?
Evet, yani birinin hayatında neler olup bittiğini bilemiyorsun.
What I want... is never to see you again in my life.
Tek isteğim seni hayatım boyunca bir daha görmemek.
You look like you need a little funny in your life, chip.
Biraz komik olmana ihtiyacın varmış gibi görünüyorsun Hayatında çip.
If that ain't the coolest thing I've ever heard in my life!
Hayatımda duyduğum en süper şey bu be!
Now, you can sit there and do nothin', wait for ol'David to come back to life and eat your face, also a damn shame and kinda nuts, but, hell, to each their own.
Ya da orada hiçbir şey yapmadan oturup David'in dirilip yüzünü yemesini beklersin. Bu da çok yazık ve ayrıca manyakça bir şey olur ama ne yapalım, herkesin fikri kendini bağlar.
life 1101
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30