English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / In vain

In vain Çeviri Türkçe

1,434 parallel translation
No, it wasn't all in vain.
Hayır, boşuna değildi.
Your journey has been in vain.
Boş yere gelmişsiniz.
All those dangers were not in vain.
Bütün bu tehlikeler boşuna değildi.
- Our deaths will not be in vain.
- Olulerimiz bosuna olmayacak.
That we mustn't take his name in vain?
O'nun hükümlerinden değil midir?
These miscellaneous readings are in vain.
Bu tür bos yazilar bosuna...
Thou shalt not take the name of the Lord thy God in vain.
Tanrınız Lordun adını gereksiz yerlerde kullanmayın.
Especially in vain.
Özellikle boşunaysa.
Their sacrifice will not go in vain.
Fedakarlıkları boşa gitmiş olmasın.
No matter how hard you try, it'll all be in vain, you asshole.
Ne kadar çok uğraşırsan uğraş, çabaların tamamen boşuna, seni hergele.
It was not in vain that I buried today my forty-fourth year...
Boşa geçmemiş kırk dört yılı bugün geride bıraktım...
" Alas, our wait was in vain,
" Ne yazık ki bu bekleme boşunaydı,
Do you want her death to be in vain?
İşi yarım mı kalsın?
My years in the Duke Boys'Chorus will not have been in vain.
Duke Boys'Korosunda geçirdiğim yıllar boşuna gitmeyecek.
If you'd attended university... as your parents had planned, and as we had in vain for Christopher... you might have aspired to more than a blue-collar position.
Ailenin senin için planladığı gibi ve bizim Christopher için boşuna planladığımız gibi, bir üniversiteye gitmiş olsaydın mavi yakalı bir işten daha fazlasını yapabilirdin. - Bunu yapma!
I'd hate to see you die in vain.
Boşu boşuna ölmeni istemem. Her şey senin elinde yani.
Your death will not be in vain, Xena...,... because you'll always hold a special place in Rome's heart.
Ölümün boşuna olmayacak Zeyna. Çünkü daima Roma'nın kalbinde, özel bir yere sahip olacaksın.
With luck, my search will not be in vain.
Ancak şans eseri, arayışım boşa gitmeyebilir.
All my efforts have been in vain.
- Demek bütün çabalarım boşunaymış.
There was no way I was gonna let my brother die in vain.
Hiçbir şekilde kardeşimin boşuna ölmesine izin vermeyecektim.
He tries in vain for half a day, to drink that precious purse away.
babaları günün yarısını içki içerek geçirmişti.
His death was not in vain.
onun ölümü kayıp sayılmaz.
And I who loved as loves a boy Must love in vain, must love in vain
Ve bir çocuk gibi seven benim aşkım umutsuz, aşkım umutsuz
I am sure they will realize they didn't give up their lives in vain.
Eminim hayatlarını boşu boşuna vermediklerinin farkındadırlar.
But it was in vain.
Ama boşuna.
If my dead would not be in vain I'd love too, but... I'm no longer the one you seek.
Ölmem işe yarayacaksa seve seve yaparım ama artık aradığınız nitelikte değilim.
Neha didn't die in vain.
Neha boşuna ölmedi.
Then your appearance here to beg my help is in vain.
O zaman benim yardımım için burada bulunman boşuna.
Thou shall not take the name of the Lord in vain.
Tanrının adını boşa ağzına almayacaksın.
" And the signals flash through the nights in vain.
Ve gecenin ortasında, sinyal lambaları yararsız.
But we can't let anyone die in vain.
Ama, kimsenin boşyere ölmesine müsade edemeyiz.
You'll wait in vain and then get used to it.
Başında beklersin. Sonra alışırsın.
After you disappeared, I searched for you everywhere in vain.
Sen ortadan kaybolduktan sonra, Acı içinde her yerde seni aradım.
All in vain, the waking of dream.
Boşu boşuna rüyadan uyanmak.
"Good and evil haven't passed in vain."
"İyi ve kötü boş yere geçmedi."
We need to get a radio transmitter at all costs, Or else all we did is in vain.
Ne pahasına olursa olsun, bir telsize ihtiyacımız var, yoksa bütün yaptıklarımız boşa gider.
If I die, don't make it in vain.
Ölürsem boşuna olmayacak.
The fact that we got the microchip means he didn't die in vain.
Bana sorarsan, mikroçipi almış olmamız bile onun boşa ölmediğini gösterir.
To whom it may concern I hope I'm not writing this letter in vain
Bu kimi ilgilendiriyorsa,... umarım bu mektubu boş yere yazmıyorumdur.
Miss Fisher, who had been blind from childhood, spent several terrifying hours with her attacker, as police tried in vain to locate and rescue her.
Çocukluğundan beri kör olan Bayan Fisher, saldırganıyla dehşet dolu saatler geçirirken polisin onu kurtarmak için araması sonuçsuz kaldı.
Struggling in vain.
Boşuna mücadele ediyoruz.
His death will have been in vain unless we trust each other, and work together to defeat this enemy.
Eğer birbirimize güvenip bu düşmanı beraberce alt etmek için savaşmazsak onun ölümü boş yere olmuş olacak.
Your efforts are in vain, samurai.
Çabaların nafile, samuray.
Your efforts are in vain again.
Çabaların yine nafile.
Thus you will strike me in vain, that will not be used for nothing!
Beni yumruklasan bile, asla katı vuruşlar yapamazsın.
Could you please not take the Lord's name in vain?
Tanrının adını boş yere anmaman mümkün mü acaba?
"They did not die in vain", reads the inscription on this memorial to Serbia's dead.
Sırbistan'ın kayıpları için yapılan bir anıtta "Boşuna ölmediler" yazar.
I always pretended to hate chipped beef on toast in a vain attempt to mask my true feelings of love.
Gerçek aşkımı saklamak için hep ekmek üstü kuşbaşı etten nefret ediyormuş gibi davranırdım.
But why would any commander lead a regiment of men through swamp and forest and then engage the fiercest warriors in the land in the vain hope of making them slaves?
Ama neden komutayı almak yerine Erkek sürüsüyle ormanı ve kabileyi batırdın... Ve daha sonra ateşli savaşçıların topraklarını bastın... Onları köle yapmak için umudun yok muydu?
I have tried my all, but in vain, by my wiles to bring them pain.
iyi olmaya çalıştım ama sonra bunun faydasız olduğunu gördüm.
And in Elm Street the second clutch of Dogville's scatty squirrels scooted in and out of the legs of children and grown-ups alike searching in vain for Elm Street's non-existent elms.
Elm Sokağı'nın var olmayan kara ağaçlarını arıyorlardı.
vain 35

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]