Inanimate Çeviri Türkçe
164 parallel translation
I don't believe that they're inanimate.
Cansız olduklarına inanmıyorum.
They're not inanimate.
Hiç de cansız değiller.
Why do people have to call inanimate objects "she"?
Neden insanlar cansız varlıklara "dişi" derler?
He is not an inanimate object.
O cansız bir varlık değil.
- Gentlemen, human beings have characteristics just as inanimate objects do.
- İnsanların karakteristik özellikleri var. Cansız varlıkların da olduğu gibi.
Among other gifts, Sybo can receive impressions from inanimate objects.
Yeteneklerinden biri de, Sybo cansız nesnelerden duyum alabilir.
The sand bats of Manark IV appear to be inanimate rock crystals, doctor, until they attack.
Manark IV'ün kum yarasaları, saldırdıkları ana kadar taş kristali gibi görünürler.
Sculptures are inanimate.
Heykeller cansızdır.
It's extraordinary how inanimate the whole thing seems.
Her şeyin o kadar cansız görünmesi olağanüstüdür.
WELL, DISH TOWELS ARE JUST INANIMATE OBJECTS, PEGGY.
Bulaşık havluları cansız nesnelerdir, Peggy.
And thanks to the sun's energy, they transform this inanimate matter into their own living matter.
# Güneş enerjisi sayesinde... #... bu cansız maddeyi... #... kendileri için yaşam sağlayan maddeye dönüştürürler.
A pole is an inanimate object.
Direk cansız bir nesnedir.
Aren't we all more or less inanimate?
Hepimiz az ya da çok cansız değil miyiz?
They use inanimate materials, while mine are alive.
Diğerleri dondurulmuş malzemeler kullanır, biz ise taze.
- I have a way with inanimate objects.
- Cansız nesnelerle aram iyidir.
I mean, striking out at inanimate objects is really quite childish.
Cansız nesneleri sağa sola vurmak gerçekten çocukça.
I can only teleport inanimate objects.
Yalnızca cansız nesneleri ışınlayabiliyorum.
It can't deal with the flesh, only inanimate objects.
Etle baş edemiyor. Sadece cansız nesnelerle.
An inanimate object.
Hareketsiz bir nesne.
Does this look inanimate to you, punk?
Bu sana hareketsiz gibi mi geliyor, sersem?
I never thought I could have this much hate for an inanimate object.
Cansız bir nesneye karşı, bu kadar nefret besleyeceğimi hiç düşünemezdim.
Why is it that these chicks are always named after inanimate objects?
Niye böyle kadınlara hep cansız şeylerin isimleri konur?
There's nothing inanimate about Coral.
Coral'a cansız demek haksızlık olur doğrusu.
And they found evidence that the Egyptians have developed a secret method of giving life to inanimate figurines.
Ve sonunda cansız nesnelere bir method geliştirdiler.
Well, there's this whole theory about inanimate objects feeling pain.
Şey, cansız nesnelerin acıyı hissetiklerine dair bir düşünce varda.
We had a very interesting discussion about inanimate objects.
Cansız nesneler hakkında çok ilginç bir tartışma yapmıştık.
- Phone call, David. - It's an inanimate object.
O cansız bir nesne.
It's not an inanimate object!
Cansız bir nesne değil. Sanat o!
Don't tell me you're even afraid to depend on inanimate objects.
Cansız objelere de mi güvenmiyorsun?
So, a round of applause for... this inanimate carbon rod.
Ve şimdi sönük karbon çubuğa bir alkış.
Inanimate, huh?
Sönükmüş?
I'll show him inanimate!
Ben ona sönük neymiş gösteririm!
- It's an inanimate carbon rod!
- Sönük bir karbon çubuk!
I'm inanimate.
Ben tamamen cansızım.
"On rare occasions inanimate objects of human quality, such as dolls, already mystically possessed of consciousness, have acted upon their desire to become human by harvesting organs."
"Nadir olarak, kukla ve manken gibi insan benzeri cansız objeler, doğaüstü bir şekilde canlanır ve insan olma arzusuyla, insan organları toplar."
I have never understood the human compulsion to emotionally bond with inanimate objects.
İnsanların cansız nesnelere bağlanma tutkusunu asla anlayamadım.
They're basically instructions... for animating the inanimate.
Aslında onlar, ölüyü diriltmek için temel yönergeler.
It's amazing how you can actually learn to despise inanimate objects like tin openers that don't open tins egg mayonnaise and skipjack tuna
İnanıImaz bir şey. İnsan cansız nesnelerden nefret edebiliyormuş. Örneğin, konserve açmayan konserve açacaklarından, yumurtalı mayonezden ve tonbalığından.
He breathes life into inanimate objects.
Cansız nesnelere hayat üfürüyor.
Jackie's films feature some very animated inanimate objects flying across the screen.
Jackie'nin filmlerinde çok gösterişli objeler kullanılır ekranda uçan kişiler.
I just wanted to say that your impersonation of an inanimate object is really coming along.
Cansız obje gibi görünme çabanda başarıIı olduğunu söylemem gerek.
Made animate from inanimate.
Cansızdan canlı yaratmak. Bizi yaratmak.
The living and the dead, the animate and the inanimate.
Ölüler ve diriler, canlılar ve cansızlar.
- You can't bring non-carbon based, inanimate matter back with you.
- Karbon temelli olmayan cansız şeyleri geriye götüremezsin.
They live in inanimate objects like a lamp or a ring.
Lamba ya da yüzük gibi cisimlerin içinde yaşarlar.
So, it was like I was an inanimate object.
Tıpkı, cansız bir obje gibiydi.
Dutch, something as big and inanimate as a slipstream drive's exotic matter pulser doesn't just run away on its own.
Dutch, bu ebattaki bir sürücü kendi egzoik arayışı için alıp başını gedemez.
Inanimate objects don't usually get better.
Cansız nesneler genellikle kendi kendilerine düzelmezler.
Sometimes I look at people... ... and I see inanimate objects. Or....
Bazen insanlara baktığımda cansız objeler görüyorum.
Not just that, but the faces look like specific inanimate objects.
Tam öyle değil ama yüzler cansız objeler gibi görünür.
Everything is connected, one thing to another. The living and the dead, the animate and the inanimate.
Her şey birbiriyle bağlantılıdır.