Incognito Çeviri Türkçe
210 parallel translation
Honorable fraternity brothers of worthy son... incognito.
Kimliksiz çocuğun üyesi olduğu... Saygın erkek kardeşler birliği.
Highly unimaginative incognito.
Hayal gücünden yoksun bir namı diğer.
Ayoung society woman comes every night, all alone, incognito, to see Baptiste.
Her gece genç bir sosyete kadını, sahte bir adla, tek başına Baptiste'i görmeye geliyor.
I like it incognito.
Tanınmak istemiyorum.
I'm on a vacation, you see, and traveling incognito.
Tatildeyim gördüğünüz gibi, tebdili kıyafet dolaşıyorum.
Of course we are, but it's to be held incognito.
Elbette öyle ama bu bir sır kalmalı.
My incognito.
Sahte kimliğim.
We are incognito!
Tebdili kıyafet geziyoruz!
We're here incognito!
Tebdili kıyafet geziyoruz!
I'm traveling incognito, Comrade.
Kimliğimi gizleyerek yolculuk ediyorum yoldaş.
The Great Lord is out hunting incognito.
Büyük efendimiz ava çıktı.
I told him the Pétain government had decided to re-establish the monarchy, and that you were the pretender to the throne of France, travelling incognito, on your way to be crowned.
Ona, Pétain hükümetinin monarşiyi geri getirmeye karar verdiğini, sizin de tahta çıkmak üzere, tanınmayacak şekilde seyahat eden Fransa tahtının varisi olduğunuzu söyledim.
You're with the FBI, and you're incognito.
FBl'dansın ve gizli çalışıyorsun.
I knew who you were, Being incognito you gave mejoy
"Seni bilirim, kendini gizleyerek beni eğlendirirsin"
Now, I play incognito.
Şu anda sahte kimlikle oynuyorum.
If you find it necessary to come again, you might come a bit more incognito.
Bir dahaki sefere, sivil araçla gelmeye çalışın.
We absolutely must go back to the Hacienda Bel Horizonte, incognito.
Kesinlikle, Bel Horizonte Çiftliği'ne gizlice geri dönmeliyiz.
Don't stand out. We're incognito.
Gizli görevde olduğumuzu unutma.
Ah Johnny, I understand that you wanted to remain incognito.
anlaşılacağı üzere gizli kalmayı istediğini anlıyorum.
I am therefore in Nice incognito, as my husband and I have terrible enemies.
Bu yüzden Nice'de kimliğimi saklayarak yaşıyorum çünkü kocamla ben çok vahşi düşmanlara sahibiz.
Incognito.
Takma ad kullanıyor.
So you travel incognito?
Gizli mi seyahat edersin?
Yes, though he'll be coming incognito.
Evet yine de o gizli gelecek.
I'll travel incognito.
Kılık değiştirip geleceğim.
Incognito, you understand?
Kıyafet değiştirip, anladın?
But you understand that he's traveling incognito.
Ama tedbirli kıyafetle dolaşıyor.
I'm merely traveling incognito.
Kimin kafası iyiymiş? Gizli kimlikle seyahat ediyorum.
- To remain incognito.
- Kimliğimi gizlemek için.
Incognito until I can prove that I am that man.
İşin aslını kanıtlayana kadar sahtekar muamelesi göreceğim.
Because of my stupid brother, a decent merchant like me became a two bit actor playing an incognito official.
Salak kardeşim yüzünden benim gibi iyi bir tacir kılık değiştirmiş bir görevliyi oynayan beş para etmez bir aktör oldu.
The Nat'l. Att.-Gen. has come to talk to you totally incognito.
Ulusal Başsavcı sizinle konuşmaya geldi tamamen gizli olarak.
That's impossible, because I was travelling incognito.
Bu mümkün değil çünkü takma adla seyahat ediyordum.
I'm a British intelligence officer, incognito.
İsimsiz, İngiliz istihbarat ajanı.
He'd rather look at all those famous people incognito.
Böylesine ünlü insanların arasında, kim olduğunu saklamayı tercih eder.
Oh profane, are you ready to die for freemasonry, for your brothers, for the Great Incognito?
Sen kâfir, Yüce Incognito ve kardeşlerin uğruna masonluk için ölmeye hazır mısın?
If truly necessary, for the Great Incognito!
Yüce Incognito için gerçekten bu gerekliyse!
Behind us is "the Great Incognito".
Arkamızda "Yüce Incognito" var.
I was sent from London on the trail of Stevenson, traveling incognito.
Stevenson'ın peşine düşmek için Londra'dan gönderildim, sahte isimle seyahat ediyorum.
Troy, our first mandate was to remain incognito from the masses.
Troy, ilk talimatımız kalabalık yerlerden uzak durmaktı.
I've kept it all incognito, they're gonna collect the body in an ice cream van.
Bunu gizli tutacaklar. Cesedi bir dondurma kamyoneti ile alacaklar.
I've been to incredible lengths all day to keep it incognito, and now you, over a sherry, calmly tell the whole story.
Bütün gün boyunca bu işi gizli tutmak için inanılmayacak kadar çok yol teptim ve sen bir beyaz şarap üzerine tüm hikayeyi anlattığını söylüyorsun.
My john, the guy I have the apartment with, wants to go to Zoppot, and Herbert's coming along incognito.
Dairemi paylaştığım sevgilim var ya, Sopot'a gitmek istiyor. Herbert da takma bir isimle bize katılacak.
Seems to be an'incognito'trip.
'Tebdili'bir yolculuğa benziyor.
It is Herman Melville traveling incognito... because he does not want to arouse suspicion.
Bu Herman Melville. Takma isimle seyahat ediyor çünkü şüphe çekmek istemiyor.
Yeah, once a year, I travel across the country, incognito.
Evet, yılda bir kez kılık değiştirerek bütün ülkeyi geziyorum.
I'm traveling incognito.
Sahte isimle dolaşıyorum.
Let me visit the opium den discreetly, incognito.
Bırakın şu afyon mağarasını ziyaret edeyim gizlice, takma adla.
He came to Japan, incognito, 20 years ago.
Yirmi sene önce, Tokyo'ya kılık değiştirmiş bir şekilde gelmişti.
We're here incognito.
- Bizi burada tanımıyorlar.
She is traveling incognito.
Bu sabah dünyayla çok iyi anlaşıyoruz.
I'm here incognito.
Komiser falan yok!