Indomitable Çeviri Türkçe
69 parallel translation
Mr. Cody, sir. We've heard of your indomitable heroism in snatching Miss Frederici from death... ... at the hand of a bloodthirsty savage.
Bay Cody, Bayan Frederici'yi kana susamış bir vahşinin elinde ölmekten kurtararak gösterdiğiniz zapt edilemez kahramanlığı duyduk.
We had the indomitable, the headstrong.
Uslanmaz, inatçı kişiler.
For this is the homecoming of that indomitable zoological professor George Edward Challenger.
İnatçı hayvanbilim profesörünün yurda dönüşü... George Edward Challenger.
It's an officer, courageous, indomitable, that fate has dunk into adversity.
Bir subay var, cesur, yılmaz, fakat kaderi.. sıkıntılar içinde.
As leader of your people, your spirit seems most indomitable.
Adamlarınızın lideri olarak, boyun eğmez bir kişiliğiniz var.
The entire city was there to greet our leader and proclaim its faith... in the glorious and indomitable destiny of the imperial fatherland.
Bütün şehir, anavatanın görkemli, yola giren kaderiyle liderimizi kutlamak ve ona olan güvenini göstermek için oradaydı.
A bear lives out his life alone indomitable, unconquered, but always alone.
Bir ayı ömür boyu yalnızdır boyun eğmez, yılmaz, ama daima yalnızdır.
Let the indomitable spirit... of Bataan and Corregidor lead on.
Bırakın Bataan'ın ve Corregidor'un kudretli ruhları önderimiz olsun.
The fearless, the indomitable... what do you desire?
Korkusuz, boyun eğmez. Arzun nedir?
On behalf of all the citizens of Philadelphia and those touched by your accomplishments and your untiring participation in this city's many charity functions, it is with great honour that we present this memorial, which will stand always as a celebration to the indomitable spirit of man.
Tüm Philadelphia'lı vatandaşların ve başarılarından fayda görenler adına, bu şehrin yardım faaliyetlerine sürekli katılımların için, insan ruhunun boyun eğmezliğini simgeleyen bu anıtı, sana sunmaktan büyük onur duyuyorum.
commanded by the fearless captain born in indomitable Genoa
Korkusuz kaptan tarafından idare ediliyordu. Cenova'da doğmuştu.
Born in indomitable Spezia,
Spezia'da doğmuş,
Where is that indomitable thrust?
O yılmaz baskı nerede?
When the scheming, indomitable brain of Sigfried Manderson was scattered...
Sigsbee Manderson'ın entrikacı, inatçı beyni paramparça...
But our spirit is indomitable.
Ama ruhumuz boyun eğmez.
strong and indomitable Spaniard, your letter, heroic Lister, helps me bear the burden of death.
Güçlü, boyun eğmez İspanyol. Mektubunuz, Ölümün üzerimdeki yükünü
"The Indomitable Spike."
"Yenilmez Spike."
... and his thumping great sandal came right down on top of Gaul. But there was a pebble in his sandal as he strode to victory. One village of indomitable Gauls who had the gall to defy Caesar's legions.
"... ve gümbürdeyen müthiş sandalı tam Galya'nın üstüne gelip kondu " "Boyun eğmeyen bir Galyalı köyü, Sezar'ın lejyonerlerine meydan okuyordu"
I arrived in town not ten days ago full of dreams, anxious to make my way in the world a little naive perhaps, but armed with determination a solid work ethic, and an indomitable belief in the future...
On gün önce şehire geldim bir sürü hayalle, bu dünyada kendi yönümü belirleme kaygısıyla belki biraz tecrübesizim, ama son derece kararlıyım tam bir çalışma ahlakı, ve geleceğe dair yılmaz bir inancım var...
Indomitable.
Boğun eğmeze.
"Indomitable spirit of the sled dogs..." ".. that relayed antitoxin
" 1925'in kışında Nenana'dan sıkıntı içinde ki Nome'a kadar
But when we are done with this crusade, Auntie Vida and Auntie Noxee will give you the outrageous outlook and indomitable spirit that it will take to make you a full-fledged drag queen.
Ama bu seferi tamamladığımızda, senin Vida teyzen ve noxie teyzen, sana, seni gerçek bir drag queen yapmak için gereken, efsanevi bir dış görünüş ve yenilmez bir ruh kazandıracak.
This slicer is indomitable.
Bu dilimleyici çok inatçı.
Over the Orinoco Through the burning Kalahari Desert By indomitable pastures...
Orinoco üstünden... Vahşi çayırlıklarına doğru bozkırın... cayır cayır yanan Kalahari çölünü geçtim.
Cotopaxi Chimbarozo I took his hand Over the Orinoco The burning Kalahari Desert The indomitable Veldt grasslands On the steppes And home. "
Cimbarozo Cotopaxi elimden tuttu benim! Orinoco üstünden... Vahşi çayırlıklarına doğru bozkırın... cayır cayır yanan Kalahari çölünü geçtim..
Cotopaxi Chimbarozo I took his hand Over the Orinoco Through the burning Kalahari Desert By indomitable Veldt grasslands On the steppes And home.
Cimbarozo Cotopaxi elimden tuttu benim! Orinoco üstünden... Vahşi çayırlıklarına doğru bozkırın... cayır cayır yanan Kalahari çölünü geçtim.
He will pit his stomach against 1 6 pounds of indomitable tenderloin.
Midesini 8 kilo sığır filetosu ile dolduracak.
One kind of indomitable spirit.
Bir çeşit boyuneğmez ruhtur.
"He couldn't go to the bathroom by himself any more, but his indomitable spirit..."
Kendi başına tuvalete gidemiyordu artık, ama inanılmaz azimliydi.
Bobby, say hello to the indomitable Miss Kitty Katz.
Bobby, inatçı Bayan Kitty Katz'e merhaba de.
What a fine woman. That indomitable spirit in her eyes reminds me of you-know-who when she was young.
O gözler... olgun bir kadına ait sanki.
But in those fleeting moments, she's let me in. I've seen in her such indomitable courage and heart, a young woman anyone would be proud to call her daughter. "
Ama içeri girmem izin verdiği o kısacık anlarda dahi olsa, onu o boyun eğmeyen cesareti ve yüreğinde herkesin kızım demekten gurur duyacağı genç bir kadın gördüm.
The indomitable, the unflappable, the amazing Babe Ruth's last turn at plate and no magic bat to rely on.
Yenilmez, kırıImaz, muhteşem Bebek Ruth'un sahaya son çıkışı. Sihirli sopası olmadığına göre 3 atışta işi biter mi dersin?
- Courtesy, self-control, perseverance... - Courtesy, self-control, perseverance... -... integrity, indomitable spirit, sir.
İncelik, irade, azim, dürüstlük ve mütevazılık.
Indomitable, that's the word!
Direnen, işte kelime bu!
Indomitable!
Direnen!
Look at you, you're indomitable.
Bak hele. Cesaretin kırılmamış.
Give me your indomitable Iife-force!
Bu olağanüstü yaşam biçimi bedenime güç verecek!
Strength comes not from physical capacity, but from indomitable will.
Güç fiziksel kapasiteden gelmez boyun eğmemekten gelir.
"As a constant reminder of our love " and their indomitable spirit, "the Talbert girls will always thrive in our souls, miraculously human."
"Payidar sevgimizin ve yılmaz ruhlarının bir andacı olarak, Talbertler, gönlümüzde daima olağanüstü insanlar olarak yeşerecekler."
One small village of indomitable Gauls still holds out against the invaders,
Yenilmez Galyalıların yaşadığı bir köy hâlâ işgalcilere direniyor.
A Gaul may be indomitable but can be conquered,
Galyalılar yenilmez olsalar da, fethedilemez oldukları söylenemez.
Powerful, indomitable, merciless, lustful, free...
Güçlü, boyun eğmez, merhametsiz, şehvetli, özgür...
That's got nothing to do with the drug, which means our problems are huge and indomitable.
Bunun ilaçla bir alakası yok. Bu da demektir ki problemimiz çok büyük ve inatçı.
Ueda High faces the indomitable Matsusho Academy after a long, hard struggle this year to reach the championship game!
Final maçı başlıyor. Ueda Lisesi, turnuvanın favorisi Matsushou Akademisi'ne karşı!
Despite three matches against Sakaar's most indomitable opponents, the victory falls to the gladiators!
Sakaar'ın en amansız rakiplerine karşı yaptıkları üç dövüşü de gladyatörler kazandı!
It comes from an indomitable will. "
Yılmaz istekten kaynaklanır. "
That and your indomitable will... you sure yap a lot.
Ve senin kırılmaz cesaretin... Sesi manipüle edebilen birisi için fazla havladın.
I've ordered that all the flags of the government buildings be flown at half mast... but I will say that, in doing so, that Edgar Hoover... because of his indomitable courage against sometimes very vicious attack... has made certain that the flag of the FBI will always fly high.
Ülkemizin kamu kurumlarında bulunan tüm bayrakların, yarıya indirilmesi emrini verdim ve şunu belirtmeliyim ki Edgar Hoover'ın bazen çok şiddetli olan saldırılara karşı göstermiş olduğu inanılmaz cesareti, FBI bayrağının her daim en tepede dalgalanmasını sağlayacaktır.
At last, he rejoins the herd, having earned his place amongst the most indomitable dinosaurs on Earth.
En sonunda, dünyadaki en azimli dinozorlar arasındaki yerini alarak sürüye yeniden katılıyor.
It is a phoney, an Irish recalcitrant,... as indomitable as any.
Söz geçirilemez ona, bütün İrlandalılar gibi.