English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / Indulges

Indulges Çeviri Türkçe

35 parallel translation
I need hardly add that any man who has lived as I have and who indulges, for the first time, in parenthood at my age deserves all he gets.
Şunu eklemem gerekir ki, benim yaşadıklarımı yaşamış ve teslim olmuş biri, ilk defa, bu yaşta bir babaysa her şeyi hak ediyordur.
No, but whenever we have strawberry shortcake, he always over-indulges.
Hayır, fakat ne zaman çilekli pasta yersek, o hep kendini kaptırır.
Mr. Allen occasionally indulges himself in these pleasantries.
Bay Allen bu tarz şakalarla eğlenmeyi çok sever.
Yet discreetly indulges in unlawful activity
Hırsızlık mı? Soygunların anlamı ne?
But he indulges me, and I'm grateful because I'm interested in his subject...
Ama ondan memnunum ve minnettarım çünkü gördüğün gibi, ben de onun alanıyla ilgileniyorum...
"If once a man indulges in murder very soon he comes to think little of robbing and from robbing he comes next to drinking and Sabbath-breaking and from that to incivility and procrastination."
" İnsan bir kere cinayete karıştı mı... hırsızlık artık ona önemsiz bir şey gibi gelmeye başlar. Sonra sürekli içmenin de kötü bir şey olmadığını düşünür. Ve dini ayinleri terketmenin.
It's terrible how Sachiko indulges Yukiko's selfish ways.
Sachiko'nun, Yukiko'nun bencilce yönlerine müsamaha göstermesi ne korkunç.
Loves his work and indulges his fantasies.
İşini ve güzel kadınları seviyor.
Maybe he indulges in the love that dare not speak its name.
Belki de adını anmayacak bir aşkı yaşıyordur.
If he swears and indulges in meaningless discourse... he will be restrained.
Ve anlamsız şeyler söyleyip, bir şeylerin üzerine yemin ediyorsa alıkoyulmalıdır.
You have the scruples of an adolescent who indulges in masturbation.
Sevgili dostum, izin ver... küçük endişelerinii unutalım.
He assumes a human form once a month and indulges.
Ayda bir defa insan kılığına girer. Ve kendine izin verir.
She indulges him.
Onu şımartıyor.
According to the right honorable Judge Phelan... a Westside player who apparently indulges in the occasional murder.
Dürüst olduğu söylenen Judge Phelan'a göre batı yakasında cinayetlere bulaşmış bir oyuncu.
" lf a man indulges himself in murder, very soon he comes to think little of robbing ;
" Eger adam kendini katil olarak simartirsa, çok yakinda hirsizligi düsünmeye baslar :
In the eight ages of man, Erikson states that the child often indulges in fantasies of being a tiger, but in his dream, runs in terror for dear life, thus leaving the child forever divided in himself,
İnsanın Sekiz Çağı'nda Erikson, bir çocuğun sık sık kaplan olduğuna dair fanteziler kurduğunu yazmıştır. Ama rüyasında, canını kurtarmak için korkuyla kaçar.
with dancing girls on his lap, and clowns by his side... The King indulges in the most vulgar...
... kucağında dans eden kızlarla ve yanıbaşındaki soytarılarla edepsizliğin dibine vuruyor...
He lives in a pleasure palace where he indulges his penchant for Swedish prostitutes.
İsveçli fahişelerle gününü gün ettiği bir zevk sarayında yaşıyor.
- Who knows? But Benny indulges him.
Ama Benny onu şımartıyor.
I personally don't believe in that word. I think that a woman who indulges herself sexually should be celebrated and not condemned.
Bence cinsel arzusuna düşkün olan bir kadın kutlanmalı, ayıplanmamalı.
Fiamma, the great British summertime rarely indulges us.
Fiamma, İngiltere'nin güzeller güzeli yaz havası buralara nadiren uğrar.
lying all the time... deciding who gets to know what... it doesn't matter with Loker,'cause he worships you... or Foster... who indulges you, but not me. What you do...
Sürekli yalan söylemek...
I'm sure it would have shown up in her cards, But she never indulges me.
Kartlarına bakınca neler yaptığını anlarım ama Zoe, bana hiç izin vermez.
Yamashita indulges in a chivalrous salute, for the Japanese propaganda crew.
General, bir Japon propaganda ekibine poz için sövalye selami vermeye duruyor.
[Crisp] The world indulges itself in relentless change about my ears.
Dünya, kendini, kulaklarımla ilgili amansız bir değişime sürüklüyor.
If we try and leave now, before Lord Rahl indulges in his famous appetites, they'll get suspicious.
Eğer Lord Rahl'ın düşkün olduğu o ünlü zevklerinden tatmadan evvel buradan ayrılmaya çalışırsak bizden şüpheleneceklerdir.
She indulges him.
Onu hoş görüyor.
Is that because your owner indulges you?
Sahibin mi seni bukadar rahata alıştırdı?
It says my wife indulges in empty flattery.
Eşim boşuna yalakalıkla şımartmaya çalışıyor beni.
But I'm quite prepared to believe he indulges his dark desires in secret.
Ama oldukça eminim ki gizli, karanlık arzularını bu şekilde şımartıyor.
He indulges me in a few small parterres.
O birkaç küçük parterres beniindulges.
The truth is, everyone else indulges me, so I indulge myself.
Gerçek şu ki, herkes beni şımartıyor, böylece kendimi şımartıyorum.
Thinking they high and mighty'cause my mom indulges them. They rolled into my club.
Annem onları şımarttığı için burunları kalktı, kulübümü işgal ettiler.
Which means we could be looking for a psychosexual sadist who releases his impotence and indulges his desire for control by sculpting his victims'faces, you know, creating his version of the perfect woman.
Aradığımız kişi iktidarsızlığını unutmak ve kontrol arzusunu tatmin etmek için kurbanların yüzlerini şekillendirerek kusursuz kadını yaratmaya çalışan psikoseksüel bir sadist.
When a game addict indulges, he can't tell reality from fantasy.
Kendisi bir oyun bağımlısıdır. Oyun dünyası ile gerçek dünya arasındaki ayrımı yapamamaktadır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]