English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / Ingenue

Ingenue Çeviri Türkçe

94 parallel translation
Probably some textbook ingenue like the last one.
Muhtemelen sonuncusu gibi klasik saf kız rolüne yatan biri.
- I was the world's sweetest ingenue.
- Dünyanın en şeker masum kızıydım.
Now, here she looks kinda soft and sweet, ingenue type.
Şuna bak, buradaki tatlı ve yumuşak birine benziyor,
the revolting ingenue.
"İğrenç masum kız."
And all just to lure me into reopening my theater, into backing you, and into playing angel to a has-been leading man and his aging ingenue.
Ve hepsi tiyatromu yeniden açmaya, seni desteklemeye ve bir zamanların önde gelen birine ve yaşlanan kızına meleği oynamaya yönlendirmek içinmiş.
" One would never have guessed that this radiant ingenue of years past...
" İnsan asla bu geçmiş yılların parlak genç kızınının Leydi Macbeth
I was the ingenue then.
O zamanlar saf bir kızdım.
What's our bright-eyed ingenue reading now?
Bizim parlak gözlü saf kızımız şimdi ne okuyor bakalım?
Not only didn't you get rid of Celeste, you created Lori... this ingenue from hell!
Celeste'den kurtulamadığın gibi bir de başımıza Lori'yi çıkarttın.
Sid, the ingenue has all the hot lines.
Yeni yetme olan, bütün iyi replikler onun.
Well, what are we going to do about that canine-loving ingenue?
Peki, köpek sever saf kız konusunda ne yapacağız?
The lead is an ingenue.
Başrolde masum bir kız var.
And lovely, lovely, lovely ingenue Loretta King... is reporter Janet Lawton.
Ve nefis, nefis, nefis masum genç kız gazeteci Janet Lawton... rolünde Loretta King.
- We still don't have an ingenue.
- Hala masum kızı bulamadık.
All right, Billy Faraday can pull off the Gershwin... but the only ingenue we seem to have so far is ToMarkam.
Billy Faraday Gershwin'i iyi oynar ama bu zamana dek elimizdeki en iyi saf kız Todd Markham oldu.
Her name was in a piece we did, "Ingenue Dikes in Hollywood."
Bir yazımızda adı geçti de... "Hollywood'da lezbiyenler".
I mean, in New York I was the precocious ingenue and in Capeside, all I'll ever be known as is the New York wild child,
New york'da büyümüş de küçülmüştüm, Capeside'da ise New york'dan gelen çılgın kız, kasabanın sürtüğü ve kötü kız olarak tanınacağım.
Come on. Stop being such an ingenue.
Lütfen, saf genç kızlar gibi davranma.
What an ingenue.
Aman ne saf.
Give the sweet, young ingenue act a rest.
Kalan bölüm senin tatlım.
INGENUE : I'd tell you more But it's simply too graphic
Daha fazlasını anlatırdım ama fazla detaylı olurdu.
INGENUE :
Hayır!
She's like the classic film ingenue - bright, complicated, but with a softer side...
Onda klasik bir film çekiciliği var. Zeki, kültürlü. Ama yumuşak bir yana da sahip.
A dazzling new ingenue has come from seemingly nowhere to capture the hearts of movie-going audiences around the world in her debut film'Sunrise, Sunset.'
Baş döndürücü bir oyuncu. Görünüşe göre yoktan varoldu ve biranda ortaya çıktı. Ve dünya çapında sinema izleyicilerinin kalbini ilk filmi "Sunrise, Sunset" ile çaldı.
Your duet with the boy ingenue?
Naif çocukla düetine ne demeli?
Would you not rather have your precious little ingenue?
Değerli küçük saf kızınızı tercih etmez misiniz?
Young ingenue doctor falling in love with gruff, older mentor- -
Zeki doktor, aksi ve ihtiyar öğretmenine âşık oluyor.
Slap a veil on her and the biggest slutbag on the planet Becomes a fresh-faced ingenue.
Duvak takılan her kadın gezegenin en büyük fahişesi de olsa taptaze masum kız haline gelir.
Plus, you're my favorite ingenue.
Ayrıca, benim en sevdiğim saf kız.
You should be, like, praising my ingenue and genius.
Benim dehamı falan övmen gerekiyor.
Tell me again what I'm doing at a premier of a movie we didn't make.Ingenue.
Kendi çekmediğimiz bir filmin galasında ne işim var acaba?
The charming ingenue.
Sevimli masum kız.
Now, please stop acting like such a fucking ingenue and try to get me a meeting with Hani Salaam. Thanks.
Şimdi, bu masum kız ayaklarını bırakıp Hani Salaam ile bana bir görüşme ayarlama çalış.
You are the beautiful, young ingenue accompanying -
Sen çok iyi birisin, iyi bir yol arkadaşı olursun...
I WAS ALWAYS THE INGENUE, THE LEAD, THE STAR.
Herzaman Kalıcı bir karakter, Başrol, yıldız oldum.
You need a leading lady, you've got your ingénue.
Gösteri için kadın başrol oyuncusu arıyoruz, saf kız rolü için uygun kişi var zaten.
- I know your mother was English she was an ingénue at the Drury Lane Theatre and you look exactly like her.
- Öyle mi? Annenin İngiliz olduğunu Drury Lane Tiyatrosu'nda genç bir yetenek olduğunu ve senin aynen ona benzediğini biliyorum.
Who's the ingénue in Jena?
Jena'da masum kızı kim oynuyor?
He's the one that's laid every ingénue in stock!
Piyasadaki bütün ucuz kızlarla düşüp kalkan kendisi!
Molly Ringwald lost her gawky ingénue appeal, and the rest are languishing somewhere in TV obscurity.
Molly Ringwald lost her gawky ingénue appeal, and the rest are languishing somewhere in TV obscurity.
We need an ingénue.
Ama bir genç kız eksik.
So, Dawson, let's say that, hypothetically speaking I might have some insight into why your ingénue is so exasperated today.
Dawson, diyelim ki, varsayımsal olarak konuşuyorum yıldızının bugün neden bu kadar kızgın olduğunu biliyor olabilirim.
They need an ingénue for her next play.
Genç bir oyuncu arıyorlar.
For God's sakes, stop playing the blushing ingénue.
Allah aşkına, saf kız rolünü oynamayı bırak.
Named "Most Promising Ingénue" by Soap Opera Digest.
Pembe Dizi Dergisi tarafından "Gelecek Vaat Eden Masum Kız" ödülüne layık görülmüş.
He needed a gimmick for his reality show, and I was just a gorgeous ingénue looking for a dad.
Programını ilginç kılacak bir şey lazımmış, ben de tam buna uygun, babasını arayan saf bir kızdım.
You're too old to be an ingénue.
Başlamak için biraz yaşlısın.
- You're like an ingénue femme fatale.
- Hem saf görünüyorsun hem de baştan çıkarıcısın.
You, the hot male lead... and me, the stunning young ingénue everyone roots for.
Sen, yakışıklı baş erkek şarkıcı ben de herkesin tuttuğu, çarpıcı, masum genç kız.
When Barbra was a young ingénue, everyone told her... in order to be a star, she'd have to get a nose job.
Barbara daha genç bir yetenek iken, herkes ona yıldız olabilmek için burnunu yaptırmasını söylemiş. - İyi ki reddetmiş.
She is an ingénue, an innocent.
Saflık ve masumiyet abidesidir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]