Insults Çeviri Türkçe
690 parallel translation
It's amazing how a few insults can bring people together in three hours.
Bir kaç hakaretin 3 saat içinde insanları kaynaştırması ne kadar harikulade.
$ 70,000 is a lot of money to pay for a pack of insults.
70.000 dolar bir ağız dolusu hakaret için büyük para.
- He insults me with every breath he takes.
- Durmadan bana hakaret ediyor.
I will not stand these insults to men intent only on doing their duty!
Vazifesini yapan insanlara karşı bu hakaretlere katlanamam!
We've borne enough insults from the Yankees.
Yankilerden işittiğimiz hakaretler yetti de arttı.
Am I to tolerate insults to the South?
Güney'in aşağılanmasına müsamaha gösterir miyim?
I'll take no more of your insults and intimidations.
Hakaretlerine ve tehditlerine artık katlanamayacağım.
I won't take no insults.
Hakaretlerini üstüme alınmıyorum.
You don't lie, make insults, and leave me, like my people.
Sen yalan söylemezsin, aşağılamazsın, diğerleri gibi beni terk de etmezsin.
Inspector, there is a limit to these insults.
Müfettiş, yaptığınız bu hakaretlerin bir sınırı var.
I'm ready for your reproaches, bitterness and insults.
Senin serzenişlerine, aşağılamalarına ve hakaretlerine hazırım.
And she insults me!
! Bana hakaret ediyor!
Instead of insults, you should give my poor boy a job.
Hakaret etmek yerine oğluma bir iş vermeniz lazım.
A man abler than his brothers insults them by implication.
Kardeşlerinden daha muktedir olan bir adam imâ yoluyla onlara hakaret ediyor.
So you see... through you, I'm going to make my wife suffer... for a long list of calculated insults.
Senin de gördüğün gibi... senin aracılığınla, uzun ve kasıtlı... aşağılama listeleri için karıma acı çektireceğim.
You and your insults.
Sen ve aşağılamaların.
I liked his teasing could have put up with his insults in order to be near him
Bana takılıp hakaret etmesi hoşuma gidiyordu. Onunla beraber olmak için her şeyi yapardım aynı şekilde sizinle de.
And you can get somebody else to take your insults.
Ve siz de aşağılamak için bir başkasını bulabilirsiniz.
- And no insults.
- Ve onur kırmak yok.
- The touch of your hands insults them.
- Onlara dokunman bile onurunu kırar onların!
You won't have to put up with any more of my insults.
Benim hakaretlerime artık katlanmak zorunda değilsin.
Insults flew and they'd have fought if the others hadn't stopped them
Hakaretler havada uçuyordu ve diğerleri onları durdurmasaydı kavga edeceklerdi.
Enough insults already.
Yeter hakaret ettiğiniz!
And the insults?
Ya hakaretleri?
What should I do when some cop-hater phones my home and insults my wife?
Bir polis düşmanı evimi arayıp karıma hakaret edince ne yapmalıydım? Oturup keyfini mi çıkarmalıydım?
Because we belong to the same riffraff, the same wretched pack, and because you put up with my insults.
Çünkü ikimiz de aynı rezil zümreye, aynı ayak takımına aidiz. Ve ayrıca seni aşağılamama izin veriyorsun.
I'm told you speak insults to this one of my chiefs.
Şefimiz dediği için seni aşağılamıyorum.
The cougar screams insults and is brave.
Pumanın çığlığı kahramancadır.
A coyote howls insults and is a coward.
Çakal Uluması korkakçadır.
- Insults won't help.
- Hakaretlerin yararı yok.
Your insults go in one ear...
Senin hakaretlerin bir kulağımdan girer ötekinden- -
Any more insults, you're the one I put in irons!
Bir daha hakaret edersen kodese tıktığım sen olursun.
I will not allow your insults.
Daha fazla hakaret etmenize müsaade etmeyeceğim.
Killing bad stories, sucking up to the columnists to smooth away his insults.
Kötü haberleri kes, ettiği hakaretleri yumuşatmak için yazarlara yaltaklan.
He insults me, but one day there'll be a payoff!
Bana hakaret etti ama birgün ödeyecek.
- From you I'll accept such insults. - Yes, you will.
Sizden geliyorsa kabul edebilirim bu suçlamaları.
The governor is standing, he speaks French and insults everyone.
Vali ayakta dikiliyor ; Fransızca konuşuyor ve herkesi aşağılıyor.
The Governor insults the General and the man gets into a rage and says'I am going to bring the General back
Vali, General'i aşağılıyor ve adam öfkeden köpürüyor ve "General'i geri getireceğim" diyor.
The Major takes a very small torch as the General insults him and asks for a larger one.
Binbaşı, General kendisini aşağılarken çok küçük bir meşale alıyor ve daha büyük bir tane istiyor.
He insults his soldiers and finally manages to get the meeting going.
Askerlerini aşağılıyor ve sonunda toplantının devamını sağlıyor.
I don't accept insults from anybody.
Hiç kimsenin beni suçlamasını kabul etmem.
AII suspicion and insults. But someone's got to withdraw and Wiegand, it is time you did.
Bu zan altında bırakma ve hakaretler karşısında geri çekilecek biri varsa o da sensin Wiegand!
Admitting those foul traitors insults our Great Lord.
O hainleri içeri kabul etmek, Büyük Efendi'ye hakarettir.
Before your insults grow too great to be borne I'm ringing for your motor.
Hakaretleriniz katlanılmaz olmadan arabanızı çağırayım.
I will wait until the end, to be able to retaliate for all your insults!
Son ana dek bu yaptıklarının... intikamını almak için umudumu koruyacağım!
Rick, I told you before, somebody insults you, you hit him!
Rick sana daha önce de söyledim, biri sana hakaret ederse onu vurursun!
Insults swallowed :
Sineye çekilen hakaretler :
Insults ; the thanks I get for bringing her back to her folks
Zampik! Kaybolmuş bir çocuğu büyüklerine getirince böyle teşekkür ediyorlar işte! Hakaretlerle!
His father spent a fortune to educate him and all he gets are insults.
Babası onu eğitmek için bir servet harcadı ama karşılığı hakaretler oldu.
And we have only received insults in return.
Ancak karşılığında hakaretler işitiyoruz.
I'm deaf to your insults.
Hakaretlerini duymazdan geleceğim!