Intended Çeviri Türkçe
3,418 parallel translation
Pun intended.
Kasıtlı yapılmış.
No pun intended.
Kelime oyunu niyetinde değilim.
I intended to meet you today.
Bugün sizinle tanışmayı ben istedim.
They would have known what that lunatic intended for their bodies.
Bu akıl hastasının onların vücutlarıyla ne planladığını biliyorlardı.
POLYHEDRUS INTENDED TO DAM SEVEN BILLION GALLONS OF WATER, FLOODING 80 SQUARE MILES.
Polyhedrus barajı 200 dönüme 7 milyar galon su toplaması için tasarladı.
OR WHAT GOEBEL INTENDED TO EXPOSE UNTIL JACK TURNER GOT TO HIM FIRST.
Ya da önce Jack Turner Onu bulana kadar, Goebel'in açıklamayı planladığı.
Switching places with my intended victim so that I would murder you in his place?
Müstakbel kurbanımın yerine geçtiğine göre onun yerine seni öldürebilirmiyim?
The intended COD was a fall.
Amaçladığımız gibi olmadı.
I'm gonna die the way God intended, in my late 50s, with a heart full of pastrami.
Tanrı'nın planladığı gibi 50'li yaşlarımın sonunda, kalbim pastırmayla dolu öleceğim.
They intended for this to happen.
Bunu planlı yapmışlar.
Was that the address of the next fire you intended to set before you were stopped and sent to prison?
O adres durdurulup, hapse gönderilmeden önce ateşe verme niyetinde olduğun yer miydi?
One day you look up and suddenly discover a line has been crossed, something you never intended, but there's no turning back.
Bir gün kafanı kaldırırsın ve aniden fark edersin ki aşılmaması gereken bir çizgi aşılmıştır ve bu yapmayı hiç düşünmediğin bir şeydir ama geri dönüşü yoktur artık.
Our armor is intended for greater purpose.
Zırhımız önemli bir amaç için yapıldı.
Mary and I intended to make an announcement at dinner.
Mary ile yemekte bir duyuru yapmayı planlıyoruz.
But the messages that went with the images were intended to demoralise.
Ama imgelerle iletilen mesajlarıın moral bozucu olması hedeflendi.
- It's a series of classes intended...
- Kadın sağIığıyla iligili dersl...
It's not what god intended.
Tanrı bizi bunun için yaratmadı.
God intended for us many, many women, a staggering number of women.
Tanrı bize bir sürü kadını çok sayıda kadını uygun gördü.
I mean, she is gonna look a scale hotter than god intended.
Tanrı'nın takdir ettiğinden çok daha seksi görünecek.
The lingerie, it was a considerable cost to import it, it is intended to draw in refined ladies, we have not sold any yet.
Gecelikleri ithal ederken bir hayli para harcadık. Utangaç hanımları çekmekti niyetimiz ama henüz bir şey satılamamış.
In fact, it does exactly the opposite of what we intended.
Hatta amaçladığımız şeyin tam tersini yapıyor.
No, I'm open to it. No pun intended.
Hayır, buna açığım tabii ki çomak sokmam.
If I intended to kill Viktor, I wouldn't broadcast my intentions.
Eğer Viktor u öldürmek isteseydim niyetimi ortalık yerde ortaya sermezdim.
I'm sure you intended that as a compliment.
Bunu iltifat olarak söylediğinizi düşünüyorum.
That is not how, that is not how God intended it.
Tanrı orayı bu iş için yaratmamış.
No matter if the lord intended the cockamamie way Audrey's doing it or not.
Her ne kadar Audrey'in bu garip hamileliğini yüce tanrı onaylasa ya da onaylamasa da.
Everything has taken place as I intended.
Her şey benim istediğim gibi gelişti.
This is the first time we're going to have sex for the reason God intended.
Biz ilk defa Tanrının amacına uygun olarak seks yapacağız.
I mean, you don a costume, strike down your intended target, and then melt into the crowd unseen.
Bir kostüm giyersin, belirlediğin hedefi indirirsin, kalabalıkta eritip görünmez hale getirirsin.
I never intended for it to hurt anybody.
Kimseyi incitmesini istemedim.
You, me and an anonymous drunken slut, the way God intended.
Sen, ben ve sarhoş karının teki, tanrının istediği şekilde yani.
Will Cerie ever wear a piece of clothing for its intended use?
Cerie için hiç bir elbiseyi amaçlanan kullanımı için giyecek mi?
I intended to open it on election night but... - We've been through a great deal so... - Just leave the cork in the bottle.
Seçim gecesi birlikte açmayı umuyordum ama yaşadığımız onca şeyden sonra- -
Alex is gonna keep her weird present opening fetish under wraps, no pun intended.
Alex garip hediye açma fetişini paketinde tutacak. Cinas peşinde değildim.
And Max is gonna be egg-nostic for the day, pun intended.
Max eggnostik takılacak. Cinas peşindeydim.
The heart attack was intended to look natural, but it was induced with epinephrine.
Kalp krizi doğal gösterilmeye çalışılmış ama epinefrin ile tetiklenmiş.
I intended to, but I respected you enough not to sleep with him until I did.
Denedim de, ama onunla birlikte olana kadar sana söylemeden onunla yatmamayacak kadar sana saygı duyuyordum.
You never intended for me to make it to Moscow.
Niyetin beni Moskova'ya göndemek değildi.
I am so sorry you are being born into this world of hell, but we have to believe it is what God intended.
Bu cehenneme doğacağın için çok üzgünüm ama bunun Tanrı'nın isteği olduğuna inanmalıyız.
That came out a little stronger than I intended.
Niyetim bu kadar sert çıkmak değildi. Haklısın.
Was it intended as some sort of message?
Amacı bir mesaj mı göndermekti?
I think you made promises you never intended to keep because you needed me on the ticket.
Bana ihtiyacınız vardı ve tutmayacağınız sözler verdiniz.
Just not exactly the way Mike had intended.
Ama tam olarak Mike'ın istediği şekilde değil.
The sword that Elyan fell prey to was surely intended for Arthur.
Elyan'ın yenik düştüğü kılıç kesinlikle Arthur içindi.
Now we just need the man who intended to set it off in 2008.
Bize 2008'de isteyerek bombayı yapan kişi lazım.
Now, if I'm right and the bomb was planted that October, this company or one of its employees may have been the intended target.
Şimdi, eğer haklıysam Ekim'da bomba bu şirketi veya bir çalışanını hedef alarak ofise yerleştirilmiş.
Only not quite in the way he intended.
Yalnızca, istediği biçimde değil.
But I did not know it was intended for you.
Ama sizin için olduğunu bilmiyordum.
I never intended for you to put Klaus down.
Klaus'u devirmeni hiç planlamamistim.
Players were never intended to be able to open this door!
Oyuncuların bu kapıyı açması imkansız!
You have to believe me. I did not know what Morgana intended.
İnan bana, Morgana'nın böyle bir şey yapacağını bilmiyordum.