Intimidated Çeviri Türkçe
827 parallel translation
When Allison's father tells her that she's going to be the leader of her family, I think she's probably slightly intimidated by that, but also, I think, a little challenged. And I think that she really finds herself in season two.
Babası Allison'a ailesinin lideri olacağını söylediğinde bence bu onun biraz gözünü korkuttu fakat aynı zamanda birazda cesaretlendirdi ve bence ikinci sezonda gerçekten kendini keşfetti.
She's feeling a bit intimidated.
Sadece biraz gözü korktu.
I was worried for fear the critics had intimidated you after that last one.
Sadece eleştirmenlerin en son yazdıklarının seni korkutmasından endişelendim.
You may brutally beat your laborers, but it doesn't mean others will be intimidated.
Zalimliğin işçilere söker, bana değil.
Sophie intimidated me.
Sophie bana gözdağı vermişti.
But I am surprised that a man with your education and background should be intimidated by a bully to this extent.
Ama sizin gibi eğitimi ve geçmişi olan birinin bir kabadayıdan bu dereceye kadar korkması beni şaşırttı.
We're all intimidated.
Hepimiz sindirilmişiz.
That's what we are, intimidated.
Aynen öyle, sindirilmiş.
You intimidated me.
Gözümü korkuttunuz.
He won't be intimidated by bandits
O da haydutlarla asla pazarlık yapmaz.
It would be absurd to imply... that Carlos has been intimidated by the arrests.
Yapılan tutuklamalardan Carlos'un gözünün korktuğunu ima etmek saçma olur.
Over the past ten years he has often proven he's not easily intimidated.
10 yıldan fazla süredir, gözünün kolayca korkutulmayacağını birçok kez kanıtladı.
As long as you don't get intimidated by Brady, that bastard.
Şu Brady piçinin korkusundan uzun zamandır bir şey alamadım.
- Mr. Baris... - And I am through being intimidated.
Ve öbür yandan da sindirildim.
This time I will not be intimidated.
Bu sefer beni korkutamazsınız.
I'm through being intimidated.
Sindirilmek canıma yetti!
Oh, you're not intimidated, huh?
Oh, korkmadınız, değil mi?
I deeply regret my threat to destroy a major city unless they give in, but the nuclear powers, like all bullies, can only be intimidated by force.
Teslim olmazlarsa büyük bir şehri yok etmekten üzüntü duyacağım, ama diğer güçler gibi nükleer güçler de sadece kuvvet kullanılarak sindirilir.
Anyway... here I am sitting next to you, feeling intimidated because you're so beautiful.
Neyse şu an yanında oturuyorum, ve çok utanıyorum çünkü çok güzelsin.
Don't be intimidated.
Sizi etkilemesin.
Yes. Don't ask me! I went into a shop, and got intimidated by a huge salesman.
Evet, hiç sorma bir mağazaya gittim iri yarı tezgâhtar gözümü korkuttu.
I refuse to be intimidated.
Beni korkutamazlar.
In the taxi, she suddenly told me not to be intimidated if people pointed out how useful a doctor or carpenter was and how useless my life was.
Birdenbire takside, insanlar bir doktorun ya da marangozun ne kadar faydalı olduğunu işaret ettiğinde ve hayatımın bu kadar faydasız oluşunun gözümü korkutmamasın söyledi.
Ballot boxes stuffed, polling-place judges intimidated candidates assaulted.
Seçim sandıklarında hileler oldu, seçim yerlerindeki savcılar tehdit edildi adaylara saldırıldı.
They were intimidated by others problems...
Yani başka sorunlar çıkıyor.
She felt totally intimidated.
Çok gözü korkmuştu.
You're intimidated by any woman that won't sit at the back of the bus.
Otobüsün arka tarafında oturmayacak olan her kadın gözünüzü korkutuyor.
He intimidated you.
Sana gözdağı vermiş.
I'm a member of the press, and I will not be intimidated by you or anybody else!
Ben basının bir üyesiyim ve sen veya başkasından korkmayacağım.
I have always been intimidated by that man.
O adam hep gözümü korkutmuştur.
Don't be intimidated, men.
Sakın korkmayın beyler.
I may be younger than you, but I'm not intimidated :
Sizden daha genç olduğum için gözümü korkutmaya kalkışmanıza da izin verecek değilim.
Most men are intimidated.
- Beraber başarıya ulaşacağız.
We need someone from a distance, someone who cannot be intimidated.
Uzaktan birisi olmalı, gözünü korkutamayacakları birisi.
you have trouble performing because you're intimidated.
Kendini ifade ederken sıkıntı yaşıyorsun, çünkü gözünde büyütüyorsun.
Aren't you just a little intimidated?
Bu manzara seni biraz korkutmadı mı?
It seemed as if they were intimidated by the shredding of the prescription.
Sanki reçetenin yırtılmasıyla gözleri korkmuştu.
They're just intimidated.
Sadece biraz şaşkınlar.
I was going to ask but I think I'm.. .. I'm a little intimidated with you.
Sana bunu soracaktım ama sanırım ben senden biraz çekiniyorum.
You can't talk about feeling intimidated when you're on top of the world..
Dünyanın tepesinde dururken çekinmekten falan söz edemezsin...
I physically intimidated him.
Ona görünüşümle gözdağı verdim.
Maybe it was a culture-shock and I was a little intimidated...
Belki bir tür kültür şokuydu ve biraz gözüm korkmuştu...
Or been intimidated.
Ya da gözün korktu.
So as not to be intimidated by the Japanese.
Japonların tehditlerine pabuç bırakmadım.
Richie, you know, I have to admit, when we first met, I was intimidated by you.
Richie, biliyor musun, itiraf etmeliyim ki, ilk tanıştığımızda senden korkmuştum.
Because I'm intimidated by you.
Senden çekiniyorum.
They have harassed your teachers, and they have intimidated you.
Öğretmenlerinizi taciz etmiş ve sizlerin gözünü korkutmuşlar.
- He's killed, intimidated or bribed half the officials from here to Chile.
- Şili'ye dek memurların yarısını.. .. öldürdü, sindirdi veya para yedirdi.
If you think that I'm gonna be intimidated, pushed or threatened by pressure tactics from an ungrateful mob, you've got another thing coming.
Eğer nankör bir kalabalığın baskısıyla zorlanıp korkutulacağımı.. yılacağımı sandıysanız, size şunu söyleyeyim
AND INTIMIDATED BY HIS ABUSIVE AD LIBS. "
Western Daily News dedi ki :
I mean no one knew who anyone was it was a little weird you know it's sort of like the first day of school the first day of camp you know I was sort of uh-uh super nervous and intimidated I didn't talk to anyone
Kimse kimseyi tanımıyordu. - Çok garipti. Okulun ilk günü ya da kampın ilk günlü gibiydi.