Involved Çeviri Türkçe
21,464 parallel translation
You have to be involved.
İçinde olmalıyım.
If Quintana was involved, that confirms it.
Quintana da işin içindeyse haklı çıktık demektir.
Not just the sadness involved with it, but also the guilt associated with it.
Sadece sebep olduğu üzüntüyü değil aynı zamanda hissettirdiği suçluluk duygusunu da.
He was involved in the museum heist in Paris.
Paris'teki müze soygununa karışmış.
There was a gun involved.
İşin içinde silah da varmış.
But I would just hate for your, uh, extracurricular activities to get you involved in a federal murder investigation.
Ama nefret ettiğim bu sıra dışı durumların bir federal cinayet soruşturmasını ilgilendiriyor.
Sonia and I were, uh, we were kind of involved.
Sonia ve ben... Bir çeşit ilişkimiz vardı.
Involved like dating?
Çıkıyor muydunuz?
How could you get involved with a criminal?
Bir suçluyla nasıl ilişki yaşarsın?
I became involved in this coastal ecology project studying Leidyula, which is a kind of slug native to Miami.
Sahil ekolojisi projesiyle uğraşıyorum. Leidyula adında Miami'ye özgü bir sümüklüböcek üzerine çalışıyorum.
Batman knows Superman was involved with something that had fire come down from the sky, destroying Metropolis.
Batman Superman'i gökyüzünden gelen Metropolis'i yıkan şeyle alakalı olarak biliyor.
Then Gloria and Mitchell got involved.
Ama sonra Gloria'yla Mitchell araya girdi.
You're the one who never wants to get involved in people's lives.
Başkalarının hayatına asla karışmak istemeyen sensindir normalde.
I just got off the horn with Rick Friedman over at Shelf Involved.
Dolap Beygiri firmasından Rick Friedman'la telefondaydım da.
We're not gonna get involved in it, uh, today, tomorrow, anytime.
Bu işe girmek istemiyoruz. Ne bugün, ne yarın ne de başka bir zaman.
Which means you had to have been involved.
Bu da seni suç ortağı yapıyor.
I wasn't involved.
- Bununla alakam yok.
So no matter what, we have not been involved in this investigation, cool?
Ne olduğunun önemi yok. Soruşturmayla ilgimiz yok. Harika!
But we have been very involved.
- Ama çoktan dahil olduk bile.
Well, I can't get involved until you have something real, but if you get it contact me and I'll back you up.
Sağlam kanıt bulana kadar bu işe karışamam ama bulursan benimle temasa geç. Sana destek olurum.
Maybe Hamilton's involved somehow?
Belki Hamilton da bir şekilde olaya dahildir.
Agent Pride may have been involved in whatever you think happened.
Ajan Pride düşündüğün şeye dahil olmuş olabilir.
Me neither, unless there's bourbon involved.
Ben de öyle, tabii işin içinde viski yoksa.
29 years old and I've gotta be involved in an incident like this?
29 yaşındayken böyle bir olaya mı karışacaktım ben?
So... were you ever involved sexually?
Yani hiç cinsel birliktelik yaşadınız mı?
Cabe... since when did we start getting involved in speculation?
Cabe ne zamandan beri dedikodulara inanıp iş alıyoruz?
'Cause if anyone else came in here with a half-baked theory like his, you'd ask for concrete evidence before getting us involved.
Çünkü biri buraya gelip de bunun gibi budalaca bir teoriyle ortaya çıksa bizi işin içine sıkmadan önce kesin kanıt olup olmadığını sorardın.
WALTER : Okay, no offense, but do we need to get involved with some hood just because you owe him a childhood debt?
Alınma ama sırf çocukluk yıllarından vefa borcun var diye bir kabadayıyla...
Balio, the country that Mick says might be involved with this biological agent, is a Central American government in turmoil.
Balio, Mick'in biyolojik ajan işine girmiş olabileceğini söylediği ülke kargaşa içinde bir Orta Amerika devleti.
Happy and I, we don't involved with the computer work until Walter's ready for the software installation.
Happy'le ben Walter yazılım kurulumu için hazır olana dek bilgisayarlarla ilgilenmeyeceğiz.
And they were involved in some pretty fringe behavioral science.
Bazı değişik davranış bilimlerine dahil edilmişlerdi.
Rachana, Why are you getting involved?
Rachana, sen neden karışıyorsun?
Every case has this curved shape involved somehow.
Her vakada bir şekilde kavisli şekil var.
So you say the incident involved the man that wrote this letter?
Bu mektubu, olaya karışan bir adamın yazdığını mı söylüyorsunuz?
I mean, we don't think you're involved.
Biz olaya bulaşmadığınızı düşünüyoruz.
According to the information that we have, she's involved in a clandestine operation in Kiev.
Elimizdeki bilgilere göre gizli bir görev için Kiev'deymiş.
I'm sorry if I involved you.
Seni de buna dahil ettiğim için üzgünüm.
As our new partner, there's no reason why she shouldn't be involved in all aspects of the clinic's business.
Yeni ortağımız olarak klinik işiyle ilgili durumlarda neden bulunmasın ki, dedim.
Does it make sense for the assistant cultural attaché to be involved in a cyber op?
Kültür Ateşesi Yardımcısı'nın siber operasyona katılması mantıklı mı?
I'd really rather not get another intelligence agency involved.
Başka bir istihbarat servisini dahil etmek istemem. Affedersin.
You can't get involved in their lives.
Hayatlarına müdahil olamazsın.
Well, I guess I kill Oswald, anyone involved, and hope I don't get arrested.
Sanırım Oswald'ı öldüreceğim, her kim olaya dahil olmuşsa ve umarım tutuklanmam.
Because I'm not positive, and if I kill Lee and George is involved, then he'll have time to recruit another assassin, and we... we still don't know if there's a second shooter or not.
Çünkü emin değilim ve Lee'yi öldürürsem ve George işin içindeyse başka bir suikastçı bulmak için vakti olacak. Ayrıca hala ikinci bir suikastçı olup olmadığını bilmiyoruz.
Who else is involved in the plan to kill Kennedy?
Kennedy'yi öldürme planına başka kim müdahil?
You gotta get your paperwork and get me involved.
Belgeleri ver ki halledeyim.
Okay, well, if there's a gun involved,
Pekala, eğer işin içine silah karışırsa söylerim.
If my hair gets involved, we are done.
Eğer saçıma bulaşırsa biter bu iş.
I'm just not involved.
Benim bir alakam yok ama.
It's just that there is a campaign deficit involved.
Kampanyayla ilgili bir boşluk var sadece.
Why would anyone who abandoned their children try to get involved now?
Evlatlarını terk eden biri şimdi gelmiş neden geri almak istiyor?
You should never have involved her!
Onu hiç karıştırmamalıydın!