Iodine Çeviri Türkçe
304 parallel translation
Could a guy bum some bandages and iodine in here?
Bir adam buradan biraz bandaj ve iyodin dilenebilir mi?
Oh, give us the iodine, will you?
- Bana iyodin vereceksin, değil mi?
Why, it's little miss iodine herself.
- Kendisi küçük iyodin hanım.
Give me the iodine.
Tentürdiyodu ver bana.
- One moment, Your Highness. The iodine.
Bir saniye ekselansları.
We need some iodine and quinine, just in case.
Eğer ihtiyaç olursa Tentürdiyot ve antibiyotik lazım.
- How about the iodine and quinine?
- Tentürdiyot ve antibiyotiği ne yaptın?
Iodine, please.
İyot lütfen.
Mary, iodine.
Mary, iyot dedim.
If you have a bit of bandage, a little cotton, and some iodine...
Eğer biraz bandajınız varsa, biraz pamuk ve biraz kolonya...
- Put iodine on it and wrap it up.
- Biraz iyot koy ve sar gitsin.
- Bring some iodine and bandages.
- Tentürdiyot ve bandaj getir.
All they got at the aid station is aspirin and iodine.
Revirde sadece aspirin ve tentürdiyot var.
Bring some Iodine.
Biraz iyot getir.
Well... For your neck I have a Band-Aid and iodine.
Ensen için ilk yardım bandım ve "eyodinim" var.
- Is right, iodine.
"Eyodin", doğru.
- Someday maybe you'll buy me iodine.
- Belki bir gün sen de bana "eyodin" alırsın.
- Is right, iodine?
- "Eyodin" doğru? - Doğru.
Paint it with iodine and mark them duty.
Hepsine pansuman yapıp görev yaz.
Brush his tonsils with iodine.
Bademciklerine iyot uygulayın.
You'd better put some iodine on them cuts.
Şu yaralara tentürdiyot sürsen iyi olur.
Quinine, iodine, and castor oil.
Kinin, tentürdiyot ve Hint yağı.
In diseases of the thyroid gland, radioactive iodine performs an amazing job.
Yalnızca banyo yapıyordum Zaten şimdi temizlendim ve gidiyorum. Hoşçakalın. Buraya dön..
A special Geiger counter then automatically traces an accurate picture of the thyroid, showing its size and location and how fast it collects the iodine.
Ve ben de Yao! Kayalar Kralı! Ve siz kızların bu konuda yapabileceği hiçbirşey yok.
The only remedy left was iodine...
Tek çözüm.. buydu...
Iodine.
Tentürdiyot'a.
One drop of iodine, for taste.
Tadı için bir damla Tentürdiyot.
Ain't it lucky you brought the iodine, Doc?
Doktorun yanında tentürdiyot olduğu için şanslıymış.
They gave me radioactive iodine.
Bana radyoaktif iyot verdiler.
Enjoy filling your lungs with air saturated with salt and iodine.
Ciğerlerinize dolan tuz ve iyot yüklü havanın tadını çıkarın.
I have some iodine in my apartment.
Dairemde biraz tentürdiyot var.
Put some iodine on it at home.
Evde içine biraz iyot koy.
There's some iodine around here.
Buralarda tentürdiyot olmalı.
You need iodine worse than I do.
Tentürdiyoda benden çok ihtiyacın var.
- I need iodine?
- Tentürdiyoda mı ihtiyacım var?
You don't use iodine on a burn, do you?
Yanığa tentürdiyot sürmezsin.
No alcohol, no iodine, amateur nurses...
Alkol yok, tentürdiyot yok, amatör hemşireler...
- Cobalt and iodine?
- Kobalt ve iyodin?
Have we got any iodine?
- Hiç tentürdiyodumuz var mı?
Get hot water, get some disinfectant, get some iodine.
Sıcak su verin, mikrop kırıcı verin, iyot verin.
Have you got any iodine?
İyot var mı?
Got any iodine or something like that?
Tentürdiyot ya da onun gibi bir şey?
- Iodine.
- İyot.
I've drunk so much iodine from our army dispensary.
Ordu eczanesinde ne kadar iyot varsa içtim.
- Someone dropped the iodine bottle.
- Biri iyot şişesini düşürdü.
- Iodine salt.
- Yani? ...
Serving this iodine is an insult!
Bu iyotu ikram etmek bir hakarettir!
Don't worry, it's just iodine.
Korkma. Sadece tentürdiyot sürüyorum.
- Oh, it isn't right, "iodine"?
"Eyodin", doğru söylemedim mi?
If mixed in an atomic cocktail, it will gather in the thyroid because iodine is attracted to this gland.
Biliyorum sana önce hanzo gibi davrandık, Bu nedenle yeniden başlayalım. - Merhaba.
Alcohol, iodine.
Alkol, iyot.