Isen Çeviri Türkçe
640 parallel translation
If you're sure, we'll call a settlers meeting in the morning to try'em.
Eğer emin isen, onları mahkeme etmek için yarın sabah göçmen toplantısı düzenleriz.
And wherever you are... I want to be too
Ve sen nerede isen orada olmak isteyeceğim.
Whatever you've been, whatever you are, whatever you will be we belong to each other.
Her idiysen, her ne isen, her ne olacaksan biz birbirimize aitiz.
- Well, if you are Guy Holden people should not disturb you.
- Eğer Guy Holden isen insanlar seni rahatsız etmez.
If you name Enrico in a divorce action, he'll deny everything and so shall I!
Eğer boşanmak üzere olan Enrico isen, ben de herşeyi inkar edecek olanım!
If You are a just and merciful God... then help me... in this hour in my need.
Eğer adil ve merhametli bir Tanrı isen o zaman ihtiyaç içinde bulunduğum bu saatte bana yardım et.
If you wanted Leslie acquitted.
Eğer Leslie'nin beraatini istiyordu isen.
Especially if you're a maiden aunt teaching a Chinese nurse things you don't know about.
Özellikle Çinli bir bakıcıya bilmediğin şeyleri öğretmeye çalışan bekar bir teyze isen.
- Everything you are.
- Her ne isen.
You know, if you're guilty... you're just letting her slave her life away for nothing.
Biliyor musun, eğer suçlu isen, onun hayatını boşuna heder etmesine yol açacaksın.
If you're a true christain, you'd give her up for nothing.
Gerçek bir Hıristiyan isen, onu hiç para almadan verirsin.
If you keep The Red Shoes in the repertoire, you'll have to pay him royalties.
Kırmızı Ayakkabılar'ı repertuarda tutar isen ona telif hakkı ödemen gerekiyor.
Especially if you're me between now and tomorrow morning.
Özellikle de şu an ile yarın sabah arasındaki ben isen.
You can remember it by that... if you care to.
Bu sana anımsatabilir eğer ilgi duyuyor isen.
Not if you're the Blue Gardenia.
Mavi Gardenya isen, değilsin.
Whoever you are, whatever you are, listen to me!
Her kim isen, her ne isen, beni dinle!
If you're so anxious to get shot, I can do it right here and save you the trouble of going through those doors.
Ölmeye çok meraklı isen, seni ben de vurabilirim ve dışarı çıkmana hiç gerek kalmaz.
If you are the Kikuchiyo mentioned here you must be thirteen years old
Burada söz edilen Kikuchiyo sen isen on üç yaşında olman lazım.
I suppose if you're a Pendleton you can make anything happen. - Can't you, Jervis?
Bir Pendleton isen istediğini gerçekleştirebilirsin değil mi?
I mean give them things, if you're Santy Claus.
Eğer Noel Baba isen onlara birşeyler vermen gerekir.
My dear Aunt Muriel, if you've received a letter threatening your life, don't you think you ought to go to the police about it?
Sevgili Muriel teyze, eğer yaşamını tehdit eden bir mektup aldı isen, bunu polise bildirmen gerektiğini düşünmüyor musun?
But then, of course, if you're intelligent to plan well, it always works out.
Fakat, kuşkusuz, eğer iyi planlayacak kadar zeki isen, her zaman sonuç verir.
Well, whoever you are, and whatever you came for, you're not going to stop this wedding.
Her kim isen ve niçin gelmişsen gel, bu nikahın kıyılmasına engel olamayacaksın.
That ain't no way to talk to a man who saved your daughter from making an awful mistake.
Kızın yanlış bir yola girmiş ve sen de onu kurtarmak için mutabakata gelmiş isen, boş yere gelme.
But you can... if you're with David Boyeur.
David Boyeur'la isen girersin.
Come out, come out, wherever you are.
Görün, görün, her nerede isen.
If you feel so strongly about it and Jackie feels the same way...
Bu konuda ısrarcı isen ve Jackie de böyle düşünüyorsa...
And if ever you're really up against it, I'm always good for a touch.
Eğer gerçekten buna tamamen karşı isen, ben hep el altındayım.
And, Ronald, if you're gonna be sucker enough to believe it, well, I'll try to smuggle a hacksaw into you.
Ve, Roland, eğer buna inanacak kadar enayi isen, bu durumda içeriye gizlice bir demir testere sokmağa çalışırdım.
Either pick it up in a few days or if you're jumpy,
İster bir kaç gün içinde al ister ürkek biri isen,
If you're a salesman, I'm sorry...
Bir satıcı isen, özür dilerim ki...
Come on out, wherever you are.
Haydi dışarı, her nerede isen.
Well, if you have to go out to the Valley, why don't you take a cab and I'll pick you up in front of the studio?
Peki, eğer Valley'e gitmek zorunda isen, neden bir taksi tutmuyorsun? Seni stüdyonun önünden alırım.
My esteemed friend, whoever you are, let me introduce myself, Professor Oliver Lindenbrook, University of Edinburgh.
Benim saygı değer dostum, her kim isen,... önce sana kendimi tanıtayım,... ben Edinburgh Üniversitesi'nden Profesör Oliver Lindenbrook.
If you're an informer you're doin'a loosy job
Eğer bir muhbir isen..... berbat bir iş yapıyorsun!
You're in Dr. Goldmann's hands, so don't speak of what you don't know.
Eğer, Samuel Goldmann'ın ellerde isen, Endişelenmene gerek yok Sanırım anladın. Bir hafta içinde ayağa kalkarsın.
What you are What you do What you say
Ne isen, ne yaparsan, ne söylersen
It's beneath us to come after a blind man, but it's another story if you're really Zatoichi.
Kör bir adamın peşinden gitmek bize yakışmaz, ancak Zatoichi isen işler değişir.
I'm only a head and you're whatever you are.
Ben sadece bir kafayım ve sen de her ne isen...
My God, if really is lhr he / it, no.
Tanrım! Eğer gerçek isen.
Karl, if you're okay.
Karl, eğer iyi isen...
If you're hungry, eat.
- Aç isen, başla.
A man threatens your life and you have... the means to stop him, what do you do?
Bir adam senin hayatını tehdit eder ve sen de onu durdurmak zorunda isen, ne yapardın?
Playing professional football you don't need a job.
Profesyonel futbolcu isen ful time işe ihtiyacın olmuyordur.
Why ain't we down in the attorney's visiting room, if you're some kind of bull?
Polis isen niye dava vekillerini görmüyoruz?
Lord, if it is you, bid me to come to you over the water.
Ya Rab, eğer sen isen, emir ver de su üstünde sana geleyim.
If you are the Messiah, say so plainly.
Eğer sen Mesih isen bunu açıkça söyle.
Yes, if you're a reindeer.
Evet. Bir Ren geyiği isen.
Charlie Anderson, I wonder if you'd be good enough to tell me why you bother to come to services.
Charlie Anderson, merak ediyorum eğer söylediğin gibi iyi biri isen, neden zahmet edip ayine geliyorsun.
If you're so sure that I'm Kodos, why not kill me now?
Kodos olduğumdan o kadar emin isen beni neden hemen öldürmüyorsun?
You stay right where you are.
Nerede isen doğru dur.