Isn't that crazy Çeviri Türkçe
156 parallel translation
The corporal isn't that crazy.
Onbaşı o kadar deli değil.
They'll discover in Bay City about now... that that drunk they found in my car last night isn't me... and DeGarmot will go crazy.
Bay City'dekiler dün gece arabamda buldukları sarhoşun ben olmadığımı anlamıştır. DeGarmot çılgına dönecektir.
Well - Well, that's crazy, isn't it?
- Ee bu tam bir delilik, değil mi?
I don't know what's in their crazy heads or what their scheme is... but killing me right away isn't part of it, or they'd have done that by now.
Kafalarından ne geçiyor ya da ne planlıyorlar bilmiyorum. Ama beni öldürmek isteselerdi, çoktan öldürmüşlerdi.
- Isn't that crazy?
- Çılgınca değil mi?
Isn't that crazy?
İnanası gelmiyor, değil mi?
Sorry, Patricia. It isn't that I don't love you but she needs to get a little crazy.
Bağışla, Patricia seni sevmediğimden değil ama Holly'nin biraz dağıtması gerek.
Isn't that crazy?
Delice, değil mi?
Isn't that crazy?
Korkunç bir şey, değil mi?
That's the crazy buck from New Rochelle, isn't it?
Bu New Rochelle'li şu deli herif değil mi?
Isn't that crazy.
Çılgıncaydı!
Go tell Ahmed that his brother Sadam isn't crazy.
... kardeşi Sadam daha kafayı yemedi!
I know, I mean, at a time like this, Isn't that crazy?
Bu çılgınca mı?
Isn't that crazy?
Ne garip, değil mi?
This is just too crazy to believe. And if that isn't enough.
Buna inanmak çılgınlık.
That's crazy! I know, but there just isn't any other way.
Biliyorum ama başka yolu yok.
Isn't that crazy enough?
Bu yeterince deli değil mi?
Third graders voting crazy isn't the same as an adult seeing a unicorn. - That wasn't my point.
Üçüncü sınıfta çılgınca oylama yapılması, bir adamın, tek boynuzlu at görmesiyle aynı şey değil.
Isn't that crazy?
Bu çılgınca bir şey mi?
That's crazy, isn't it?
Delice değil mi?
Isn't it true, in one of those readings of yours when you were doing your ESP, you told Valerie Barksdale that Donnie was an insecure redneck and he wasn't really crazy enough to kill anybody?
Bundan birkaç hafta önce, ne kadar doğru bilmiyorum ama sözde mesleğinizi icra ederken Valerie Barksdale'e Donnie'nin aslında güvensiz biri olduğunu ama birini öldürecek kadar çılgın olmadığını söylediniz mi?
- Isn't it crazy like that?
Ne kadar çıIgınca, değil mi?
Isn't that a bit crazy?
Bu biraz çılgınca değil mi?
She has this crazy notion that she isn't the girl of your dreams.
Senin hayallerindeki kız olmadığını sanıyor.
That's crazy, isn't it?
Çok ilginç, değil mi?
A person can be loving and crazy all at once, that's life, but this isn't just my life now, or yours.
İnsan aynı anda hem sevgi dolu hem de çılgın olabilir, hayat böyle. Ama artık bu sadece benim veya senin hayatın değil.
Well if that's crazy Andy I hope my own insanity isn't far away.
Delilik buysa Andy, umarım akıl sağlığım fazla uzakta değildir.
The crazy bastard I'm looking for isn't that stupid.
Sana kıyağım olsun... araştır bakalım bunu. Vay, vay, vay.
Oh, God. Isn't that crazy?
Tanrım, inanılmaz değil mi?
Look, I don't care what you guys believe, but with all the crazy stuff that goes on in this town, isn't it possible, just possible, that something I don't understand happened here?
Neye inandığınız umurumda değil. Fakat bu kasabada olan biten bunca çılgınca şeyden sonra, benim anlamadığım bir şey olmasının hiç mi ihtimali yok?
Isn't that crazy?
Delice değil mi?
To let somebody I will kill tommorow hold me, isn't that crazy?
Yarın öldüreceğim kişinin bana sarılmasına izin vermek, delice değil mi?
Isn't that crazy?
Sence de saçma değil mi?
Isn't that crazy?
Çok saçma değil mi?
Even Vince isn't that crazy.
- Vince bile o kadar deli değil.
He's my boyfriend! Isn't that crazy?
O benim erkek arkadaşım, çılgınca değil mi?
Call me crazy, but a guy that belongs to a group called CACA, smears horse pucky on a government building, - isn't making death threats.
Bana deli diyebilirsiniz ama KAKA adlı bir grup üyesinin hükümet binasını at pisliğine bulaması ölüm tehdidine benzemiyor.
And I started you off, isn't that crazy?
Ve bunu ben başlattım. Çılgınca, değil mi?
I'd call that pretty crazy, isn't it?
Çılgınca değil mi?
Isn't it interesting that religious behavior is so close to being crazy, we can't tell them apart.
Dindar davranışların deliliğin sınırında olması çok ilginç değil mi? Birbirinden ayırt edemiyoruz.
Isn't that crazy?
Çılgınca, değil mi?
I mean, isn't that crazy.
Demek istediğim, manyakça değil mi.
Listen, this isn't really part of my job, but he's worried that you think he's crazy.
Dinleyin... Gerçekte bu işimin bir parçası değil, fakat galiba, onun bir kaçık olduğunu düşünüyorsunuz.
Isn't that crazy?
Basından gerçek referanslar.
Isn't that crazy?
Çılgınca değil mi?
Um, isn't that the crazy person's drug?
Um, şu deliler için kullanılan ilaçlardan değil mi?
I felt something so strong that it made me wonder about everything you've been saying isn't as crazy as what everyone thought.
O kadar güçlü şeyler hissettim ki söyleyip durduğun şeylerin herkesin düşündüğü kadar saçma şeyler olup olmadığından şüphelenmeye başladım
Well, that crazy Cupid is just full of surprises, isn't he?
Şu çılgın aşk perisi sürprizlerle dolu, değil mi?
even rose isn't that crazy.
Rose bile o kadar delirmiş olamaz.
Isn't that crazy?
Bu çok çılgınca, değil mi?
There isn't a court in the state that would be crazy enough to grant them a revote.
Eyaletteki hiçbir mahkeme onlara yeniden sayım hakkı verecek kadar deli değil.
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31