Isn't that exciting Çeviri Türkçe
73 parallel translation
I've been spending all my time with a woman who apparently isn't even that exciting?
Çekici bir kadın bile olmadığın halde seninle oynaştım mı?
Isn't that exciting?
Ne güzel değil mi?
Isn't that exciting?
Ne harika, değil mi?
Ooh, isn't that exciting?
Ooh, Heyecan verici, değil mi?
Isn't that exciting?
Çok heyecan verici, değil mi?
I suppose in a way that's what makes it exciting, isn't it?
Sanırım bir şekilde heyecanlandırıyor, değil mi?
Our sexual relationship also isn't that exciting anymore.
Aramızdaki sex eskisi gibi heyacan verici değil artık.
- Isn't that exciting?
- Çok heyecan verici değil mi?
Isn't that exciting?
Harika değil mi?
Isn't that exciting?
Heyecanlı değil mi?
Why, isn't that exciting'?
Bu heyecan verici değil mi?
Isn't that exciting?
Heyecan verici değil mi?
Isn't that exciting?
Yeni Buz Deliği kızı benim.
Isn't that an exciting prospect?
Hoş bir bakış açısı değil mi?
Isn't that exciting?
Harita için bizi öldürmek istiyorlar.
My job isn't that exciting, my kids don't call me as often as I'd like.
İşim heyecanlı değil, çocuklarım beni istediğim sıklıkta aramıyor.
Isn't that exciting? ¡ ¡ Ally McBeal Season 3 Á ¦ 20È Hope And Glory
Heyecan verici değil mi? Ally McBeal Sezon 3
That is so exciting. Isn't that exciting?
Heyecan verici, değil mi?
Isn't that exciting, children?
Heyecan verici, değil mi?
Isn't that exciting?
Heyecan verici, değil mi?
Isn't that exciting?
Sence de harika değil mi?
I know. Isn't that exciting!
Bu heyecan verici değil mi.
Well, isn't it true that scout ants, such as myself lead an exciting life of adventure and intrigue.
Benim gibi gözcü karıncaların, macera ve entrika dolu heyecanlı bir hayat sürdükleri doğru değil mi?
In that case, it isn't really exciting unless you're guilty.
Bu durumda, suçlu değilseniz pek heyecanlı olmuyor.
Isn't that exciting?
Heyecanlandırıcı değil mi?
This job isn't that exciting.
Bu iş o kadar da ilginç değil.
He's still at that math conference, and he said it really isn't all that exciting.
Kendisi hala konferansta, ve hiç de heyecanlı olmadığını söylüyor.
- Isn't that exciting?
- Ne heyecanlı, değil mi?
- Isn't that exciting?
Ne heyecan verici, değil mi?
Your coming here is one of the most exciting things that's ever happened, isn't it, Jane?
Buraya gelmeniz, yaşadığımız en heyecanlı olaylardan, değil mi Jane?
It's so exciting that she's chosen to come and live here, isn't it?
Burada yaşamayı seçmesi çok heyecan verici değil mi?
Isn't that so exciting?
Bu çok heyecanlı değil mi?
Isn't that exciting?
Heyacan verici değil mi?
I'm not saying that this is gonna be easy for me, but isn't that what kind of makes it exciting?
Bunun benim için de kolay olacağını söylemiyorum ama bu heyecan verici olur, değil mi?
I know that you can pretty much write your own ticket as far as assignments are concerned, but there isn't a more exciting mission out there.
İstediğin yere atanabileceğini biliyorum. Ama bundan daha heyecanlı bir görev olamaz.
- Isn't that exciting?
- Çok heyecanlı değil mi?
Isn't that so exciting?
Çok heyecanlı, değil m?
- Isn't that exciting?
- Heyecanlı, değil mi?
Isn't that an exciting story?
Heyecanlı bir hikaye değil mi?
Really? Well, isn't that exciting.
Ne kadar heyecanlı.
Isn't that exciting?
Ne kadar heyecanlı, değil mi?
That's... it's exciting, isn't it?
Bu... heyecan verici, değil mi?
Yeah, but that's supposed to be the exciting part, isn't it?
Evet ama bunun heyecan verici yanı da bu, değil mi?
Isn't that exciting.
Bu hiç heyecan verici değil.
Isn't that exciting?
Heyecanlı, değil mi?
- Well, that's exciting, isn't it? - Um...
Çok heyecan verici, değil mi?
Oh, Andy, isn't there any part of you under that stiff-collared shirt that wants to invest in something exciting?
Oh, Andy, dik yakalı gömleğinin altında bir parçan ilginç bir şey için yatırım yapmak istemiyor mu hiç?
Isn't that exciting?
İlginç, değil mi?
Isn't that exciting?
Çok heyecan verici değil mi?
Isn't that exciting?
- Çok heyecanlı, değil mi?
This big, beautiful, exciting thing that you created. It's a dream, isn't it?
yarattığın şey, büyük, güzel heycan verici birşey bu bir rüya değil mi?
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31