Isn't that nice Çeviri Türkçe
549 parallel translation
Oh, isn't that nice?
Aman, ne güzel...
No, it isn't nice to be told things like that.
Evet, insana böyle şeyler söylenmesi hiç hoş değil.
- Very nice? - That's what you expect, isn't it?
- Çok iyi davranacaksın, değil mi?
Isn't that nice?
Ne hoş değil mi?
- Well, that's very nice of him, isn't it?
- Çok nazikçe, değil mi? - Beyler.
Well, isn't that nice?
Pekala, çok güzel!
- Nice chap, that Toresen, isn't he?
- Şu Toresen iyi adam, değil mi?
Well, isn't that nice.
Bu ne kadar hoş.
Isn't it a shame, Reverend, that this nice family should be hatching a cuckoo?
Ne yazık, değil mi peder, böyle tatlı bir ailenin bir deliyle uğraşmak zorunda olması?
That isn't a very nice thing to say, Captain.
Söylediğiniz hiç hoş değil, Yüzbaşı.
Nice about your brother Harry and Ruth, isn't it? Oh, yeah, yeah, that's all right.
- Harry ve Ruth'un olayı çok hoş.
- Oh, isn't that nice?
- Ah, ne kadar güzel değil mi?
Isn't that nice?
Güzel haber, değil mi?
Isn't that nice of Joe? He doesn't even know you.
Joe verdi, oysa seni tanımıyor bile.
Isn't that nice?
Ne güzel değil mi?
- This is your boat, isn't it? We're fixing it up for you. That's nice, but...
- Evet, ama ödeyecek param yok.
Isn't that nice?
Ne güzel, değil mi?
Isn't that nice?
Ne hoş, değil mi?
Isn't that nice.
Ne iyi değil mi?
That's a very nice expression, isn't it?
Çok hoş bir ifade, değil mi?
- That's a nice place to leave it, isn't it?
- Duracak yer mi orası? - Kusura bakma.
Well, isn't that nice of you.
Ne kadar da düşüncelisin.
Isn't that nice?
Bu hoş, değil mi?
- Isn't that nice?
- Aman ne hoş!
Isn't that nice?
Güzel değil mi?
That isn't nice.
Bu hoş bir şey değil.
Isn't that nice.
Ne güzel. Şuna bakın.
Isn't that nice?
- İyi değil mi?
Like,'Nice day, isn't it? ''I'm sure, yes.'Or something like that.
"Ne güzel bir gün."
That's nice, honey... but Aunt Monica isn't going to die or go away for a long time.
Bu çok güzel tatlım ama Monica Teyzen uzunca bir süre ölecek veya gidecek gibi görünmüyor.
- Isn't that nice?
- Harika, değil mi?
That's nice, isn't it, George?
Bu güzel, değil mi George?
Isn't that nice.
Ne güzel değil mi?
Isn't that nice?
Hoş değil mi?
Isn't that nice?
Ne güzel?
That isn't nice.
Bu hos olmaz.
He was nice about it, but he said most of the people want to get home. Isn't that silly?
Hoş karşıladı ama insanların evlerine gitmek istediklerini söyledi.
- Now, isn't that nice, Sidney?
- Hoş değil mi, Sidney?
Well, that's nice, isn't it?
Şey, güzel, değil mi?
Isn't it nice that it was such a fine day for the coronation?
Tören günü havanın bu kadar güzel olması ne hoş.
That isn't very nice.
Hiç'te hoş değil!
Isn't that nice?
Hoş, değil mi?
Hey, that's pretty nice, isn't it?
Hey, burası çok güzelmiş.
Isn't that nice.
Gözün aydın.
Now, dear, that isn't a very nice thing to say.
Tatlım, böyle konuşmak hiç hoş değil.
Isn't that nice...
Güzel değil mi?
Yeah, isn't that nice...
Ne güzel, değil mi?
Isn't that nice?
Çok hoş, değil mi?
- That isn't nice a bit!
- Davranışınız hiç hoş değil!
Isn't that nice.
Morticia, nişancılığın harika.
Now, isn't that nice?
Şimdi, bu hoş değil mi?
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that something 73
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that something 73