It's been too long Çeviri Türkçe
519 parallel translation
It's been a long year, too.
Hem de çok uzun bir yıl.
Well, it's been too long, anyway.
Uzun zaman oldu, boş ver. Bilmiyorum.
And if it's against the law to manufacture fireworks without a licence I guess we're guilty of that, too, because we've been doing it a long time.
Ve izinsiz maytap üretmek kanunlara karşı gelmekse... sanırım bu konuda da suçluyuz, zira uzun zamandır bunu yapıyoruz.
I've been here too long already. It's too much trouble for you
Zaten kalışımı yeteri kadar uzattım.
- It's been too long, Monsieur Dann! Not since the night you left the villa.
Köşkten ayrıldığınız geceden beri.
It's been lonesome too long.
Çok fazla ıssız kaldı.
The blues are because you're getting fat or maybe it's been raining too long.
Kilo almaya başladığın ya da yağmurun hiç dinmediği günler mavidir.
Miss Wright, it has been much too long since we could enjoy a lady's presence.
Bayan Wright, aramıza bir hanımefendi katılmayalı çok uzun zaman oldu.
It's really been much too long.
Gerçekten çok uzun zaman oldu.
He's been in the sun too long. Look, it was only a joke.
Sadece bir şakaydı.
I've been bottling it up inside me too long... and there's no point in hiding it anymore.
Çok uzun zamandır bastırıyorum ama artık saklamanın manası yok.
It's been too long.
Ne kadar oldu?
It's been too long.
Epey zaman oldu.
It's been too long since I've had company.
Bir dostu göreli uzun zaman geçti.
I can see it's been a long day for you too.
- Sizin için de çok uzun bir gün olduğunu görüyorum.
It's been too long.
Çok uzattın, Lowell.
It's as if, beneath the surface of your calm and reassuring history, the good little boy, as if, running beneath the obvious, too obvious, signs of growth and maturity - scribbled graffiti on bathroom doors, certificates, long trousers, the first cigarette, sting of the first shave, alcohol, the key left under the mat for your Saturday night outings, losing your virginity, the baptism of air, the baptism of fire - as if another thread had always been running, ever present but always held at bay, and which is now weaving the familiar fabric of your rediscovered existence, the bare backdrop of your abandoned life, veiled images of this revealed truth,
Sanki o sakin ve güven verici, uslu bir çocuk olduğun geçmişinde o bariz büyüme ve olgunlaşma belirtilerinde, yani tuvalet kapılarına çizdiğin resimlerde diplomalarda, uzun pantolonlarda, ilk sigarada usturayla ilk temasta, alkolde Cumartesi geceleri için paspasın altına bırakılan anahtarda bekaretini kaybedişinde, ilk uçuşunda, ilk savaşında sanki orada olan ama sıkı sıkı tutulan şimdi de baştan keşfettiğin hayatının halısını dokuyan, terkedilmiş hayatının temellerini kuran bir iplik tutuluyordu hep :
- It's been too long
- Çok uzun zaman olmuştu.
Been too long in this place and it's time to go.
Burada çok kaldık, artık gitme vakti.
"allow it to keep its leadership in the drive to remake this sinful world in God's own image." See, we've been underground too long.
Anlayacağın çok uzun süredir yer altındayız.
Oh, it's been too long, too long.
Çok uzun zaman oldu, çok çok uzun.
- He doesn't mean it. - He's been too long in the East.
Suriye, Romalı bir çocuğun büyütüleceği yer değil.
It's been too long.
Çok bekledim.
- Oh, Wayne, it's been too long.
Wayne, çok uzun zaman oldu. - Evet, kesinlikle öyle.
It's been too long.
Çok zaman geçti.
It's been going on too long. It's a full-time job, looking the other way.
Aslına bakarsan, bu Tam günlük iş.
You know, it's been too long.
Biliyorsun, çok uzun zaman oldu.
Actually, it's been too late for a long time.
Aslında, uzun zamandır çok geç.
It hasn't been there too long.
Geleli çok olmamış.
It's already been too long.
Çok uzun zaman oldu.
- Sophie, my dear, it's been far too long.
- Sophie, hayatım, uzun zaman oldu.
It's like you, airhead... been puttin'out too long.
- Senin gibi dangalak. - Ateşini söndürmeyeli çok oldu.
No, it's been there too long, Face.
Hayır, orada uzun süre kaldı Face.
A Marine gets it after he's been in the shit too long.
Uzun süre bok çukurunda kalan denizcilerde olur.
I know it's too much to ask, but he's been in love with her for a long time.
Biliyorum çok şey istiyorum, ama uzun zamandır ona âşık.
- It's been too long since last time.
Uzun zaman oldu.
It's been too long.
Çok uzun zaman oldu.
- It's been too long.
- Uzun zaman oldu.
It's been a long time for me, too.
Benim için de öyle.
It's been too long.
Uzun zaman oldu tabi.
It's been so long, too many days.
Çok uzun zaman oldu.
It's been too long since you've seen him.
Onu görmeyeli zaten uzun zaman olmuştur.
It's been too long. Do it!
Çok uzun bir zaman oldu.
It's been far too long.
Uzun zaman oldu.
It's been dead for too long Try something fresher
Çok zaman olmuş öleli Daha taze bir şey dene
It's Been Left Untreated For Far Too Long.
Çok uzun zamandır tedavi edilmemiş.
- It's been too long.
- Çok uzun zaman oldu.
It's been too long since we shared a real brotherly meal.
Kardeş kardeşe birlikte yemek yemeyeli uzun zaman oldu.
It's been too long time.
Çok uzun zaman oldu.
It's been too long.
Uzun zaman oldu.
If you can't remember, then it's been too long.
Eğer hatırlamıyorsan çok olmuştur.
it's been so long 173
it's been a while 672
it's been a long day 229
it's been a pleasure 97
it's been a long time 584
it's been forever 36
it's been a long time coming 29
it's been awhile 61
it's been a year 51
it's been ages 82
it's been a while 672
it's been a long day 229
it's been a pleasure 97
it's been a long time 584
it's been forever 36
it's been a long time coming 29
it's been awhile 61
it's been a year 51
it's been ages 82