English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / It's so funny

It's so funny Çeviri Türkçe

656 parallel translation
It's so funny!
Çok komik!
Daddy, listen to this, it's so funny.
Baba, şunu bir dinle, çok eğlenceli.
It's all so very funny.
Her şey çok komik.
Well, what's so funny about it, I'd like to know.
O kadar komik olan ne, bilmek isterim.
What's so funny about it?
- Nesi tuhaf bunun?
What's so funny about it?
Komik olan ne mi?
It's funny that you've taken it so much harder.
Şurası komik ki ; sen bundan çok daha fazla etkilendin.
It's funny it should strike so cold in here after such a warm day. - Oh, law.
Böyle sıcak bir günden sonra soğuk gelmesi garip.
It's funny I remember those days so clearly and... everything since is just a blur.
Ne tuhaf. O günleri öyle iyi hatırlıyorum ki. Ama ondan sonraki her şey bulanık.
She may be funny some ways, but she wouldn't do nothing wrong, so I'd like it if you didn't talk to people like it was.
Bazı açılardan tuhaf olabilir ama yanlış bir şey yapmaz. O yüzden insanlarla yanlış bir şey yapmış gibi konuşmanızı istemiyorum.
- What's so funny about it?
- Komik olan ne?
So you think it's funny?
Bunun komik olduğunu mu düşünüyorsun?
So what of it? That funny little woman with a face like a scrubbed kitchen floor.
Fırçalanmış mutfak zeminine benzeyen suratıyla şu komik kadıncık.
So it's not funny. I'm no Jack Benny.
Ben Jack Benny değilim.
What's so funny about it?
Komik olan ne?
I don't think it's so funny.
Bence hiç komik değil.
But it's so funny.
Ama çok eğlenceli.
Sometimes it's not so funny.
Bazen hiç de komik değildir.
It's not going to seem so funny tomorrow night.
Yarın gece bu kadar komik görünmeyecek.
So do I. That's funny, ain't it?
Çok garip, değil mi?
- I don't think it's so funny.
- Bence pek komik değildi.
It's funny. Funny how we got to be so friendly in one afternoon.
Bir gün içinde bu kadar samimi olmamız ne ilginç.
That's what makes it so funny that it always seems to happen to you.
Ama nedense hep senin başına geliyor.
In some funny way, you always thought that if I had anything of my own, it took away from you somehow, so I couldn't have it.
Garip bir biçimde, hep, kendime ait bir şeyim olsaydı, senden alınmış olduğunu, böylece ona sahip olamayacağımı düşündüm
What's so funny about it?
Neden o kadar tuhaf olsun?
It's so funny.
Bilmiyorum.
He's so funny that matter would be funny too if he jamed it.
Aşırı matrak! Yaptığı her işi komediye çeviriyor.
All the girls leaving, it's all so funny. Come along.
Kızlar gidiyor, ne kadar komik, değil mi?
But it's so funny, though, sometimes you'd never believe it, they call me Katharine, I don't even know it's my own name, I forget to answer.
Bazen bana Katharine derler, üzerime alınmam!
But it's so funny, I tell you, when they call me Katharine, lots of times I can't tell the difference and I don't answer.
Bana Katharine dediklerinde üzerime alınmam.
- What's so funny about it?
- Bunun neresi komik? - Hiç.
It's a funny thing, Humbert, but John and I, we first met at a dance and I was sort of sitting it out, so he just sat it out, too.
Çok tuhaf Humbert, ama John'la ben ilk kez bir dansta tanıştık. Ben öylece kenarda oturuyordum, o da benimle kenarda oturdu.
Well, no, it's not so funny.
Şey, garip filan değil.
I just want to say, sir... that like you, I don't find it funny to sleep on a tomb... when it's so easy to open it and sleep inside.
Sadece şunu söylemek istiyorum, bayım ben de sizin gibi, girip içinde uyumak daha kolayken bir anıtın önünde uyumayı hiç komik bulmuyorum.
Louis is so straight it's not funny.
Louis o kadar dürüsttür ki.
So am I, but it's a funny thing.
Ben de öyleyim ama bu çok komik.
Not exactly funny, it's just that you're so different from your son.
Komik değil de, konu şu ki, oğlunuzdan çok farklısınız.
It's funny. When the light hits you a certain way you're so handsome.
- Çok tuhaf, ışık yüzüne belli bir yönden geldiğinde çok yakışıklı oluyorsun.
Funny it's so hard to identify her
Kızı teşhis etmekte zorlanmamız çok tuhaf.
It's not so simple for me. Not so funny, either.
Benim için bu ne o kadar basit, ne de o kadar eğlendirici.
Shall I say it's funny, so you can say it's sad?
Eğlenceli olduğunu mu söylemeliyim, böylece "can sıkıcı" diyebilesiniz?
Or shall I say it's sad so you can say it's funny?
Yoksa can sıkıcı mı demeliyim, siz de "eğlenceli" diyebilesiniz.
What's so funny about it, Count?
Bunun neresi komik, Kont?
He played a bishop and it's so funny when I think about my mum and a bishop.
Bir psikoposu canlandırdı ve annemle bir psikoposu düşünmek çok komikti.
It's funny I can't even picture what she looks like Are we really so different?
Tuhaf. Onun neye benzediğini gözümün önüne bile getiremiyorum. Biz gerçekten çok farklı mıyız?
It's a funny, dirty little job, so shoot me in the leg.
Çok garip ve kirli bir işim var. Ne yapalım, kabul ediyorum.
It's so funny.
Çok tuhaf.
- So he thinks it's funny. Listen. He's a sadist.
- Dinle Azad, bu adamın şakası yok, sadistin teki.
But for me, it's not so funny.
Ama benim için o kadar komik değil.
If so, it's funny to your friend only.
Eğer öyleyse, sadece arkadaşın güler.
It's so funny looking at the way we used to look.
Üzerimizdeki kıyafetlere bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]