It's the same Çeviri Türkçe
12,789 parallel translation
- It's the same bullshit.
- Aynı palavralar.
So, it's the same.
Yani, aynı.
It's the same?
Aynı mı?
It's the same spot where we've seen from the first map.
İlk harita gördüğümüz yerin aynısı.
It's not the same.
Aynı şey değil.
It's how I got my M.D. and Ph.D. at the same time.
Doktoramı ve uzmanlığımı aynı anda bu sayede aldım.
It's just the same door we came in from.
Girdiğimiz kapının aynısı.
It's basically, like, we're both using the same science.
Teknik olarak o da, biz de aynı bilimi kullanıyoruz.
But, exactly. It's the same thing with me and Lucy.
Ama ben ve Lucy ile aynı konu.
Like, it's the same old story. It's always my fault, like I'm making her wear a colostomy bag.
Her şey benim hatam, sanki kolostomi torbasını ona ben taktım.
It's not the same thing.
Bu aynı şey değil.
And I guess it's just a coincidence that your camera uses the exact same kind of tape that you found.
Sanırım sizin kameranın bulduğuz kaset ile aynısını kullanması da tesadüf.
It's the same with all those kids.
O çocukların hepsi böyle.
It's not the same.
Tamam, aynı şey değil.
- It's not the same!
- Aynı şey değil!
Do you think it's the same people who beat you?
Seni dövenlerle onu dövenlerin aynı kişiler mi olduğunu düşünüyorsun?
It's the perfect opportunity to oust your competitors and at the same time clean your party's image.
Partinizin imajını düzeltmek ve rakiplerinize karşı öne geçmek için mükemmel fırsat.
What, are you kidding? It's always the same thing.
Dalga mı geçiyorsun?
It's the same thing every weekend, no wonder every day seems the same.
Hafta sonu da aynı, neden her günün aynı geçtiğine hiç şaşmamalı.
You ever notice that all old Jewish people have the same face even when they're saying something positive? " It's gorgeous outside.
Hiç yaşlı Yahudi halkının aynı yüze sahip olduğunu fark ettiniz mi pozitif bir şeyler söylediklerinde bile? "Dışarısı muhteşem".
So whether I'm designing a collection or creating a character, it's all the same, right?
Bir koleksiyon tasarlamak da ya da bir karakter yaratmak da temelde aynı şey değil mi?
It's the same guy.
Aynı adam.
It's the same fruit sitting on the plates in front of you.
Aynı meyve oturma bulunuyor Önünüzdeki kalıplarda.
It's our only choice, we're gonna find a soft shoal and we'll lay'er up, slow the water that's comin'in, stay in the same spot, we'll blow the whistle,
Tek şansımız bu. Sığ bir yer bulup karaya oturtacağız. İçeri giren suyu yavaşlatır, aynı noktada kalır, düdüğü çalarız.
It's the same man.
- Hepsinde aynı adam var.
It's like the same thing that the d.A. Uses... For undercover drug busts.
Uyuşturucu kaçakçılarını arasına sızan gizli ajanların kullandığı cinsten.
It's the same shit.
Hepsi, aynı bokun soyu.
- Same thing, it's not the same thing.
- Aynı şey değil.
Are you sure it's the same?
- Aynısı olduğuna emin misiniz?
It's probably the same person who wrote three years ago.
Muhtemelen 3 sene önce ona mektup yazan kişi gönderdi.
I don't understand. It's all part of the same game.
- Hepsi aynı oyunun parçası.
It's not easy for me to admit that I've been standing in the same place for 18 years!
18 senedir aynı yerde durduğumu itiraf etmek benim için kolay değil!
One minute you were there running everything and everyone, and the next, well, it's, uh, just not the same.
Bir ara orada her şeyi ve herkesi yönetirken bir anda her şey değişiverdi.
It's always the same.
Her zaman aynıydı.
- Blue, you know, it's not gonna be the same around here without ya.
- Mavi, biliyorsun, olmayacak Aynısı senin burada olmadan burada.
It's the same shot every time!
Her defasında aynı vuruş.
But it's the same thing that you're saying with the performing arts.
Ama söylediğinin aynısı sahne sanatları için de geçerli.
But it's just a matter of taking different stickers and putting them on the very same bikes.
Olay, farklı etiketleri aynı bisikletlere yapıştırmaktan ibaret.
It's the same woman from the hospital.
Yine hastanedeki kadın.
It's the same one each time.
Her seferinde aynı video.
It's both comforting and terrifying at the same time.
Aynı anda hem huzur hem dehşet verici bir his.
So we thought it was only fitting that we do the same thing - to the person who did it to us.
Bunu bize yapana aynısını yapmak uygun düşer diye düşündük.
But at the same time, they know it's what I want and deserve.
Ama aynı zamanda, istediğim ve hak ettiğim şeyin bu olduğunu biliyorlar.
He said it just wasn't, like, the same thing that we do.
Yaptığımız şeyin aynısı değildi dedi.
And god knows there's a big part of me it feels the same.
Tanrı biliyor ya benim de büyük bir parçam öyle hissediyor.
It's pretty much the same.
Aslında aynı.
It's not the same.
O gün böyle söylememiştiniz.
Whenever Aryan Khanna's name is taken... it'll be in the same breath as Gaurav Chandna
Artık Aryan Khanna'nın ismi anıldığında onunla birlikte Gaurav Chandna'nın ismi de anılacak.
It's the same with these Accords.
Şu antlaşmalarla aynı şey işte.
I mean, it's the same as Wykoff.
Yani Wykoff'la aynı.
If this is going to be another one of your sob stories, then, if it's all the same to you, I'd ratherjust hear it tomorrow.
Bu da o acıklı hikayelerinden biriyse koç ve senin için sakıncası yoksa yarın dinlesem de olur.
it's the same thing 191
it's the same guy 38
it's the same one 21
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the same guy 38
it's the same one 21
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the future 44
it's the right thing to do 157
it's the opposite 59
it's the middle of the night 100
it's the other way around 50
it's the only way 332
it's the least i could do 88
it's the law 146
it's them 347
it's the future 44
it's the right thing to do 157
it's the opposite 59
it's the middle of the night 100
it's the other way around 50
it's the only way 332
it's the least i could do 88
it's the law 146
it's them 347