It's time for a change Çeviri Türkçe
147 parallel translation
I was thinking, maybe- - I don't know, man, maybe it's time for a change.
Düşünüyordum da belki, bilmiyorum, belki de değişikliğin zamanı gelmiştir.
You know, I think that if a person is taught good things for a long time, and if it's done from the heart, anybody, even a very bad man, will change.
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
It's time for a change.
Bir değişiklik yapmanın zamanı.
I think it's probably about time that a Pollock involved himself in the future for a change.
Sanırım artık bir Pollock'ın, kendisini gelecekteki bir değişime dahil etmesinin vakti geldi.
Perhaps it's time for a change.
Bir değişiklik yapmanın zamanı geldi.
I say that it's time for a change.
Bence artık birşeyleri değiştirmenin tam zamanı.
He reckons, my agent that it's time for a change.
Menajerim değişim zamanının geldiğini söylüyor..
It's time for a change.
Değişim zamanı.
So he thought maybe... Maybe it's time for a change, he thought.
Bunun üzerine şöyle düşündü belki de artık değişme vakti gelmişti.
Oh, you know it's time for a reel change.
Oh, makara değiştirme zamanı olduğunu biliyorsun.
Would it be possible for a time traveler to change the course of history in a major way?
Bir zaman yolcusu için bütün tarihin akışını değiştirmek mümkün mü?
- It's time for a change, Megatron.
Benim de çok emeğim geçti.
I say, it's time for a change.
Bence değişme zamanı geldi.
I've been spending a lot of money here and I just think it's time for a change.
Burada çok para harcıyorum... ve bir değişiklik yapma zamanının geldiğini düşünüyorum.
just'cause you feel it's time for a bunch of rednecks... to change somethin'they've been taught since the day they was born.
... sırf sen, bir grup cahilin doğduklarından beri düşündükleri şeyleri değiştirmenin vakti geldiğini hissettin diye.
I shampooed it in a little at a time for gradual change, and now no one knows it's not really my color.
Bir ara biraz şampuanladım, değişiklik olsun diye, şimdi kimse bunun saçımın gerçek rengi olmadığını anlamıyor.
I say it's time for a change!
Ben diyorum ki artık değişim zamanı!
Every time there's an election in this country, whether for mayor president or city council the fact is people are tired of the way it's been and want a change.
Bu ülkede ne zaman bir seçim olsa belediye başkanı ya da devlet başkanı olsun halk yönetimin şimdiki hâlinden sıkılmış, bir değişiklik istiyor oluyor.
Or a signal that it's time to put our differences behind us... and try to build something for a change.
Ya da aranızdaki farklılıkları unutup değişiklik olsun diye yapıcı bir tavır takındığımız izlenimi yaratırsınız.
Well, I think it's time for a change.
- Hayır, hiç tarzım değil. - Bence değişme vaktin geldi.
It's time for a change.
Değişiklik zamanı geldi.
It looks like the plane's on time for a change.
Şansımıza, uçak zamanında geldi.
- Maybe it's time I started climbing in your window for a change, huh?
- Belki de artık yer değiştirip ben senin pencerene tırmanırım ha?
- Maybe it's time for a little impulsive behaviour for change Dawson.
- Değişmek için biraz atılgan olmanın zamanı belki gelmiştir Dawson.
I just think it's time for a change.
Sen çok iyi bir şoförsün.
We've been happy with you in the past, but now we think maybe it's time for a change
Geçmişte senden memnunduk, ama şimdi bir değişim zamanı olduğunu düşünüyoruz.
It's time for a change.
Zaman, değişme zamanı.
- It's time for a change.
- Değişmenin zamanı geldi.
It's time she does something for a change.
Artık bir değişiklik yapması gerektiğini söyler misin?
I think it's time for a little change of pace.
Pekâlâ, çıkar bu salak şeyleri burdan.
- It's just time for a change.
- Değişiklik için tam zamanı.
It's time for a change, get more girls who have merits.
Artık değişim zamanı. Erdem sahibi kızlar gerekli.
You know, maybe it's time for a change of your scenery?
Bence, değişiklik yapma zamanın geldi.
Yes, your father thought it was time for a change, he's on his way into a new area of business
Babanız artık değişiklik yapmanın zamanı geldi diye düşündü. Bir iş için yolu bu tarafa düştü.
Well, if you ask me, I think it's time for a career change.
Hiçbir işte iyi değilim çünkü benim beynim yok. Bana soracak olursan, bence mesleğinin değişme vakti gelmiş.
- What? - It's time for a change of plans.
- Planları değiştirme vaktimiz geldi.
Well, maybe it's time for a change in leadership.
Evet, belki de artık liderin değişmesi gerekiyor.
Maybe it's time for a change.
Belki de bir değişiklik zamanıdır.
Maybe it's time for me to make a change.
Belki de artık bir değişiklik yapmamın zamanı geldi.
Maybe it's time for a change.
Belki de değişiklik zamanıdır.
But corn doggett, boys, it's time for a change!
Ama sallayın gitsin çocuklar, değişiklik yapma vakti geldi!
Seems to me it's about time for a change.
Bana göre artık değişiklik zamanı gelmiş.
Well, maybe it's time for a change.
- Belki de değişim zamanıdr.
It's not a good time for change in my life, Peter.
Bu değişiklik yapmak için uygun bir zaman değil, Peter.
The universe has given me strong hints that it's time for a career change.
Evren, kariyerimi değiştirmem konusunda güçlü sinyaller veriyor.
But it's time for a change, right?
Ama değişiklik zamanı geldi, değil mi?
Maybe it's time for a change.
belki de değişimin zamanıdır.
It's time for a change.
Değişim zamanı artık.
Either way, it's time for a change.
Her iki şekilde de tam değişiklik zamanı.
It's time for a change.
Değişiklik zamanı.
It's time for a change. Look at the small number in this room.
Odada ne kadar az kişiyiz bir baksanıza.