It's time for me to go Çeviri Türkçe
209 parallel translation
I wonder if it's time for me to go see Gong Shil.
Gong Shil'le görüşme vakti geldi mi?
Setting up that motor's the first real fun I've had since I quit business... and it's got me raring to go again for the first time.
O motoru kurmak, işi bıraktığımdan beri beni gerçekten eğlendiren ilk şey oldu ve ilk defa gitmem konusunda bana cesaret verdi.
Your clock thinks it's time for me to go.
Saatin, gitme zamanımın geldiğini söylüyor.
I think it's time for me to go.
Sanırım gitme vaktim geldi.
It's time for me to go home.
Eve gitme zamanım geldi.
It's just a way of killing time until it's all right for me to go home.
Sadece eve gitmek için doğru zaman gelsin diye vakit öldürüyorum.
As a matter of fact, when it's time for me to go... and I may go just like that... I have promised my body to the Columbia Medical Center.
Aslına bakarsan öldüğüm zaman vücudumu Columbia Tıp Merkezi'ne vermeye söz verdim.
I know it's time for me to go.
Gitme zamanımın geldiğini biliyorum.
Either you take me where I want to go, or you can forget where I live, and this time it's for good!
Ya beni istediğim yere götürürsün ya da beni sonsuza dek unutursun!
It's time for me to go.
Benim için gitme vakti.
♪ Heaven is goodbye forever ♪ It's time for me to go
Cennet sonsuza kadar güle güle, benim için gitme zamanı.
It's been agony for me when it was time to go to bed.
İki, üç gündür yatağa giderken bu fikir beni dehşete düşürüyor.
It's time for me to go.
Kalkmam lazım.
It's time for me to go home.
Eve gitme vaktim geldi.
So, after that have happen to me, then, uh, I said to myself, "Now it's time for you to go from Quebec."
Ondan sonra kendi kendime "Artık Quebec'ten ayrılmanın zamanı geldi." dedim.
It's time for me to go.
Benim gitme vaktim geldi.
I think it's time for me to go.
Ben benim gitmek için zaman olduğunu düşünüyorum.
MAN, I GUESS IT'S TIME FOR ME TO GET READY AND GO TO WORK.
Adamım, sanırım hazırlanıp işe gitme vaktim geldi.
- It's time for me to go.
- Gitme vaktim geldi.
I think it's time for me to go.
Sanırım gitme vakti geldi.
It took me a really long time to get her away from that way of thinking, It took me many years, and that`s why it was very hard for me to go into her room and find these books under her bed, knowing you had gotten them.
Onu öyle düşünmekten vazgeçirmem gerçekten çok zamanımı aldı senelerimi aldı, ve bu yüzdendir ki onun odasında, yatağının altında senin ona temin ettiğin bu kitapları bulmak benim çok zoruma gidiyor
Well, Miss Celie, I do believe it's time for me to go.
Artık buradan gitme zamanım geldi, Bayan Celie.
I think it's time for me to go.
Sanırım gitsem iyi olur.
I took four days off, so it's about time for me to go back.
Dört gün izin almıştım, dönme zamanım geldi sayılır.
Yeah, Lady Francis.... I think it's about time for me to go home.
Evet, Lady Francis sanırım, eve dönmemin zamanı geldi.
I think it's time for me to go.
- Sanırım artık gitme zamanım geldi.
It's time for me to go.
Gitme zamanım gelmiş.
Then it's time for me to go.
O zaman gitme zamanı geldi demektir.
But I really feel like it's time for me to go home now.
Ama artık eve dönmem gerektiğini düşünüyorum.
If the cuckoo is Baptistin, it's time for me to go!
Eğer guguk kuşu Babtistin'se, benim için gitme vaktidir.
Well, then it's time for me to go.
O zaman gitme vaktim gelmiş.
Now that it's time to go, he's showing his love for me.
Gitmesi için zaman oldugu düsünülürse, benim icin ona sevgini göster.
It's time for me to go.
Karımı bulmam gerekiyor.
I think it's time for me to go get a lawyer.
Sanırım gidip bir avukat tutma vaktim geldi.
It's time for me to go my separate way.
Benim kendi yoluma gitme zamanım geldi.
I'm serving time for that right now. I still got a ways to go, and, uh... I guess it's like God is paying- - making me pay for my sins.
Tanrı bana günahlarımın cezasını ödetiyor.
It's time for me to go.
Artık gitmeliyim.
I believe it's time for me to go and reap my reward.
Sanırım benim gidip ödülümü toplama zamanım geldi.
It's time for me to go.
Ben buradan gidiyorum.
It's time for me to go.
Gitme zamanım geldi.
I gotta head off to the, uh... It's time for me to go... you know...
Ben şeye gidiyorum- - Şey vakti geldi.
It's time for me to go to London and get a dealer.
Londra'ya gidip bir tüccar bulma zamanı.
I think it's time for me to go.
Gitme zamanım gelmiş galiba.
It's time, buddy. It's time for me to go now.
Evet, benim gitmem gerekiyor.
It's time for me to go now, George!
Benim gitmem gerekiyor, George!
It's almost time for me to go.
Benim gitme vaktim neredeyse gelmiş, bebeğim.
It's not that I don't want you to go off and realize your dreams, Joey because I do, but for the first time I felt like it wasn't me that was holding you back from them.
Gidip hayallerini gerçekleştirmeni istemediğimden değil, Joey. Ama ilk defa olarak seni hayallerinden uzak tutanın ben olamadığımı hissettim.
Listen, I know it's hard for you to believe me, but I like spending time with you, and I mean it. I won't go.
Dinle, biliyorum bana inanman zor ama seninle zaman geçirmeyi seviyorum ve bunda ciddiyim.
It's time for me to go.
Artık buralardan gitme zamanı geldi.
It's time for me to go.
Ayrılma vakti.
It's time for me to go.
Gitme vakti geldi.