It comes to Çeviri Türkçe
8,003 parallel translation
But you don't know anything when it comes to Kilgrave.
Ama konu Kilgrave olunca hiçbir şey bilmiyorsun.
She says when it comes to computers, you're hopeless.
İş bilgisayarlara gelince çaresiz vaka olduğunu söylemişti.
But I think you have a blind spot when it comes to how you view your command.
Fakat bence bu konuda kör noktan var.
Well, you and I differ when it comes to the importance of things.
İkimiz önemli şeyler konusunda fikir ayrılığı yaşıyoruz.
When it comes to police matters, I go with my gut.
ış polisliğe gelince, içimdeki sesi dinlerim.
I'm sort of a cosmo man myself when it comes to a club, right?
İş kulübe geldi mi tam kahramanımdır.
Even when it comes to viruses, he's an ideal host.
İş virüslere geldiği zaman bile, ideal bir garson.
Jessica, everyone knows you have a blind spot when it comes to gay people.
Jessica, iş gaylere geldiği zaman kör bir noktan olduğunu herkes bilir.
Everybody knows you have a blind spot when it comes to love.
Herkes konu âşka gelince kör noktan olduğunu bilir.
Now, I know men in your industry aren't particularly versed when it comes to women, but when one's looking at you the way my sister's eyeballing you right now, means she wants you to leave.
Senin işindeki erkekler iş kadınlarla iletişime gelince pek iyi değillerdir ama sana birisi şu an kız kardeşimin baktığı gibi bakıyorsa, bu git anlamına gelir.
You really lose sight of everything when it comes to family.
Ailen söz konusu olunca gözün gerçekten hiçbir şey görmüyor.
I've lived in your house long enough to know when it comes to politics, you're a businessman.
İş politikaya geldiği zaman işadamı olduğunuzu bilecek kadar bu evde yaşadım.
No, not when it comes to bauerschwein - with blood on their hands.
Hayır, özellikle de konu eli kanlı Bauerschweinlar olunca!
Another thing you should know is I have a very specific face blindness when it comes to ex-girlfriends of my buddies, so I'll be forgetting who you are in three, two, one.
Dostlarımın eski sevgililerine özgü yüz unutkanlığına sahibimdir. Bu yüzden seni unutmama üç, iki, bir. N'aber?
A friend of mine told me, when it comes to love, you have your windows in life, and you got to take advantage of them while they're there.
Bir arkadaşım şöyle demişti. Konu aşksa, hayat sana bazı fırsatlar verir ve bu fırsatları kaçmadan değerlendirmelisin.
I'm just trying to raise my standards when it comes to men.
Erkekler konusunda çıtamı yükseltmeye çalışıyorum.
With me, it's only one rule when it comes to men.
Konu erkekler olunca tek bir kuralım var.
When it comes to platonic dates, I'm your man.
Platonik randevu lazımsa geleceğiniz adam benim.
But you'll never win with your son when it comes to his mother.
Ama söz konusu annesi olduğunda oğlunu asla kazanamazsın.
Oh, hell, when it comes to ribs, I make'em every which way I can.
Oh, iş kaburgaya gelince yapabildiğim her türlüsünü yaparım.
Oh, no, baby, when it comes to our love, money is no object.
Hayır bebeğim, konu aramızdaki aşka gelince para mesele değil.
And when we come back, our own Keith Bradshaw has a special report on which Southern California restaurants aren't making the grade when it comes to serving sanitary meals.
Ve döndüğümüzde Keith Bradshaw'ın hangi Güney Kaliforniya restoranlarında en az hijyenik yemek servis ediliyor konulu özel haberine bakacağız.
We're on the same page when it comes to dead kids.
Mesele çocuklar oldu mu aynı taraftayız.
Except when it comes to you, it seems.
Sen söz konusu olduğunda hariç ama.
You lack imagination, Minister, when it comes to producing results.
İş sonuç almaya gelince hayal gücünüzü kaybediyorsunuz Bakan.
- Because you have such a great track record when it comes to trust?
- Bana güvenmelisin. - Konu güvene gelince sabıkan çok iyi zaten.
When it comes to Russian rockets, I'm all thumbs.
Mesele Rus roketleriyse beceriksizin tekiyimdir.
He won't be able to say no, will he, if it comes from you?
Sen söylersen hayır demez, değil mi?
If it comes back, you all have my permission to shoot it on sight.
Geri gelirse direkt vurma izni veriyorum.
We need to plug that spigot before something else comes out of it.
Vadi iyice dolmadan vanayı kapatmamız lazım.
Hey, Mister, you want to wear the stethoscope, it comes with responsibility.
Bayım, eğer stetoskop kullanmak istiyorsan sorumluluk almalısın.
If your brother comes back and seems to say that you've taken his kingdom, taken his place, it's because he wants you to become the king he would have been.
Eğer kardeşiniz geri geldiyse ve krallığını, tahtını aldığınızı söylüyorsa... Kendi olacağı gibi bir kral olmanızı istediği içindir.
# When it comes down to it, shit, I'm still a kid
# When it comes down to it, shit, I'm still a kid
When The Ride of the Valkyries comes on, it's going to sound like the choppers are going from left to right. Like...
The Ride of the Valkyries çalmaya başladığı zaman, helikopterlerin sesi bir ordan bir burdan gelmeye başlayacak.
I suppose it comes down to who's useful and who's ornamental.
Bence mesele kimin işe yarayıp kimin yaramadığı olur.
Hell of a hangover comes with magic, even if you're born to it.
Akşamdan kalmalıkla gelen büyüler. Yeteneğin olsa dahi.
We need to delete it before he comes in.
İçeri girmeden silmeliyiz.
When your dad comes up, it's my right to say a word or two.
Baban hakkında konuşuluyorsa iki çift laf etmek benim üstüme vazifedir.
And when it comes right down to it, we just... we just love each other, and so... and we've always loved each other, you know, even when we had our problems.
Yoluna girince de... Birbirimizi seviyoruz, o yüzden... Birbirimizi hep sevdik, sorunlarımız olduğunda bile.
You're trying to stand up for yourself and make sure he's healthy if he comes around, and you'll figure it out.
Sen kendini korumaya çalışıyorsun, burada olursa sağlıklı olsun istiyorsun bir yolunu bulursun sen.
That's'cause all of those dudes are there for me, when I real... it comes down to it.
Bunun sebebi o insanların hepsi benim için oradalar her şey benim için kötüye gittiğinde.
What it is... she comes to me, your girl.
Senin kız bana geldi.
What's that mean? You can't get something for nothing, so suffice to say it comes at a cost.
Bir şey vermeden bir şey alamazsın sanırım bunu söylemek yeterli olacaktır...
This has to look like it comes from both of us.
Bu ikimizin fikriymiş gibi görünmeli.
And you don't want to blow it with her, because when the time comes and she's not around anymore, the world becomes a cold, hard place.
Annenle aranı bozmak istemezsin çünkü artık yanında olmadığı zaman dünya soğuk ve zor bir yere dönüşüyor.
Time comes, you and Earl both can tell it to the judge.
Vakti geldiğinde, sen de Earl de yargıca anlatırsınız.
The problem is what the hell I'm gonna do when a guy who takes three bullets to the chest and moseys off like it's nothing comes back.
Sorun göğsüne üç mermi yemiş ama bir sorun yokmuş gibi yürüyebilen bir adam döndüğünde ne yapacağım?
It all comes back to my father, doesn't it?
Konu hep babama geliyor değil mi?
Well, I hope your apology comes with a beak and hollow bones and a special magnet in its head it uses to migrate.
Umarım özrünün yanında bir gaga, boşluklu kemikler ve kafasının içinde göç etmesine yarayan özel bir manyetizma da vardır.
And then it cuts to black and a title comes up and says three weeks earlier.
Sonra siyah ekranda bir yazı çıkar ve "üç hafta öncesi" der.
Like newborn infants, we grab what comes near us, hoping to control it, taste it, jam it into another child's eye.
Yeni doğmuş bebekler gibi, en yakınımızdaki şeyi tutarız ve kontrol etmeyi umarız. Tadarız, başka bir çocuğun gözüne sokarız.
it comes and goes 36
it comes 41
it comes with the territory 18
it comes with the job 18
comes to mind 27
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
it comes 41
it comes with the territory 18
it comes with the job 18
comes to mind 27
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21