It doesn't add up Çeviri Türkçe
203 parallel translation
But it doesn't add up, Warden.
Ama bu mantıklı değil Müdür Bey.
It just doesn't add up.
Olmuyor işte.
It doesn't add up.
Çoğalmıyor.
Most of it doesn't add up to much that I could relate as a way of life that you'd approve of.
Genelde senin hoşuna gidecek bir yaşam sürmüyorum.
HANNIBAL : It doesn't add up, Face.
Hiç akla yatkın değil Face.
It doesn't add up.
ÇAVUŞ SONNY CROCKETT : Parçalar yine dağılıyor. ÇAVUŞ RICO TUBBS :
If you add up all the sex Al and I have ever had, it still doesn't come to an hour and a half- - at least not of pleasure.
Al ile sevişmemin hepsini toplasak gene de bir buçuk saati bulmaz.
It doesn't add up.
Pek mantıklı gelmiyor.
It doesn't add up.
mantıklı değil.
It just doesn't add up.
Mantıksız.
No, it doesn't add up.
Hayır, bu her şeyi açıklamıyor.
The more I pick his story apart, the more it doesn't add up.
Hikâyesini ne kadar dinlersem o kadar mantıksız geliyor.
It just doesn't add up.
Daha niceleri de var.
It doesn't add up.
Bunun bir anlamı yok.
It doesn't all add up.
Mantıksız oluyor.
Don't worry if it doesn't add up.
Masraf olmayacaksa önemli değil.
It doesn't make any sense. It doesn't add up.
Bana öyle gelmedi.
It just doesn't add up.
Bir türlü mantıklı gelmiyor.
It doesn't add up. There were 801 ballots, but 803 people voted.
Ama toplam tutmuyor. 801 pusula vardı ve 803 kişi oy kullanmış.
It doesn't add up, you know.
Birbirini tutmuyor.
It doesn't quite all add up to me, though.
Yine de beni fazla etkilemedi.
It doesn't add up.
Bunun bir faydası yok.
But... still, it... it just doesn't add up.
Ama hala parçalar yerine oturmuyor.
It still doesn't add up unless they have some big debts.
Çok borçları yoksa hiç mantıklı değil.
It doesn't add up.
Belki de öyle değildir.
What do you mean, "It doesn't add up?"
Ne demek "tutarsız"?
It was just something that doesn't quite add up and I need to be certain.
Ama yerine oturmayan bazı parçalar var. Emin olmam gerekiyor.
It doesn't add up, Troy.
Hiç mantıklı değil, Troy.
But if I add up what I know about you, it doesn't amount to much.
Fakat konu sana geldiğinde koca bir boşlukla karşılaşıyorum.
It doesn't add up, but I'll hit the White Room, talk to the conduit.
Pek akla yatkın gelmese de, Beyaz Odaya gidip kanalla konuşurum.
- It doesn't add up.
- Akla yatkın değil.
It doesn't add up.
Hiç mantıklı değil.
It doesn't add up.
Mantıklı gelmiyor.
It doesn't add up.
Olaylar tutarlı değil.
The truth is gonna come out. It doesn't add up.
Gerçek yakında ortaya çıkacak.
It doesn't add up.
Toparlanmıyor.
All this mess you're uncovering, it smells, yes, but it doesn't add up to murder, not logically.
Ortaya çıkardığın şeylerde kötü kokular var, evet. Ancak cinayet soruşturmasına mantıksal anlamda katkısı yok.
It's just what I'm getting doesn't add up.
bunlar toplamadan getirdiklerim.
It doesn't add up.
Mantıklı değil.
It just doesn't add up.
Bu bir işe yaramaz.
The truth is gonna come out. It doesn't add up.
Yakında gerçek ortaya çıkacak.
It just doesn't add up to me.
Bana mantıklı gelmiyor.
It doesn't add up, Mr Case. It does not add up.
Mantıklı bir açıklaması yok Bay Case.
That means it doesn't make sense, doesn't add up?
Anlam vermediği, hesaplayamadığı anlamına mı geliyor?
It doesn't add up.
Akıllıca değil
It doesn't add up.
Belli değil.
- It just doesn't add up.
Daha niceleri de var.
It just doesn't add up.
Hiç mantıklı değil.
It doesn't add up.
- Bir anlamı olmaz.
If the drugs were recovered and then burned, it doesn't add up If?
Eğer ele geçirilen uyuşturucu yakıldıysa, bu hiç mantıklı değil.
It doesn't add up.
Bu mantıklı değil.
it doesn't hurt 114
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71