It doesn't bother me Çeviri Türkçe
263 parallel translation
I'm toting some lead inside me, but it doesn't bother me any.
Vücudumda kurşun var, ama iyiyim.
Please go on, it doesn't bother to me.
Devam et, seni rahatsız etmem.
I've been denounced so much, it doesn't bother me anymore.
Ben o kadar çok kötülendim ki, artık umursamıyorum.
It doesn't bother me.
Beni rahatsız etmiyor.
Gas doesn't bother me a bit. He's seen photos of gas cases, but it doesn't mean anything to me.
Gazla saldırıların fotoğraflarını görmüş ama bence bir anlam taşımıyor.
No, it doesn * t bother me.
Hayır rahatsız olmadım.
- It doesn't bother me much.
- Beni çok rahatsız etmiyor.
I can drink any amount at all, and it doesn't bother me a bit.
İstediğim kadar içerim ve beni hiç etkilemez.
- It doesn't bother me, really...
- Sorun değil, gerçekten.
It doesn't bother me.
Benim canımı sıkmıyor.
It doesn't bother me.
Kötü bir kedi değil.
It doesn't bother me.
Canımı sıkmıyor.
It doesn't bother me either.
Benim derdim değil nasılsa.
It, er, doesn't bother me anymore.
Artık o kadar rahatsız etmiyor beni.
It doesn't bother me, Herr Hauptmann.
Rahatsız etmiyor Bay Hauptmann.
It doesn ´ t bother me.
Anlatabilirim.
- It doesn't bother me.
Benim için fark etmez.
If it doesn't bother me, why the hell should it bother you?
Beni hiç rahatsız etmediği halde, neden seni rahatsız ediyor?
It doesn't bother me.
Rahatsız etmiyor.
It doesn't bother me.
Hiç rahatsız etmiyor.
Doesn't seem to bother me except when it gets damp.
Islanmadığı sürece sorun çıkarmayacak gibi.
It doesn't bother me!
Dert değil.
It really doesn't bother me.
Beni rahatsız etmez cidden.
It doesn't bother me.
Rahatsız olmam.
It doesn't bother me.
Benim için fark etmez.
It doesn't bother you none this guy comes to town with his pretty wife... and we roll up with this key so he can turn it down, make me look like a jerk?
Bu adamın güzel karısıyla kasabaya gelmesi, ona sunduğum anahtarı geri çevirerek beni bir sefil gibi göstermesi senin canını sıkmadı mı?
I mean, it doesn't bother me at all, but it must create a problem for you.
Yani, benim için bir sorun yok ama senin için bir problem olduğu kesin.
Discussing opposing points of view doesn't bother me. It's good.
Bu ikilemleri tartışarak halledebiliriz.
It doesn't bother me.
Önemi yok, beni rahatsız etmiyor.
It doesn't bother me at all.
Beni hiç rahatsız etmiyor.
Conversations stop when I approach and resume after I've passed by. It doesn't bother me.
Ben yanlarından geçerken, konuşmalar kesiliyor.
You didn't do it, I did, and if it doesn't bother me, why should it bother you?
Sen yapmadın, ben yaptım ; beni rahatsız etmiyorsa seni neden rahatsız etsin?
It doesn't really bother me that he takes my clothes.
Kıyafetlerimi almasına da kızmıyorum.
Doesn't bother me if it doesn't bother you.
Seni rahatsız etmiyorsa beni hiç etmez.
It doesn't bother me.
Benim için sakıncası yok.
It doesn't bother me.
Olmuyorum zaten.
It doesn't bother me personally.
Kişisel olarak beni rahatsız etmiyor.
Really, Gus, it doesn't bother me.
Gus, gerçekten benim için önemli değil.
What, you telling me it doesn't bother you?
- Yoksa seni rahatsız etmiyor mu?
- It doesn't bother me.
- Beni rahatsız etmiyor.
That and a lot worse, and it doesn't bother me in the least.
Bu beni hiç rahatsız etmedi. Benim hakkımda insanlara... istediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz.
It's okay if you are. Doesn't bother me.
Eğer öyleysen sorun değil.
Your arrangement doesn't bother you, I guess it doesn't bother me.
Madem anlaşmanız seni rahatsız etmiyor, beni de rahatsız etmez.
If it doesn't bother you, it doesn't bother me other than the low-grade nausea.
Seni rahatsız etmiyorsa, beni de etmez. Şu kötü mide bulantısı hariç.
It doesn't bother me.
Ne düşündükleri beni rahatsız etmiyor.
Doesn't bother you, it doesn't bother me.
Benim için fark etmez.
All I have to do is call him up and sit down with him and show him that it doesn't bother me.
Tek yapmam gereken onu arayıp, onunla oturup beni rahatsız etmediğini göstermek.
No, it doesn't bother me.
Hayır, beni rahatsız etmiyor.
It doesn't bother me now but I'm not Kimmy.
Şimdi de etmiyor ama ben Kimmy değilim.
It's funny, it doesn't bother me.
Komik, canımı sıkmıyor.
- It doesn't bother me.
- Rahatsız etmiyor.
it doesn't hurt 114
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't matter anymore 84
it doesn't matter 3827
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't even matter 37
it doesn't suit you 52
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't matter anymore 84